Alparslan Türkeş Ölümünün 22. Yılında Anılıyor

Ülkücü hareketin lider ismi Alparslan Türkeş, vefatının 22. yılı vesilesiyle düzenlenen törenlerle anıldı. Türkeş'in mezarı başında konuşan Bahçeli, Türkeş'in hatırasına sahip çıkacaklarını dile getirdi.

04.04.2019-13:43 - (Son Güncelleme: 04.04.2019-13:10) Alparslan Türkeş Ölümünün 22. Yılında Anılıyor

MHP'nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş, ölümünün 22. senesinde Beştepe'deki mezarının başında düzenlenen törenle anıldı.

Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan anma merasimine, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yanı sıra MHP Genel Başkan yardımcıları, milletvekilleri ve vatandaşlar katıldı.

 

Türkeş'in mezarına su döküp dua eden Bahçeli törende yaptığı konuşmada Alparslan Türkeş'in hatırasına her daim sahip çıkacaklarını vurguladı. MHP lideri, "Her şeyden önce inanmış bir vicdan, mücadeleci bir kişilik, ülkülerinden taviz vermeyen bir dava insanıydı. Zorluklar karşısında yılmayan bir mizacı vardı. Varlığını ve vaktini tamamıyla milletine adayan milli bir ahlakı bulunuyordu. Yüksek hedefler koyan, bu hedeflere ulaşmak için insanüstü gayret sarf eden görev ve sorumluluk şuuruna haizdi." şeklinde konuştu.

Duygu dolu anların yaşandığı anma merasiminde konuşan Bahçeli, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü:

"Dava adamı olmak her kişinin harcı değildir. Her şeyden önce dava adamı, inandığı değerleri hayatının mihveri yapan, bununla da kalmayıp ruhunun derinlerine işleyen, dahası bu değerleri hem yaşayan hem de yaşatan vakarlı ve vasıflı insandır.

Merhum Türkeş Bey, davasını bayraklaştıran, ülkesini ve milletini her şeyin üstünde tutan bir irade ve idrak gücüne sahipti. Onun nezdinde karamsarlık yoktu. Kötümserliğe müsaadesi hiç yoktu. Devamlı geleceği düşünen, hiç yüksünmeden, hiç yorgunluk emaresi göstermeden Türk-İslam ülküsünün parlak ufuklarını düşleyen, bununla ilgili muazzam çalışmalara imza atan muazzez bir vasfı vardı. Sabırlıydı, sağduyuluydu, meselelere stratejik bakıyordu. Akılla duygu arasında kurmuş olduğu manevi köprüyle nice belaları defetmiş, nice badireleri yenmiş, nice çilelere göğüs germişti. Seksen yıllık şerefli ömrü pek çok mücadeleyle geçmişti. Aciz değil atılgandı, edilgen değil aktif ve aksiyon insanıydı. Gençlik yıllarında tabutluklarda başlayan yürüyüşü hiç durmadı, kesintiye uğramadı. İnancıyla, istikrarlı hayatıyla, dik duruşuyla, cesur tutumuyla elbette taraflı tarafsız herkesin gönlünde taht kurdu."

"ÜLKÜCÜ HAREKET DİMDİK AYAKTA"

Türkeş'in, milliyetçiliğin tehlikeli görüldüğü, ağır saldırılara uğradığı, sorgulanıp suçlandığı dönemlerde taviz vermeyen bir gönül insanı olduğunu belirten Bahçeli, yapılan karşı propaganda ve müdahalelere rağmen Türk milliyetçiliğinin, Anadolu'nun her köşesine onunla yayılmış ve asil Türk gençlerinin vicdanında yer bulmayı onunla başardığını ifade etti.

Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

"Bizlere emanet ettiği, emin ve ehil ellerde olan iki eserinden MHP ile Ülkü Ocakları milletimizin takdir ve teveccühüyle çok daha güçlü, çok daha sağlam bir seviyeye hamdolsun ulaşmıştır. 'Doğru bir fikri yenecek hiçbir kuvvet yoktur' diyen Türkeş, iki asırdır fikir ve felsefe arayışının sürdüğü Türk düşünce tarihinde, sorunları çağına uygun teşhis ve analiz eden ve çözüm öneren bir düşünce sistemi oluşturmayı da başarmıştır.
Elbette merhum Türkeş Bey'e çok şey borçluyuz. Onun hatırasına her daim sahip çıkacağız, bizlere bıraktığı güzide eserlerini de engeller ne kadar fazla olursa olsun, tuzaklar ne denli vahşi kurulursa kurulsun yaşatacağız ve geleceğe taşıyacağız. Türkiye'ye, Türk milliyetçiliği ile hizmet vermenin yegane adresi MHP'dir. Dalından kopan kurumuş yaprakların akıbetini rüzgarın tayin etmesi de kaçınılmazdır."

ALPARSLAN TÜRKEŞ KİMDİR ?

Türkeş, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli köyünde yaşayan Koyunoğlu ailesinin bir toprak meselesi yüzünden giriştiği kavga sonucu Sultan Abdülaziz'in fermanıyla Kıbrıs'a sürgün edilmesi nedeniyle 25 Kasım 1917'de, Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve eşi Fatma Zehra Hanımın oğulları "Ali Arslan" olarak Lefkoşa'da doğdu.

İlkokul ve rüştiye yıllarında Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş hocalardan feyz alan Türkeş'in adı Osman Zeki Bey tarafından "Sultan Alparslan'a denk bir yiğit Türk ol" diyerek, "Alparslan" olarak değiştirildi.

Ailesiyle 1933 yılında İstanbul'a yerleşen Türkeş, Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt oldu. 1936'da Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi derece ile asteğmen olarak bitiren Türkeş'in, Ankara ve Harp Akademisi yılları başladı. Türkeş, 1938'de genç bir teğmen olarak Harbiye'den mezun oldu.

Türkeş, 1944 yılında "Muzaffer Şükriye" ile evlendi. Bu evlilikten Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul adlı çocukları olan Türkeş, 1974'te eşini kaybetti.

Daha sonra, Seval Hanım ile ikinci evliliğini yapan Türkeş'in, Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adlı iki çocuğu daha oldu.

1944'te üsteğmen rütbesindeyken Nihal Atsız ve Nejdet Sançar ile "Irkçılık-Turancılık" davasından yargılanan Türkeş, 9 ay 10 gün Tophane Askeri Hapishanesinde kaldı. 1945'te de Askeri Yargıtay kararıyla tahliye edilen Türkeş, 1947'de beraat etti.

Türkeş, 1947'de 15 Türk subayıyla birlikte ABD Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıl eğitim gördü. 1951'de kurmaylık sınavını kazanan Türkeş, 1955'de Harp Akademisi'nden Kurmay Binbaşı olarak mezun oldu.

Daha sonra, dış görev için açılan sınavı kazanarak ABD Pentagon'da NATO Türk Temsil Heyeti üyeliğine atanan Türkeş, bu arada ekonomi eğitimi de gördü.

1957'de Türkiye'ye dönen Türkeş, 1959'da Almanya'ya Atom ve Nükleer Okulu'na gönderildi. Alparslan Türkeş, bu okulu başarıyla bitirmesinin ardından Kurmay Albay oldu.

27 MAYIS DARBESİ

27 Mayıs 1960'da Milli Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okuyan Türkeş, ihtilal hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlendi. Türkeş, bu vazifesi sırasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet istatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşları kurdu.

Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13 Kasım 1960'da Türkeş ve "ondörtler" olarak bilinen arkadaşları emekliye sevk edilerek tasfiye edildi ve zorla evlerinden alınıp yurtdışında görevlendirilmek suretiyle sürgün edildi. Türkeş ise Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği müşaviri sıfatıyla sürgüne gönderildi.

1963 yılında yurda dönen Türkeş, dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla "Huzur ve Yükseliş Derneği"ni kurdu.

Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiasıyla tutuklanan ve Mamak Askeri Cezaevinde 4 ay hücre hapsinde yatan Türkeş, ardından yargılandı ve beraat etti.

Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997'de kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.

Son Dakika Gündem Haberleri için aşağı kaydırın.

 

 

DNC Medya
DNC Medya
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal