ABD-Suudi Arabistan İttifakında Yeni Dönemi Başlıyor

Amerika'da Joe Biden yönetimi, bu hafta içinde attığı adımlarla bir kez daha Trump yönetiminin Orta Doğu politikalarını sürdürmeyeceğini belirtti.

20.02.2021-14:43 - (Son Güncelleme: 20.02.2021-14:43) ABD-Suudi Arabistan İttifakında Yeni Dönemi Başlıyor

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki, Başkan Biden'ın Amerika'nın kilit müttefiklerinden biri olan Suudi Arabistan'la ilişkilerine dair ''yeniden gözden geçirme niyeti olduğunu'' belirtti. 

Trump; damadı ve danışmanı Jared Kushner aracılığı ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'la yakın kişisel bir ilişki geliştirmiş ve Körfez ülkesinin Amerikadan satın aldığı silahları Yemen'deki acımasız savaşta nasıl kullanacağına ilişkin geniş bir alan tanımıştı.

Fakat Biden, ülkeyle ilişkilerini Muhammed bin Salman yerine 80'li yaşlarındaki babası Kral Salman'la yürütmeyi doğru buluyor.

Amerika Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan bir konuşmasın da, Amerika'nın dış politika önceliğinin bundan böyle hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı olacağı ifade etti.

Bu açıklama Riyad ve Washington DC için ne anlama geliyor? Bu 2 ülke için yeni dönem nasıl riskler barındırıyor?

TAKTİK DEĞİŞİMİ 

Suudi Veliaht Prens için Trump zamanındaki ''güzel zamanlar'' gerçek anlamda sona erdi.

Suudi Arabistan'ın yeni dönemde de Amerika'yı ''stratejik ortak'' ve uzun dönemli ''güvenlik şemsiyesi'' olarak yanında görmesi için birçok taviz vermesi de gerekiyor:

1. Amerika'nın, Yemen'deki savaşa daha çok destek vermeyeceğini söylediğinde Suudiler, ''Peki, biz de zaten bu savaşı sonlandırmanın yolunu arıyorduk'' cevabını veriyor. 

2.Washington, ''Katar'la arayı düzeltin'' diye söylüyor, Suudiler ''Halloldu'' cevabını veriyor. 

3.Amerika 100 sandalyeli Senatosu'dan Suudi Arabistan'da cezaevlerindeki kadın hakları aktivistlerinin serbest bırakılması çağrısı yapılıyor; Suudi Arabistan şartlı tahliyeyle de olsa en popüler olan kadın aktivist Loujain al Hathloul'u serbest bırakıyor.

Suudi-Amerika ittifakının kökleri çok derinlerde. İşbirliğinin tarihi; 1945'te Amerika'nın bir savaş gemisinde Suudi Arabistan'ın kurucusu Kral Abdülaziz ile Amerika Başkanı Roosevelt arasında yapılan görüşmeye dayanıyor.

2. Dünya Savaşı'nın sonunda başlayan bu ittifak 1973'teki petrol ambargosunda da, 1991 Körfez Savaşı'nda da, el Kaide saldırganlarının çoğunun Suudi Arabistan vatandaşı olduğu 9 Eylül 2001 saldırılarında da ayakta kalmayı başardı.

Beyaz Saray'daki yeni ekip, Suudi yöneticilerde ciddi bir rahatsızlığa yol açmış olabilir. Suudi yetkililerin Biden'ı arayarak seçim zaferi için tebrik etmeleri de günler almıştı. Ancak yeni dönemde Amerika'yi diğer bir müttefikle bir gecede değiştirecek değiller.

Amerika'ya ait oldukça kuvvetli 5. Filo'nun Körfez'den çekilmesi halinde en büyük düşmanları İran'ın boşluğu hızla dolduracağının ve bölgenin yeni baskın gücü olacağının farkındalar.

Şimdilik Biden yönetimi, Suudi Arabistan'a her çeşit saldırı karşısında savunma desteği vereceğine söz verdi. Bunlara Yemen'deki Husilerden gelen füze saldırıları da dahil.

TAHTIN ARKASINDAKİ GÜÇ

Biden'ın bu yaklaşımı esasında Amerika için de rizikolar barındırıyor. Kral Salman'ın sağlığı artık Suudi Arabistan'ı kuvvetli ve aktif şekilde yönetmek için yeteri kadar iyi değil. Yani pratikte Washington yine kendini Kral'ın oğlu Muhammed bin Salman'ın oğluyla beraber çalışırken bulabilir. Sevsinler ya da sevmesinler, bu süreç on seneler boyunca da sürebilir.

Birçok Batılı hükümet için Veliaht Prens hâlâ, 2018 sonunda gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı öldürme emrini verdiğine yönelik kuvvetli şüpheler sebebiyle "zehir saçan ve yozlaşmış". Bu iddayı reddeden Veliaht Prens, ülke içindeyse sosyal reformları nedeniyle özellikle gençler arasında oldukça popüler.

Henüz 35 yaşında olan tahtın kuvvetli varisi, ülkenin on senelerdir 80'li yaşlarında olan krallar tarafından yönetiliyor olmasına alışmış olan gençliğine de daha yakın. Silahlı kuvvetler, içişleri bakanlığı ve Ulusal Muhafızları da direk olarak kendine bağlayan Prens, bu şekilde gücünü de pekiştirdi.

Yolundaki muhtemel tüm pürüzleri temizlemekten çekinmeyen Muhammed bin Salman, 2017'deki veliaht prens olması ile sonuçlanan kansız darbede de eski İçişleri Bakanı ve eski Veliaht Prens olan, Amerika'nın de o dönem favori kral adayı olan Muhammedn bin Nayef'i de hapsetmişti.

HASSAS YOL

Bugüne kadar Amerika'nın Suudi Arabistan'a baskı yaparak bölgedeki politik süreçleri etkileme çabasının da daima istenilen sonucu vermediğini not edelim.

Dönemin Amerika Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice, 2005'te bölgedeki otokratik rejimleri kınayan bir açıklama yapmış ve Suudi Arabistan'a demokrasiye geçerek serbest seçim yapması çağrısında bulunmuştu.

Suudi yönetimi de demokrasi sularına parmaklarını değdirerek bu çağrıya cevap vermiş ve ülkede kısıtlı bir yerel seçim yapılmıştı.

SONUÇ MU?

Muhafazakar, Batı karşıtı ve İslamcı adaylar göz kamaştıran farklarla seçimleri kazandı. Ardından Suudi yönetimi, Amerika'daki müttefiklerine şunu söyledi: Ne dilediğinize dikkat edin.

YORUM YAZ..
Modal