27 Mayıs Darbesi Türk Demokrasi Tarihinin Kara Lekesi

Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 61 yıl geçti. 27 Mayıs 1960 ihtilali Anayasa ve TBMM tarafından feshedilmiş olmasına rağmen ülkenin başbakanı ve iki bakanı idam edilmiştir.

17.09.2021-11:20 - (Son Güncelleme: 17.09.2021-11:20) 27 Mayıs Darbesi Türk Demokrasi Tarihinin Kara Lekesi

1960 yılında, iktidarda DP bulunmaktaydı. 14 Mayıs 1950 ve 2 Mayıs 1954 seçimlerini kazanan Adnan Menderes Başbakan olarak bulunuyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı ise Celal Bayar'dı.

14 Mayıs 1950'deki seçimlerinde, 7 parti arasından DP ilk büyük zaferini elde ederek, yüzde 53 oy almış ve 416 milletvekili ile meclise girmişti. CHP ise sadece 69 sandalye kazanmıştı.

DP ilk yıllarında, Türkçe okunan ezanın tekrardan Arapça okunmasına dair kanunu Meclis'e sunarak kabul ettirdi.

1954 seçimlerinde yüzde 88,63 gibi yüksek bir katılımla gerçekleşen seçimlerde DP, Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek oyunu almış olarak iktidarda kaldı.

DP iktidarda olduğu yıllarda, devamlı sivillerin ve askeri güçlerin muhalefetine maruz kaldı.

6 Eylül 1955'te başlamış olan ‘6-7 Eylül Olayları’nda, azınlıkların yaşamış oldukları semtlerde yangınlar çıkarılarak, kiliselere ve mezarlıklara saldırılar düzenlenmişti. Fuad Köprülü, 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili Yassıada'da dava açılması konusunda en büyük rol oynayan isim olmuştur. 27 Mayıs 1960 darbesinden 8 gün sonra bir gazeteye verdiği röportajda Köprülü, 6-7 Eylül Olaylarına ilişkin dönemin Başbakan Yardımcısı Fatin Rüştü Zorlu ve Başbakan Adnan Menderes'i suçlayacak ifadeler kullanarak, ‘Bu müessif hadisenin baş tertipçisi ve müsebbibi bizzat Menderes'ti. Kıbrıs'ı fethetmek için bu şekilde bir yol takip etmeyi doğru bulmuştur.’ demişti.

Atatürk'ün evinin bombalanması olayına ilişkin olarak bunun tertip olduğunu iddia eden Köprülü, ‘Bizzat tertipçisi Menderes'tir. Kendisine bu aklı yine Kıbrıs fatihlerinden Zorlu vermiştir.’ İfadelerini kullanmıştır. Zorlu’nun iddialarından sonra, darbenin ardından Yassıada'da hızla bir 6-7 Eylül Olayları davası açılarak Adnan Menderes ile Fatin Rüştü Zorlu altı yıl hapis cezasına çarptırıldı.

DP'nin kurucularından ve Dışişleri Bakanı olan Fuad Köprülü ile hayli uzun süren bir çekişme içine giren Zorlu, 1957 seçimlerinden sonra 25 Kasım 1957'de Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. Fuad Köprülü'nün kişisel husumeti nedeniyle böyle bir röportaj verdiği ve Zorlu'nun mahkum edilmesini istediği iddia edilmişti.

1957 SEÇİMLERİ VE 9 SUBAY OLAYI

DP, 1957 seçimlerinde oy kaybetse de 424 sandalye kazandı. Seçimlerden kısa bir zaman geçtikten sonra yaşanmış olan ‘9 Subay Olayı’, orduda bir grup subayın hükümete komplo hazırlamak suçundan tutuklanarak yargılanmalarıyla gerçekleşti. DP'nin kurduğu örgüt, 1950'li yılların diğer yarısında genişlemeye başlamış oldu.

Hükümete yapılan ihbar sonucu ortaya çıkmış olan grup, DP iktidarına karşı darbe düzenlemek amacı taşıyarak kurulmuştu. 9 Subay Olayı, ordu içinde bulunan gizli örgütün kısa zamanda zayıflaması ile birlikte sona erdi.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN GÖSTERİLERİ

Türkiye 1946 yılında çok partili hayata geçti. 1950 yılında iktidara gelmiş olan DP, 10 yıl iktidarda kalmayı başarmıştı. DP iktidarının son dönemlerinde ülkede yaşanan gerilim, zaman zaman şiddetle kendini gösterdi. CHP'nin Genel Başkanı İsmet İnönü'nün birtakım yurt gezilerine engel olunduğu ve 

saldırı düzenlendiği iddiaları ortaya atılmıştı. Bunun sonucunda üniversite öğrencileri, hükümet aleyhine gösteriler düzenlemeye başladı.

Üniversite öğrencileri İstanbul Beyazıt Meydanı'nda eylem gerçekleştirdikleri esnada, Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, bir kurşunun sekerek başına isabet etmesinin ardından hayatını kaybetti. Emeksiz'in polis kurşunuyla hayatını kaybettiğine ilişkin haberler sebebiyle olaylar şiddetlenmeye başladı. Yaşanan olaylar sonucu İstanbul ve Ankara'da sıkıyönetim ilan edildi.

5 Mayıs 1960'da bir öğrenci grubu Ankara'da, '555K' yani 5'inci ayın 5'inde saat 5'te Kızılay'da koduyla gösteri yaptı. Adnan Menderes, kendisine karşı eylem yapılan alana gidip eylemcilerin arasına girdi O esnada bir genç Menderes'in boğazını sıkıp ‘Ne istiyorsun’ diye sorduğunda genç ‘Hürriyet istiyorum’ diye cevap verdi. Menderes buna karşılık, ‘Bir başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan ala hürriyet mi var?’ şeklinde konuştu. 21 Mayıs tarihinde, Harp Okulu öğrencileri sokağa çıkarak Zafer Anıtı'na kadar sessiz yürüyüş düzenledi.

27 MAYIS TÜRK DEMOKRASİ TARİHİNİN KARA LEKESİ

Olaylardan rahatsız olunduğu iddiasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bulunan birtakım general ve subaylardan oluşan 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, ‘DP'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü’nü gerekçe gösterip 27 Mayıs sabaha karşı yönetime el koydu. Ankara Radyosundan okunan, Kurmay Albay Alparslan Türkeş’in yaptığı bildiriyle ihtilal duyurulmuş oldu. Okunan bildiride, ‘Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata, Silahlı Kuvvetlerimiz partileri, içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır.’ ifadeleri yer aldı.

ANAYASA VE TBMM FESHEDİLDİ

Milli Birlik Komitesi’nin ülkenin gitgide baskı rejimine götürüldüğü iddiasıyla gerçekleşen darbenin ardından, tüm antidemokratik yöntemler devreye alınmış oldu.

Milli Birlik Komitesi, Anayasa ve TBMM'yi feshederek siyasi faaliyetleri de askıya aldı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındıktan sonra Adnan Menderes, aynı gün yurt gezisi dahilinde olduğu Kütahya'da Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınıp Ankara'ya götürüldü. Sonrasında öteki tutuklu DP üyeleriyle Yassıada'da hapsedildi.

14 Ekim 1960 tarihinde başlayarak 15 Eylül 1961 tarihinde Yassıada'daki yargılamalar karara bağlanmış oldu. Toplamda 19 dosyada olan davalar, anayasayı ihlal davasıyla birleştirilmiş oldu. 592 sanıktan 288'i için idam istenerek kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığa idam cezası verdi. Oy birliğiyle, Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları verildi. Yaş haddi sebebiyle, Celal Bayar hakkındaki karar, müebbet hapis cezasına döndü.

Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan, eski TBMM Başkanvekilleri Agah Erozsan, İbrahim Kirazoğlu, eski Tahkikat Komisyonu Başkanı Ahmet Hamdi Sancar, eski Tahkikat Komisyonu üyeleri Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, eski bakan Emin Kalafat, eski milletvekilleri Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman ile eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun gibi isimler hakkındaki idam kararları oy çokluğuyla alınmış oldu.

İçlerinde eski bakan, eski milletvekilleri, Tahkikat Komisyonu üyeleri, İstanbul Valisi ile İstanbul Belediye Başkanı'nın da bulunduğu 31 sanık hakkında müebbet hapis cezası kararı verildi. 92 sanığa 20 yıl ile 6 yıl arasında ağır hapis, 94 sanığa 5 yıl ağır hapis cezası verilmiş oldu. Diğer sanıklardan bazılarına ise kısa süreli hapis cezaları verildi. Sanıklardan bazıları ise beraat etti.

İdamların durdurulması adına pek çok ülkenin lideri, Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesine defalarca çağrı yaptı. Bunun sonucunda Komite, Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affına karar verdi. Celal Bayar'ın cezası, yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi.

Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı idam edildi. Aynı gün başarısız bir intihar girişimi olan Adnan Menderes için de 17 Eylül 1961 tarihinde İmralı Adası'nda sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındı. Menderes, o gün saat 13.21'de idam edildi.

DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI

TBMM’nin 11 Nisan 1990 tarihinde kabul etmiş olduğu bir kanunla Adnan Menderes ve onunla idam edilen arkadaşlarının itibarları kendilerine iade edildi. Aynı kanuna göre, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşları, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alındı. Devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan anıt mezara taşınmış oldu.

27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, 592 kişinin yargılandı. Yargılamalardan sonra, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamına karar verilen Marmara'daki Yassıada, darbenin 60. yıl dönümünde Demokrasi ve Özgürlükler Adası adıyla açılışı yapıldı.

YORUM YAZ..
Modal