Adnan Oktar Soruşturması’nda son dakika: Yeni İddianamede İsrail'le ilişkilere dair çarpıcı ayrıntılar!

Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik hazırlanan yeni iddianamede, 72 sanık hakkında çeşitli suçlamalar bulunmaktadır. İddianameye göre, örgüt üyesi bazı sanıkların İsrailli siyasetçilerle görüşmelerde bulunduğu belirtilmiştir. Bu çerçevede, bir sanığın örgütü temsilen İsrail'e gidip siyasetçi Yehuda Glick ile görüştüğü ifade edilmektedir.

19.02.2024-15:31 - (Son Güncelleme: 19.02.2024-17:28) Adnan Oktar Soruşturması’nda son dakika: Yeni İddianamede İsrail'le ilişkilere dair çarpıcı ayrıntılar!

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen soruşturma sonucunda, Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu, 42'si firari toplam 72 sanık hakkında hazırlanan 1017 sayfalık iddianame tamamlandı. İddianamede, Adnan Oktar'ın bir numaralı sanık olarak yer aldığı, toplamda 72 kişinin "şüpheli", 21 kişinin "mağdur" ve 9 bankanın ise "suçtan zarar gören" olarak belirlendiği belirtilmiştir. İddianame, Adnan Oktar suç örgütüne yönelik detaylı suçlamalar ve örgütün faaliyetleri hakkında bilgiler içermektedir. Mahkeme sürecinde bu iddianamenin detaylı bir şekilde incelenmesi ve suçlamaların değerlendirilmesi beklenmektedir.

İddianamede, örgütün kuruluş amacı ve faaliyetleri detaylı bir şekilde açıklanarak, sanıkların eylemleri ele alınmıştır. Tutuklu sanık Ali Sadun Engin'in "Sado" lakabını kullanarak örgüt içinde faaliyet gösterdiği ifade edilmektedir. Ayrıca, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü belirtilen Engin'in, Adnan Oktar'ın talimatıyla İsrail'de düzenlenen ve örgüt tarafından organize edilen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı vurgulanmıştır. Bu detaylar, örgütün uluslararası bağlantılarına ve faaliyetlerine dair önemli bilgiler içermektedir. Mahkeme sürecinde bu iddiaların detaylı bir şekilde incelenmesi ve değerlendirilmesi beklenmektedir.İddianamede, sanığın yurt dışından gelen bürokrat ve yabancı siyasetçilere rehberlik ettiği belirtilmiştir. Ayrıca, Adnan Oktar'ın A9 TV'deki yayınlarında konuşulacak konuları belirleyip, kanalın para transferini organize ettiği bilgisi de yer almaktadır.

Örgüt, Yehuda ile görüşme yaptılar

Altuğ Revnak Eti'nin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemesi ve sanık Ali Sadun Engin'in İsrail'in eski Likud Partisi Milletvekili Yehuda Glick ile olan bağlantıları hakkında bilgi vermesi dikkat çekiyor. Eti'nin ifadesinde, Engin ile birlikte örgütsel konferanslar düzenlediklerini ve bu konferansta "tapınakçılar" olarak bilinen Timothy Hogan liderliğindeki 9 kişilik bir ekiple tanıştıklarını ifade ettiği belirtiliyor. Mahkeme sürecinde, etkin pişmanlık kapsamında sunulan bu bilgilerin ve tanıklıkların değerlendirilmesi önemli olacaktır.

Altuğ Revnak Eti'nin ifadesine göre, Sanık Sinem Tezyapar tarafından Türkiye'ye getirilen Mason ekibi, örgüt tarafından karşılanan masraflar dahilinde ülkede ağırlanmıştır. Eti, bu konuklara İstanbul'da tarihi mekanları gezdirdiklerini ve Küçük Ayasofya'da tapınakçılık hikayesini anlattıklarını belirtmiştir.

Altuğ Revnak Eti'nin ifadesine göre, sanık Ali Sadun Engin, Adnan Oktar ve Mason ekibiyle birebir görüşmelere katılmıştır. İsrail'deki dini anlamda en güçlü haham organizasyonu olan Sanhedrin Meclisi ile Adnan Oktar'ın talimatı üzerine "Bacılar Grubu" aracılığıyla bağlantı kurdukları belirtilmiştir. Ayrıca, masrafları örgüt tarafından karşılanan 8 kişilik bir ekibe İstanbul'da tarihi ve kutsal kabul ettikleri yerleri gezdirdikleri ifade edilmiştir.


BM toplantısına katıldıldılar

Altuğ Revnak Eti'nin ifadesine göre, Adnan Oktar'ın, bu ekiple toplantılar düzenledikten sonra sanık Ali Sadun Engin'in davetli olarak örgütten birkaç kişiyle İsrail'e gittiğini belirterek, "Orada önce Sanhedrin ekibi aracılığıyla siyasette söz sahibi olan Likud Partisi Milletvekili Yehuda Glick ile tanıştırdılar. Yehuda Glick de siyasiler ile tanıştırdı. Sanhedrin ekibi ise dindar olan Shas Partisine yakındı. Likud Partisi İsrail'de o dönem ana muhalefet partisiydi. Shas Partisi ise her zaman yüzde 10 oy oranına sahip dindar bir partiydi." dedi.

Altuğ Revnak Eti'nin ifadesine göre, Sanhedrin ekibi, örgüt elemanlarını ABD'deki Ortodoks Yahudiler ile tanıştırmış ve bu sayede Altuğ Revnak Eti'nin ve Ali Sadun Engin'in New York'taki Birleşmiş Milletler Merkezi'nde toplantılara katılma imkanı bulmalarını sağladığını belirtti.

Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik hazırlanan iddianamede, örgüt üyelerinin İsrailli siyasetçilerle görüşmeler yaptığına dair bilgiler yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 1017 sayfalık iddianamede, 72 sanık hakkında suçlamalar bulunuyor.

İddianamede, örgüt üyesi sanıkların İsrailli siyasetçilerle temaslarına dair detaylar sunuldu. Tutuklu sanık Ali Sadun Engin'in örgüt içinde "Sado" lakabını kullanarak özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü belirtildi. Engin'in, Adnan Oktar'ın talimatıyla İsrail'de düzenlenen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı ifade edildi.

Ayrıca, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Altuğ Revnak Eti'nin ifadesinde, örgüt üyelerinin İsrail'in eski Likud Partisi Milletvekili radikal haham Yehuda Glick ile bağlantılarını anlattığı bilgisi yer alıyor. Eti, Türkiye'ye getirilen Mason ekibinin, İstanbul'da tarihi ve kutsal yerleri ziyaret ettiğini ve Küçük Ayasofya'da tapınakçılık hikayesini anlattıklarını belirtti.

Örgütten ayrılan”şüpheli” oldu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, örgütten 2017'de ayrılan Ceylan Özgül'e "şüpheli" olarak yer verilmiştir. Aynı örgütten ayrılan Ümit Kurucu ile evli olan Özgül'ün, soruşturma safhasında pişmanlığını dile getirip kendi iradesiyle teslim olması ve örgüt içindeki kişiler ile örgüt yapılanması hakkında bilgiler vermesi, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılması talep edilmiştir. Özgül'ün ifadesi, iddianamede örgütün faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgiler içermektedir.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, firari sanıklardan Emre Çalıkoğlu'nun ailesiyle yaşadığı için evinde kasa bulundurduğu, örgüte ait paraların bir kısmını bu kasada tuttuğu belirtilmiştir. Çalıkoğlu'nun örgüt lideri Adnan Oktar tarafından gönderilen paraları saklamakla görevlendirildiği ve örgütte "İmam Kardeşler" olarak adlandırılan grupta yer aldığı ifade edilen iddianamede, sanığın, Oktar'ın talimatları doğrultusunda özellikle askerlik yapmak istemeyen örgüt üyelerinin durumlarıyla ilgilenerek çözüm bulma görevini üstlendiği kaydedilmiştir.

Tazminat Ankara’ya aktarıldı

Başkent Ankara'da düzenlenen operasyon kapsamında Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik açılan dava, 72 sanığın yargılanacağı bir iddianameyle sonuçlandı. İddianamede, örgütün faaliyetleri ve üyeleri hakkında detaylı bilgiler yer alıyor.

İddianamede, örgüt lideri Adnan Oktar'ın yanı sıra aralarında firari sanıkların da bulunduğu 72 kişinin "şüpheli" olarak yer aldığı belirtiliyor. Örgüt üyelerinin "şüpheli", bazı mağdurların ise "mağdur" olarak tanımlandığı iddianamede, ayrıca 9 bankanın "suçtan zarar gören" olarak yer aldığı ifade ediliyor.


ABD ve İsrail arasında köprü

Sanıklardan Ali Sadun Engin'in örgüt içinde "Sado" lakabını kullandığı ve özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü görevi üstlendiği belirtiliyor. İddianamede, Engin'in Adnan Oktar'ın talimatıyla İsrail'de düzenlenen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı ifade ediliyor.

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Altuğ Revnak Eti'nin ifadesine göre, örgüt üyeleri İsrail'den gelen misafirlerle Türkiye'de tarihi mekanları gezdirmişler ve Küçük Ayasofya'da tapınakçılık hikayesini dinlemişlerdir. Bu iddianame, Adnan Oktar silahlı suç örgütü üyelerinin faaliyetlerine dair detaylı bilgiler içermekte olup, dava süreciyle birlikte kamuoyu daha fazla bilgi edinecektir.

Ankara'da Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik yapılan operasyon kapsamında hazırlanan iddianame, örgütün faaliyetlerine ve üyelerine dair çarpıcı detaylar içeriyor. İddianamede, örgüt üyelerinden "Adliye İmamı" olarak bilinen sanıklardan Fatih Kılıç'ın hukuki işleri takip ettiği, avukatlık bürosunda faaliyet gösterdiği ve örgütün dosyalarında görevli yargı ve emniyet mensuplarını araştırdığı ifade ediliyor. Ayrıca, Kılıç'ın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması gerektiği belirtiliyor.

Rusya ve Cezayir örgüt adına faaliyetlere devam etti

Firari sanıklardan Harun Özyaşar'ın örgüt adına Rusya'da faaliyet gösterdiğine dair iddialar, Adnan Oktar silahlı suç örgütü davasının ayrıntılarını ortaya koymaktadır. Özyaşar'ın örgüt içindeki vakti gelmiş ancak askere gitmek istemeyen kişileri Rusya'ya göndererek çalıştırdığı belirtilmektedir. Öte yandan, firari sanık Tufan Gürlek'in "Yasin" olarak bilindiği ve "evrim" konferanslarında konuşmacı olarak görev aldığı ifade edilmektedir. Gürlek'in Cezayir'de örgüt adına faaliyet gösterdiği ve firari konumda olduğu bildirilmektedir. Bu detaylar, örgütün uluslararası boyutta nasıl bir yapıya sahip olduğunu gösteren önemli bilgilerdir.

Firari sanıklardan Hasan Basri Güner'in, Adnan Oktar silahlı suç örgütü içindeki rolü iddianamede detaylı bir şekilde yer almaktadır. Güner'in örgüt içinde "grup imamı" olarak tanımlandığı ve örgüt üyelerine farklı basın yayın organlarında görev aldırarak, ayrılan veya örgüte karşı olan kişilere karşı karalama faaliyetleri yürüttüğü ifade edilmektedir. Güner'in firari konumda olduğu ve Cezayir'de örgüt adına faaliyetlerine devam ettiğine dair bilgiler de iddianamede yer almaktadır. Bu detaylar, örgütün iç yapısı ve faaliyetleri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

İddianamede yer alan bilgilere göre, Adnan Oktar silahlı suç örgütünün 1990'lı yıllardaki yapılanmasının ilk imamlarından biri olan sanığın, örgüt faaliyetinden tutuklu kişilerin itirafçı olmalarını engelleme, dışarıdaki örgüt sempatizanlarının motivasyonunu koruma ve örgütün çözülmesini önleme amacıyla çalışmalar yaptığı belirtiliyor. Sanığın bir adreste örgüt ideolojisini aktarmak amacıyla dersler verdiği ifade ediliyor. Ayrıca, Oktar ile özel diyalog kuran sanığın örgüte finans sağlamak için Oktar tarafından Çin'e gönderildiği, örgütsel talimat kapsamında kıyılan imam nikahlarını organize ettiği ve örgüte ait "Tedbir Evi"nin liderliğini yaptığına dair bilgiler de iddianamede yer alıyor.

İddianamede, firari sanıklardan Hüseyin Cenk Yavaş'ın, Oktar'a düzenlenen ilk operasyon sonrası gazeteciler, politikacılar, yazarlar, bürokratlar, vakıf ve derneklerle görüşen ve kamuoyu oluşturmaya çalışan ekipte yer aldığı ve örgüt adına Dubai'de faaliyet gösterdiği bilgisi yer alıyor. Ayrıca, örgüt üyelerinden Oktar Babuna tarafından kanser hastalığı sebebiyle başlatılan ve sonraki dönemde amacı dışında kullanıldığı tespit edilen kan kampanyasında yurt dışına çıkarıldığı tespit edilen kanların sanığın refakatinde götürüldüğü ifade edilmektedir. 

İddianamede, firari sanık İbrahim Özçelik'in örgüt adına lobi faaliyetleri kapsamında tarikat ve cemaatlerle görüşmeler yaptığı bilgisine yer veriliyor. Sanığın örgüt içinde "Çelikçi İbrahim" olarak anıldığı ifade ediliyor. Ayrıca, sanığın devlet tarafından el konulmasına karar verilen Maye Grup Çelik Sanayi Şirketi'nin dolandırıcılık suçu kapsamında kalan eylemlerine katıldığı belirtiliyor.

Sahte taşıma evrakları

Sahte taşıma evraklarıyla ülkeye sokulan çelik boruların gümrükten çıkarılarak sanığa ait depoya götürüldüğü ve buradan piyasaya sürülerek düşük bedelle satılıp elde edilen kaynağın örgüte aktarıldığına dair bilgiler, örgütün illegal finansman sağlama yöntemlerini ve kaçak faaliyetlerini açığa çıkarmaktadır. İddianamede belirtilene göre, Adnan Oktar'ın, A9 TV'nin RTÜK'e bağlı olmadan yayın yapılabilmesi için firari sanık İsmail Gülsunar'a talimat verdiği bilgisi bulunmaktadır. Sanığın bu talimat üzerine Kosova'da kanal açma fikrini sunduğu ancak daha sonra bu planın iptal edildiği ifade edilmektedir. Belirtilene göre, firari sanık Muhammet Cihat Gündoğdu ile ilgili ifadesinde bir kişinin, örgütün şu anda sosyal medya üzerinden yürüttüğü karalama faaliyetlerinin başında firari yönetici İbrahim Seral Köprülü ve Cihat Gündoğdu'nun bulunduğunu belirttiği kaydedilmiştir İddianamede yer alan bilgilere göre, Adnan Oktar'ın özellikle Suriye Mason Locası ile yaptığı görüşmelere diğer örgüt üyeleriyle birlikte firari sanığın da katılım sağladığı belirtilmiştir. Firari sanığın, Mason locasına mensup kişileri Türkiye'de ağırlama görevini üstlendiği ifade edilmiştir. İddianamede belirtilene göre, firari sanık Mustafa Üstün'ün örgüt yöneticisi ve üyelerinin tutuklanması sonrasında özellikle duruşma günlerinde örgüt üyelerinin duruşmaya katılabilmeleri için araç temin ettiği, yiyecek, içecek, kıyafet gibi ihtiyaçların taşınmasında rol aldığı ifade edilmiştir. Ayrıca sosyal medya üzerinden de örgütü övücü paylaşımlarda bulunduğu kaydedilmiştir.

Sahte evlilik yapılmış

İddianamede yer alan bilgilere göre, firari konumda bulunan Neşe Tuncer'e babasının ölümünden sonra yüklü miktarda miras kaldığı belirtilmiş ve bu mirasın örgüt içine aktarımını sağlamak amacıyla örgüt yöneticisi İbrahim Tuncer ile sahte evlilik yaptığı tespit edilmiştir. 

İddianamede belirtilene göre, firari sanık Oben Karatepe'nin örgüt elebaşısı Adnan Oktar'ın yanında uzun yıllardır bulunduğu, hem günlük şahsi işlerini yürüttüğü hem de örgüt içinde finansal faaliyetlere etkin bir şekilde katıldığı ifade edilmiştir. Sanığın özellikle para transferi konusunda etkin bir rol üstlendiği ve Adnan Oktar'ın emri doğrultusunda İstanbul'da "yaratılış" konulu üç konferans düzenlediği belirtilmiştir.

Şirket üzerinden para aktardılar

İddianamede belirtilene göre, sanık Orkun Şimşek'in örgüt içinde özellikle finansal faaliyetlere odaklandığı ve örgüt üyelerinin miraslarını örgüte aktarmak için çaba harcadığı ifade edilmiştir. Ayrıca, özellikle Dubai olmak üzere yurt dışında örgüte finans sağlamak amacıyla şirketler kurduğu ve bu şirketler aracılığıyla örgüt içi para transferini yönettiği belirtilmiştir. Kazakistan'daki şirketlerden elde edilen gelirin Dubai'deki şirketi aracılığıyla Türkiye'ye aktarıldığı ifade edilmiştir. İddianamede belirtilenlere göre, sanık Orkun Şimşek'in örgüt içinde özellikle "turnike" sistemine girecek kadınları tespit ettiği ve bu kadınlar üzerinde etkili bir rol oynadığı ifade edilmiştir. Sanığın, kadınların kimlerle görüşeceklerine karar verdiği, özellikle örgüt yöneticisi Adnan Oktar ile tanıştırdığı ve dönem dönem kadınların kaldığı evlerden sorumlu olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, örgüt içindeki deşifre olma riskini azaltmak amacıyla, turnike sistemine giren kadınlara örgütsel yemin ettirdiği ifade edilmiştir.

“Aslan” kod adlı firari

İddianamede, firari sanık Tahsin Akkaş'ın "Aslan" kod adını kullandığı, kendisine ait silahları bulunduğu, örgüt içerisindeki diğer üyelerle arasında silah devri yaptığı kaydedilmiştir. Akkaş'ın, yurt dışı işlerden sorumlu "imam" olduğu değerlendirilen iddianamede, ayrıca Adnan Oktar'ın kişisel ihtiyaçlarını karşıladığı, yurt dışından A9 TV'ye gelen mankenlerden sorumlu grupta yer aldığı, Kazakistan, Suudi Arabistan ve Rusya'da örgüte finans sağlamak amacıyla bulunduğu belirtilmiştir.

İddianamede, sanığın her ne kadar firari olsa da avukatlar vasıtasıyla örgütten ve yargılama sürecinden bilgi aldığı ve güncel olarak eylemlerine devam ettiği aktarılmıştır. Sanık Tuğba Yılmaz'ın reklam ajansı görünümündeki şirket vasıtasıyla örgüte uygun olduğunu düşündüğü kadınlarla iletişim kurduğu ve belli bir dönem güvenlerini kazanınca örgüt üyesi erkeklerle buluşmalarını sağladığı belirtilmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan Adnan Oktar silahlı suç örgütü iddianamesinde, firari sanıkların örgüt içerisindeki rolleri ve faaliyetleri detaylı bir şekilde ortaya çıktı. İddianamede yer alan bilgilere göre, örgüt üyeleri arasında farklı görevlerde bulunan birçok kişinin, örgüt lideri Adnan Oktar'ın talimatları doğrultusunda hareket ettiği belirtildi. Firari sanıklardan Altuğ Revnak Eti'nin ifadesine göre, örgüt üyeleri arasında önemli bir konuma sahip olan Ali Sadun Engin'in, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü ifade edildi. Engin'in İsrail'e giderek siyasetçi Yehuda Glick ile görüştüğü bilgisi de iddianamede yer aldı.

‘Yabancı kızlar imamı’ firarisi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan Adnan Oktar silahlı suç örgütü iddianamesinde, firari sanıkların örgüt içerisindeki faaliyetleri detaylı bir şekilde ortaya çıktı. İddianamenin bir bölümünde yer alan değerlendirmeye göre, firari durumda bulunan Uğur Örmen'in örgüt içinde "yabancı kızlar imamı" olarak görev yaptığı belirtildi.

Örmen'in, örgütün faaliyet gösterdiği evlerde kalan kadınlarla yakından ilgilendiği ve bu evlerin ihtiyaçlarını karşıladığı ifade edildi. İddianamede, Örmen'in örgütsel saikle ve Adnan Oktar'ın talimatı doğrultusunda Aylin Örmen ile örgüt içi evlilik yaptığı, evli çiftlerin konutunda örgütsel toplantıların daha rahat yapıldığı, olası polis baskınında evdeki kişilerin misafir olarak lanse edildiği kaydedildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan Adnan Oktar silahlı suç örgütü iddianamesinde, firari sanıkların örgüt içindeki faaliyetleri detaylı bir şekilde ortaya çıktı. İddianamenin bir bölümünde yer alan değerlendirmeye göre, sanığın konsolosluklarla lobi faaliyeti yürüttüğü belirtildi.

Adnan Oktar'ın liderliğindeki örgüt üyelerinin, konsolosluklarla ilişkiler kurarak lobi faaliyetlerinde bulunduğu ifade edildi. İddianamede, Oktar'ın kitaplarını konsolosluklara hediye ettiği ve örgütün bir dönem karargah olarak kullandığı villanın kira sözleşmesinin üzerine yapıldığı, bu nedenle sanığın örgüt içerisinde güven veren bir konumda olduğu belirtildi.

Binlerce yıl hapis cezası talebi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Adnan Oktar'ın liderliğindeki silahlı suç örgütüne yönelik ayrıntılı suçlamalar içeriyor. Adnan Oktar, Ulviye Didem Ürer, Tarkan Yavaş, Alev Babuna ve diğer 59 sanık hakkında "nitelikli cinsel saldırı", "çocuğun cinsel istismarı", "cinsel taciz", "basit cinsel saldırı", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçlarından toplamda 1938 yıl 5'er aydan 2 bin 758 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası isteniyor.

İddianamede yer alan bilgilere göre, 59 sanık "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan 2,5 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmakla suçlanıyor. Ayrıca, bu sanıklardan 27'si "nitelikli cinsel saldırı", 8'i "cinsel taciz" suçundan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep ediliyor. İbrahim Özçelik ise "nitelikli dolandırıcılık" ile "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçlarından toplamda 12 yıldan 34 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Örgüt üyelerinin sahte evrak ve kaçakçılık suçlarından ayrı bir soruşturmaya tabi tutulduğu belirtilen iddianamede, firari sanıkların yakalanmadığı takdirde dava açıldığı ve hakim karşısına çıkarılacağı ifade ediliyor. Ayrıca, örgütün faaliyetleri sırasında ele geçirilen paraların, oluşturulan fon içinde yöneticiler tarafından örgüt amaçları doğrultusunda kullanıldığı belirtilerek, bu paralara el konulması talep ediliyor. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianameye göre, sanıklar ilerleyen günlerde mahkemeye çıkacak ve suçlamalara karşı savunmalarını yapacak.


YORUM YAZ..
Modal