Oğuzhan Çağlar / haber365.com.tr
Ayasofya’ya cami statüsünün yeniden verilmesi yönündeki dava Danıştay’da görüldü, karar 15 gün içinde yazılı olarak bildirilecek. Ayasofya ve cami bilinci hakkında haber365’e konuşan İlahiyatçı Yazar Ahmet Bulut, “Ayasofya Cennet mekân Fatih Sultan Mehmet Han’ın kılıç hakkı olan ve kıyamete kadar ibadet edilecek mekân olarak kalması vasiyetiyle İslâm’a vakfettiği bir yapıdır. Ayasofya’yı caminin dışında bir başka amaçla kullanmak vakfiyeye aykırıdır.” dedi.
“AYASOFYA YALNIZCA CAMİ OLARAK KULLANILMALIDIR!”
“Ayasofya’nın cami dışında kullanılmasına sebep olanlar vakfedenin bedduasına muhatap durumdadır.” diyen Bulut, sözlerine şöyle devam etti:
“Ayasofya cami haricinde hiçbir maksat için kullanılmamalıdır, mutlaka cami konumu geri verilmelidir. Ayrıca bugün Ayasofya’nın cami oluşuna karşı çıkanlar ‘Sultanahmet’i doldurdunuz da mı Ayasofya’yı açıyorsunuz?’ diyorlar.
Bu söyleme hak verecek değiliz lakin Müslümanlar olarak camileri biraz garip bırakıyoruz. Beş vakit namazın cemaatle kılınması gerekir, biz ise Cuma’ları bile nadiren kılıyoruz. Belki de bugün sayı olarak çok ama etki noktasında noksan oluşumuzun sebebi de budur.”
“AYASOFYA DA MESCİDİ AKSA DA MAHZUN!”
Yazar Ahmet Bulut camilerin hayatın merkezinde yer alması gerektiğine vurgu yaparak şöyle konuştu: “Biz Müslümanlar hayatımızı beş vakit namaza göre planlamalıydık. Peygamberimizin yetiştirdiği ashabı namazlarını cemaatle kılarlardı ve hayat planlarını da namaz vakitlerine göre yaparlardı.
Maalesef, üzülerek söylüyoruz ki bugün biz hayatın arasında namaza yer arar duruma geldik. Müslümanlar olarak camileri biraz garip bırakıyoruz. Belki de bugün sayı olarak çok ama etki noktasında noksan oluşumuzun sebebi de budur.
Öyle ki 1,5 milyar Müslüman 8 milyon nüfuslu İsrail ile baş edemiyor. Bu da ayıp olarak bize yeter de artar. Eğer cemaat bilincini yerleştirsek ve camiyi hayatın merkezine koyabilirsek Ayasofya’da Mescidi Aksa da mahzun olmayacaktır.”
“MESCİD KALBİN ATTIĞI YERDİR”
“Müslümanlar günde beş vakit mescitlerde bir araya gelirler.” diyen Bulut, “Müslümanların mescitlerdeki bir araya gelişleri yalnızca ortak ibadet için değildir.
Nitekim mescitlerde buluşan Müslümanlar sorunlarını dile getirir, sıkıntılarına çözüm arar, istişare eder, kararlar alır. Bunlar gibi hayatı düzenleyen işlerde mescitlerin birleştirici gücü önemlidir ve mescide ruhunu veren şey de budur.
Nitekim peygamberimizin dönemine baktığımızda mescitler 18-19 faaliyet icra edilen, bunların yanı sıra da namaz kılınan bir mekân olarak gözükmektedir. Bakılacak olursa o zamanın mescitlerinde okulun, misafir kabul edilen, dış ilişkilerin yürütüldüğü misafirhanelerin, hükümlerin görüldüğü odaların, üniversite görevi gören ilim merkezlerinin yer aldığı görülecektir.
Bizde ise sadece namaz kılınan, secde edilen ve yaz döneminde çocukların Kur’an eğitimi aldığı yer olarak kullanılmakta. Bu algının değişmesi gerekiyor.” dedi.
“PEYGAMBERİMİZ EVİNİ DAHİ MESCİDE GÖRE KONUMLANDIRMIŞTIR!”
Mescitlerin hayatın merkezinde yer alması gerektiğinin altını çizen Bulut ifadelerini şöyle tamamladı:
“Orijinal ismiyle mescit, peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma peygamberlik verildikten sonra hayatın merkezini teşkil eden yapıdır. Efendimiz Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde daha Kuba Mahallesi’nde ashabıyla karşılaştığı ilk anda istirahat etmeden bizzat kendisi de çalışarak bir mescit inşa etmişlerdir.
Daha sonra Medine’ye vardığında başını sokacağı bir ev inşa etmezden önce mescit inşa etmiş, evini de bu mescide göre konumlandırmıştır, şehir planını da mescide göre yapmıştır. Dolayısıyla Müslümanlar için mescit hayatın da şehrin de merkezidir.”