Hatay Antakya'da Gezilebilecek Yerler

Hatay şehrinde gezilecek yerler.

27.01.2020-21:50 - (Son Güncelleme: 27.01.2020-21:45) Hatay Antakya'da Gezilebilecek Yerler

 

Saint Pierre Kilisesi:

Stauris Dağı'nın batısında kayalara oyulmuş 13 metre derinliğinde, 9.5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinde bir mağaradan oluşmaktadır. Antakya'daki ilk Hristiyanların gizli toplantıları için kullandıkları bu mağara Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olarak kabul edilir.

İncil'in Resullerin İşleri bölümünde Barnabas'ın Tarsus'a giderek Pavlos'u Antakya'ya getirdiği, Antakya'da bir yıl birlikte çalışarak Hristiyanlığı yaydıkları ve bu dine inananlara 'Hristiyan' adının verilmesinin Antakya'da gerçekleştiği bilinmektedir. Bu bilgilere ek olarak Pavlos'un Galatyalılara yazdığı mektupta Antakya'ya gelen Petrus ile Hristiyanlığın o günkü durumunu tartıştığını belirtmektedir. Hristiyan geleneği Petrus'u Antakya Kilisesi'nin kurucusu ve burada oluşan Hristiyan topluluğun ilk başpapazı olarak kabul etmiştir.

Kilisenin erken döneminden günümüze sadece taban mozağinin parçaları ve sunağın sağında, duvar boyamalarının izleri kalmıştır. Dağa açılan tüneli bir zamanlar burada toplanan Hristiyanların baskınlar sırasında kaçmak için kullandıkları sanılmaktadır. Kayalardan sızarak yalakta toplanan su vaftiz için kullanılmıştır. Son yıllara kadar ziyaretçilerin şifalı kabul ederek içtikleri, hastalara götürdükleri bu su sızıntısı depremler nedeniyle azalmıştır.

Kilisenin ortasındaki taş sunağın üstünde eskiden 21 Şubat tarihinde Antakya'da kutlanan Saint Pierre Kürsüsü Bayramı için yerleştirilen taştan bir kürsü vardır. Sunağın üzerindeki mermer Saint Pierre heykeli 1932 yılında yerleştirilmiştir. 1098 yılında Antakya'yı ele geçiren haçlılar kiliseyi birkaç metre daha uzatıp iki kemerle ön cepheye bağlamışlardır. Bu cephe 1863 yılında, Papa IX. Pius'un isteğiyle restore işlerine girişen Kapuçin rahipleri tarafından yeniden yapılmıştır. Restorasyona III. Napolyon da katkıda bulunmuştur. Kilise girişinin solunda duran kalıntılar bir zamanlar ön cephenin önünde bulunan revaktan geriye kalmıştır.

Bahçenin birkaç yüzyıl mezarlık olarak kullanıldığı bilinmektedir. Kilisenin iç kısmında da özellikle sunağın çevresinde de mezarlar bulunmuştur. Günümüzde bir müze olan kilisede valiliğin izniyle müze müdürlüğü denetiminde ayin yapılabilmektedir.

Hatay Arkeoloji Müzesi ya da Antakya Arkeoloji Müzesi:

Antik döneme ait eserlerin sergilendiği bir sanat müzesidir. 28 Aralık 2014 itibarıyla dünyanın en büyük mozaik sergileme alanına sahip müzedir.Antakya Cumhuriyet Alanı’nda, Asi Nehri kenarında ve köprü yakınında yer almaktaydı. Aktif olduğu dönemde dünyanın en büyük üçüncü mozaik müzesi ve mozaik eser koleksiyonuna sahipti. Müzede, Hitit, Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerine ait olan ve Harbiye, Antakya, Atçana, Seleukia Pieria ile İskenderun’da bulunmuş eserler sergilenmekteydi. Bu eserlerin çoğunluğu, 1932-1939 yılları arasında yapılan kazı çalışmaları sonucu keşfedilmiştir.

Döneminde dünyanın en büyük ikinci arkeoloji müzesi unvanını taşıyan Hatay Arkeoloji Müzesi inşaatı çalışmaları 1934 yılında başladı. Bu inşaat çalışmaları, 1932 yılında Antakya ve çevresinde başlayan kazı çalışmalarından esinlenerek ve de Fransız arkeolog Claude Prost'un tavsiyesi üzerine başlatılmıştır. Müze binası 1938 yılında tamamlandı, ve bir yıl sonra Hatay, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vilayeti oldu. Müze, 23 Temmuz 1948 tarihinde hizmete açıldı. 1975 Yılında müze tekrar bir revizyondan geçti.

Hatay Arkeoloji Müzesi koleksiyonu sekiz sergi salonu ve bahçesinde sergilenmekteydi. Eserler bulunduğu mekânlara uygun olarak düzenlenmişti. Odalar büyük pencerelerle dolu olduğundan doğal ışığın bol olması sağlanmaktaydı. Etiketlerin çoğu da Türkçe ve İngilizceydi.

Harbiye (Daphne) Şelalesi

Habib-i Neccar Camii:

Roma dönemine ait bir pagan tapınağının üzerine 7. yüzyılda inşa edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki en eski camidir.Günümüzdeki cami Osmanlı döneminde yenilenmiştir, etrafı medrese odaları ile çevrilidir. Avlusunda 19.yy eseri bir şadırvan bulunur.

Camiye büyük sivri sağır kemerli taç kapı ve ortasında kitabesi bulunan yuvarlak kemerli bir kapıdan girilir. Son cemaat mahalline bitişik, dikdörtgen kaideli poligonal gövdeli ve ahşap şerefeli, pabuçlu bir minaresi vardır. Minarenin sağında Habib Neccar, solunda Yahya (Barnabas) ve Yunus (Pavlos) türbeleri vardır.

Antakya şehri, İslam Devleti'nin lideri Halife Ömer'in komutanlarından Ebu Ubeyde bin Cerrah tarafından 636 yılında fethedildiği dönemde fethin simgesi olarak, Habib-i Neccar ve İsa'nın iki havarisinin mezarının bulunduğu yerde, bir cami inşa edilmişti. 1098 yılında Haçlılar'ın eline geçen ve 1099'da Antakya Prensliği halini alan şehri Memluk Sultanı Melik Zahir Baybars fethedince camiyi yeniden yaptırmıştır. Caminin medrese duvarlarında üzerinde Baybars'ın adı olan bir kitabe bulunur. Depremlerden zarar gören cami ve minaresi birçok kez yenilenmiştir.

Eski Antakya Evleri:

Antik kentin tüm tarihini öne planan çıkaran yapılara sahip evler.Genellikle dar ve ortasından su kanallarının geçtiği sokaklara sahiptir.

Aziz Paul Ortodoks Kilisesi

Uzun Çarşı Caddesi

Kharon Cehennem Kayıkçısı:

Hatay Antakya'da kayalara oyulmuş olan dev büsttür. St. Pierre Kilisesi'ne 200 metre mesafede kayalara oyulmuştur. Yunan mitolojisinde adı geçen Cehennem Kayıkçısı Charonion (Kharon) kabartması, Antiochus IV Epiphanes (M.Ö. 175 - 164) zamanından günümüze kadar gelmiştir.

Antakya Protestan Kilisesi:

Antakya'nın Eski Kent bölgesinde, bu önemli Protestan kilisesi 1860 yılında Fransızlar tarafından inşa edilmiş ve bir zamanlar Fransız Konsolosluğu olarak hizmet vermiştir.

Meclis Kültür Sanat Merkezi

HATAY TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLER MÜZESİ

Tarihi ve kültürel zenginliği yanında hoşgörü kenti Hatay doğal güzellikleriyle de önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde bulunan yaklaşık 10000 bitki türünün 3300 kadarı endemik, Hatay da ise 2000 den fazla tespit edilen bitki türünden 300 kadarı endemik bitkiden oluşuyor. Buna göre ülkemizde yetişen endemik bitkilerin u Hatay’da yetişmektedir. Bu bölgede 2000den fazla tespit edilen bitki türlerinden birçoğunun tıbbi ve aromatik bitki olduğu saptanmıştır.

Hatay ‘da tespit edilen bazı tıbbi ve aromatik bitkileri tanıtmak amacıyla 2012 yılında restorasyonun tamamlanması sonucu ziyarete açılan Türkiye’nin ilk Tıbbi ve Aromatik bitkiler müzesine ev sahipliği yapan yapı 19. yy da inşa edilen 2 katlı eski bir Antakya Evi. Yani bu mekanda tarihi ve doğal güzellikleri iç içe görmeniz mümkün. 280 tane tıbbi ve aromatik bitki müzede halkın ilgisine sunuluyor.

YORUM YAZ..

En Çok Okunanlar

Modal