Tomris Uyar kimdir? Tomris Uyar'ın eserleri hangileridir? Tomris Uyar'a kimler aşık olmuştur? Tomris Uyar'ın hayat öyküsü ve Tomris Uyar Turgut Uyar aşkı.
Tomris Uyar, Türk şiir tarihinin ilham kaynağıdır. Öyle ki; Ülkü Tamer, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Edip Cansever, en güzel şiirlerini onun aşkıyla doluyken yazmıştır. Peki, Tomris Uyar kimdir? Biyografisi ve fotoğraflarıyla Türk edebiyatının, şairleri peşinden koşturan kadını.
TOMRİS UYAR KİMDİR?
Tomris Uyar, 15 Mart 1941 yılında Celile Hanım ve Ali Fuat Bey'in evladı olarak hayata gözlerini açtı. Ebeveynlerinin ikisi de hukuk insanıydı. Aynı zamanda edebiyat ile özel ilgi ve alakaları bulunmaktaydı. Tomris Uyar da böyle bir ailede babasının şiirleri ve annesinin çevirileriyle büyüdü. Bir çocuk daha başka ne isterdi ki?
Tomris Uyar'ın eğitim zamanı geldiğinde Taksim'deki Yeni Kolej yollarına düştü. Ortaokulu ise İngiliz High School'da okudu. Daha sonra Arnavutköy'de bulunan Amerikan Kız Koleji'ne başladı. Buradaki eğitimini 1961 yılında mezun olarak noktaladı. Sırada eğitim hayatı vardı. Tomris Uyar, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitisü'nde yapmayı tercih etmişti. Bu dönemde bütün ilgisini öykü yazmaya yöneltmişti. Yazmadan duramıyordu. Sürekli yazı dünyası adına bir şeyler üretmek istiyordu.
TOMRİS UYAR ÖYKÜLERİ
Tomris, lise sıralarındayken bu hayata yönelik bakışını öykü yazarak yansıtmaya başlamıştı. Öyle ya; hem annesi hem babası yazardı. Haliyle, yazarlık onun genetik kodlarına ilmek ilmek işlenmişti. Yazdıkça büyüdüğünü, geliştiğini ve sevdiğini hissediyor, hissettikçe daha fazla yazıyordu Tomris.
Lise ve üniversite sıralarında öykü denemeleri yazdı. Üniversitede bir yanda çeviri denemelerine de başladı. Çünkü esas öykülerini yazıp herkesin okuyacağı şekliyle yayımlamadan önce Türkçe'ye en ince ayrıntısına kadar hakim olmak istiyordu. Çünkü Türkçe'ye hakim olduğu oranda etkili olacaktı öyküleri. Biliyordu. Bu nedenle çeviriler onun için mükemmel bir egzersiz yoluydu.
Üniversite sıralarında 'Şekerden Bebek' adıyla ilk çevirisini yayımladı. Bu çeviri, dönemin en popüler edebiyat dergisi olan Varlık Dergisi'nde yayımlandı. Edebiyata olan tutkunluğu çevirilerine etkin bir şekilde yansıyor, onu bu noktada bambaşka bir yere taşıyordu.
TOMRİS UYAR VE ÜLKÜ TAMER EVLİLİĞİ
Edebiyatımızın iki önemli şahsiyeti; Ülkü ve Tomris, birbirlerine aşık olduklarında henüz lise sıralarındaydılar. Gençlik yıllarında bu aşkları baskın çıkınca evlilik yolunu tercih ettiler. Artık Tomris Tamer'di. İlk çevirisi evliliğin kısa süre ardından yayımlanmıştı.
Edebiyatçıların aşkı büyük olur. Onlarınki de öyle gözüküyordu. Bir kızları oldu. İsmini 'Ekin' koydular. Bir talihsiz olay, Ekin birkaç aylık bir bebekken buldu onları. Küçük kız sütten boğuldu ve hayatını kaybetti. Tomris ve Ülkü çifti bu acı olay üzerine bir daha toparlanamadı ve ayrılık yolu engin ufukların ardından gözüktü.
TOMRİS UYAR ESERLERİ
Üç kişiydiler; Tomris, Cemal Süreya ve Ülkü Tamer... Bir girişimde bulunmuşlar, Papirüs Dergisi'ni kurmuşlardı. Tomris bir yandan burada çeşitli yazılar yayınlıyor, bir yandan da deneme, eleştiri gibi yazılarını Varlık, Yeni Dergi, Soyut gibi dönemin en önemli edebiyat dergilerinde yayımlıyordu.
Öte yandan Tomris, evliliği henüz devam ederken 'Kristin' adını verdiği ilk öyküsünü 1965'te yine dönemin önemli dergilerinden biri olan Türk Dili'nde yayımladı.
'Suya Yazılı' adlı dosyası onun ilk büyük öykü dosyasıydı. 1967'de tamamlamış ve Papirüs'te yayımlamaya hazır hale getirmişti. Ancak öyküsünün akıbeti ismi gibi oldu. Dosyanın tek nüshası Papirüs'te çıkan talihsiz bir yangın neticesinde yandı. Tomris'in elinde sadece 'Kristin' adlı öyküsü kalmıştı şimdi. Yangında yanan sadece 'Suya Yazılı' öykü dosyası değildi. Dos Passos'un USA isimli çevirisinin 100 sayfası da çıkan yangında kül olmuştu. 'Giden gitti' dedi Tomris ve bu öykü ve çevirileri bir daha yazmayı hiç düşünmedi. Güçlü bir insandı. Durmadı, moralini bozmadı ve yazmaya devam etti.
İkinci öykü kitabının ismini 'İpek ve Bakır' koydu. Yürekte Bukağı isimli hikaye kitabıyla 1979 yılında Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazandı. Yaza Yolculuk isimli öyküsüyle de aynı ödülü 1986'da kazandı.
Tomris Uyar'ın günlükleri de edebi bir değer taşıyordu. Bu günlükleri 'Gündökümü' ismiyle yayımladı.
TOMRİS UYAR VE İKİNCİ YENİ
Tomris, kendisini öyküye ve çeviriye adamıştı. Bu nedenle hiç şiir yazmadı. Ancak İkinci Yeni adlı Edebiyat oluşumuna tek öykücü olarak dahil oldu. Tomris İkinci Yeni'nin ilham meleğiydi. Şairlerin aşkını içinde taşıyordu. Bu aşklar, muazzam şiirler olarak bugün bile kitaplıklarımızı süslüyordu. Tomris Uyar olmasaydı, İkinci Yeni şairlerinin elinden çıkan şiirler bu kadar dokunur muydu yüreğimize? Hiç sanmam.
Önce Cemal Süreya tutuldu Tomris Uyar'ın aşkına. Cemal Süreya ile Tomris Uyar aşkının eseri ise nice şiirler oldu. Daha sonra bu aşka Turgut Uyar da katılacaktı. Edip Cansever ise uzaktan ve aynı zamanda çok yakından Tomris Uyar'a tarifi imkansız bir hayranlık besleyecekti.
CEMAL SÜREYA TOMRİS UYAR AŞKI
İkili, başkentin Sanatseverler Derneği'nde tanıştılar. İkisi de evliydi. Tomris Ülkü Tamer'e çok bağlıydı. Cemal Süreya da eşine bağlıydı ancak yine de Tomris Uyar'da keşfedilmesi gereken yanlar olduğunu düşünüyordu.
Arkadaşlıkları uzun sürmedi. Çünkü aralarında fırtınalı bir aşk başlamıştı. Eşlerinden boşanmışlar ve 3 yıl sürecek bir aşka başlamışlardı. Bir ilişkide biri diğerinden her zaman daha fazla sever. Burada Cemal Süreya, daha çok seven taraftaydı. Her gün eve erkenden dönerdi. Ona sımsıkı sarılırdı. Arkadaşlarıyla buluşmayı aklına getirmezdi bile. Tomris onun bütün hayatı olmuştu. Ancak Tomris Uyar bu durumdan biraz rahatsızdı. Bir gece Cemal Süreya'ya bu durumdan duyduğu rahatsızlığı açıkladı. Tomris'e göre, bir insanın bireysel hayatı ve sosyal hayatı ne kadar canlı ve sağlıklıysa o kişiyle olan ilişki de o ölçüde sağlıklı olurdu.
Cemal Süreya, artık eve geç gelmeye başlamıştı. Birinci gün, ikinci gün derken üçüncü gün Tomris Uyar pencereden baktı. Cemal Süreya pencerenin önünde vaktin dolmasını bekliyordu. 'Arkadaşlarımla buluşacağım' demiş ancak buluşmamıştı. Tomris, bu durumu Şahsiyet Rötarı olarak adlandırıyordu.
Ayrılık çanları çalmıştı ikili için. Cemal Süreya en güzel şiirlerini Tomnris Uyar için yazsa da ayrılıklarının ardından onun hakkında tek kelime laf etmedi. Cemal Süreya bu aşkı İki Kalp adlı şiirinde şöyle anlatmıştı;
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen iki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
TURGUT UYAR TOMRİS UYAR AŞKI
Tomris Uyar'ın en uzun aşkı Turgut Uyar ile yaşanmıştı. Evleneceklerdi. Tomris, Turgut'un aşkından etkileniyordu ancak onun olduğu yerde hiçbir rekabet yoktu. Onu sevenler dünyadaki diğer her şeyin sevgisinden vazgeçiyordu. Sevgi yıpratır mıydı? Çok sevilmek Tomris'i yıpratıyordu.
Bu sevgiden yorulsa da Tomris, Turgut'tan ayrılmayı düşünmedi. Ağır aksak ilerliyordu. Tomris, Turgut'un bir aşkı değildi sadece. Onun hayatının bir parçasıydı. Öyle ki, Türk edebiyatının en bilinen şiirlerinden biri olan Göğe Bakma Durağı'nı Turgut Uyar Tomris için yazmıştı.
İkili 1969 yılında evlendi. Bu evlilikten Hayri Turgut adındaki oğulları dünyaya geldi. 'Bir bozuk saaattir yüreğim. Hep sende durur' diyordu Turgut.
EDİP CANSEVER VE TOMRİS UYAR
Edip Cansever, Turgut Uyar'ın en yakın arkadaşıydı ancak onun eşi Tomris Uyar'a tarifi imkansız bir hayranlık duymaktaydı. Öyle ki Edip Cansever, her yıl Tomris Uyar'ın doğum gününde bir şiir yayımlıyordu. Tomris Uyar ise Edip Cansever'e karşı olan hislerini 'lirik bir dostluk' olduğunu anlatıyordu. Tomris rakıyı severdi. Edip ise rakıyı seven Tomris'i
TOMRİS UYAR'IN ÖLÜMÜ
Tomris 4 Temmuz 2003'te yemek borusu kanseri neticesinde hayata gözlerini yumdu. Geriye büyük aşklar, büyük şiirler, hayranlıklar, iç çekişler, mutluluklar, düşünceler ve büyük bir ruh kaldı.