Çocuklara yönelik ihbarların çoğunlukla kreş veya anaokulu öğretmenleri, polis ve sivil vatandaşlar tarafından yapıldığı görülmektedir. Sivil vatandaşlar tarafından yapılan şikayetler daha çok aile fertleri, komşular, ailenin çocuğu ve yakın arkadaşları,bunların aileleri tarafından kuruma iletilmektedir. Bu noktada da ciddi problem olmakla birliklte Avrupa Parlementosuna ciddi şikayetler gelmiştir.
Belediyeler tarafından kurulan il ve ilçe gençlik daireleri, gerektiğinde polis kullanarak ailesinden uzaklaştırdığı çocukları bakıcı aileye ya da yurtlara veriyor. Gençlik daireleri, çocuğun hayatını ve geleceğini önemli derecede etkileyecek yetkilerini kullanırken, mahkeme kararına ihtiyaç duymaması kafalarda ciddi anlamda soru işaretlerine sebep olmaktadır.
Çocuklar basit sebeblerle ailelerinden alıkonuluyor.Buradaki amaç aileyi ve ailenin içerisinde çocuğu korumak olmalı. Elbetteki bir şiddet ortamı ve gerekli neden varsa bunlar ayrı. Ama mümkün olduğunca aileyi koruyan bir düşünce tarzıyla hareket edilmesi lazım. Çocuk alınırsa da ailenin rızası dahilinde çocuğun uyum sağlayabileceği kültürel olarak yakın olduğu bir aileye verilmesi gerekir. Almanya'da çocukların ağır hristiyan ailelere verilip öz kültüründen ve dininden kendi benliklerinden soyutlanması için ciddi bir asimilasyon ve devşirme taktiği uygulanmaktadır.
Alman Gençlik Dairesinin vesayetini almadan, ailesinden ve evinden uzaklaştırmadan denetime aldığı çocukların sayısı ise belirsiz olup tespit edilememektedir.
Yapılan araştırmalar nüfus içindeki oranlarına göre göçmen (Türk kökenli) çocukların Gençlik Dairelerinin koruyucu ve destekleyici hizmetlerinden en az istifade eden grup olduğu ortaya madde madde konmuştur.
Kuzey Vestfalya bölgesinde ki, Gençlik Dairelerinin yarısı çocuklar ile koruyucu aile arasında dil, din ve köken farkı bulunduğu durumlarda çocuğun kültürel ve dini kimliğinin korumasına yönelik somut önlemlere başvurduklarını ifade etmiştir.
Gençlik Dairesi ve Türk aileler arasında yaşanan sorunların büyük kısmı bu kurumun Alman kamuoyunda ve Türk aileler nezdindeki olumsuz imajıyla yakından ilgilidir. Alman medyasında sıklıkla çocuk çalma suçlamalarıyla gündeme gelen gençlik daireleri ile aileler arasında ciddi bir güven sorunu yaşandığı ciddi şekildi gün yüzüne çıkmıştır. Başvurular çoğu zaman sessiz kalmıştır. Türk koruyucu aile sayısını artırmanın önemine dikkat çekmeliyiz.
Dejenere olmamalarını sağlamak için ciddi ekipler oluşturarak çalışmalıyız. TBMM Komisyonu çalışmalar yapıyor bu alanda daha hızlı revize olursak bu bizim için çok önemli olur. Büyükelçilikler Türk kökenli ailelerle irtibat halinde olup yaşanan bir olay karşısında ciddi reaksiyonlar vermiştir.
Türk temsilcilikleri ve STK’lar tarafından gerçekleştirilecek bilgilendirme ve destek çalışmaları sadece çekirdek aileyi değil aile yakınlarını da içine alan daha geniş bir grubu hedef almalıdır.