Bakan Süleyman Soylu, elektronik kelepçe yürütmesinin yaygınlaştırılması duyurusu yaptı.
İçişleri Bakanı Soylu, Antalya'da Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde hazırlanan "Asayiş 2019 Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, ters kelepçe takma hadisesiyle alakalı uyarılar yaptı.
Ters kelepçe takılması gerekli durumları güvenlik kuvvetlerinin iyi bildiğini fakat uygulamada bazı problemlerin oluşabileceğini belirten Bakan Soylu, "Bu işin dışında birisi olarak tekrar söylemek isterim, birilerinin ağzına sakız vermeyelim. Hep beraber, çok iyi yaptığımız işlerde birilerine siyasal ve ideolojik gözlüklerle bakıp, bizleri haksız yere eleştirme imkanını da sunmayalım." dedi.
Toplumsal hadiselerde ters kelepçe takılmaması uyarısında yapan Soylu, ters kelepçe takılmasını gerektiren durumları şu şekilde sıraladı:
"Ters kelepçe, uyuşturucu kaçakçısı, satıcı elbetteki eğer bu saldırgan bir pozisyon ortaya koyuyor, zarar verecek nitelikte pozisyon ortaya koyuyorsa buna takılabilir. Cinsel taciz, kadına şiddet, takılabilir. Terör, burada imtina etmenin de bir anlamı yok. Kim terörle beraber bu ülkenin başına bir musibet getirmeye çalışıyorsa ona her şey mubahtır, yapılabilir. Ters kelepçe takılabilir. Bunun dışında, mafya, organize suç şebekeleri, bunlar da eğer sıkıntılı bir durum söz konusuysa, saldırgan hal söz konusuysa olayın durumuna göre takılabilir. Ama toplumsal olaylarda arkadaşlar el birliğiyle ne olursunuz birilerinin ağzına sakız vermeyelim. Alıyorlar, sabahtan akşama kadar çevirip çevirip duruyorlar. Netice itibarıyla orada görevini yapan da bir arkadaş. Allah bilir, 4 saatlik, 5 saatlik görevi sonunda karşı karşıya kaldığı bir durumun sonunda bir karar veriyor. Ama biz onu o karardan da kurtaralım. Diyelim ki toplumsal olayların hiçbirinde eğer çok büyük bir saldırganlık söz konusu değilse, yaralayıcı, güvenlik görevlilerimize ciddi bir şekilde etkileyecek bir durum yoksa bunların hiçbirisinde ters kelepçe olayını yapmalım."
Bakan Soylu, bu durumların dışında saldırgan bir durum varsa da ters kelepçe takılabileceğini ifadelerine ekledi.
"Elektronik kelepçeyi yaygınlaştıralım"
Soylu, kadına uygulanan önüne geçilmesi için de 2020-2021 senesi için koordinasyon planı düzenlendiğini ifade etti. Bu yöndemağdur odaklı yaklaşım, fail odaklı faaliyetlerle bu alandaki mücadeleye olumlu katkı sağlamayı umduklarını belirten Soylu, aile içi ve kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi için yalnızca talimat ve yönerge yayınlamakla mümkün olamayacağını dile getirdi.
Bu alanda çalışacak personelin de ayrı bir bilgisinin ve uzmanlığının olması gerektiğine vurgu yapan Soylu, geçtiğimiz sene polis merkezi amirliklerinde çalışan 60 bin çalışanın 48 binine, bu konuda eğitim verildiğini, kalan 12 bin personelin de bir ay içerisinde eğitim alacağını aktardı.
Kadına yönelik şiddet konusunda istenilen seviyede olunmadığının altını çizen İçişleri Bakanı Soylu, istenilen sayının sıfır olduğunu belirtti. Bu anlamda elektronik kelepçe uygulamasının yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Bakan Soylu, "Hakimlerimize İçişleri Bakanı olarak rica ediyorum. Ne olursunuz şu elektronik kelepçe uygulamasını birlikte yaygınlaştıralım. Biz veremiyoruz, elektronik kelepçe uygulaması bizim gözetimimizde ve denetimimizde değil. Biz bunu kendi sorumluluğumuz olarak üzerimize aldık, hukuk çerçevesinde. Hakimlerden istirhamım, ne olursunuz elektronik kelepçe uygulamasını Türkiye'de yaygınlaştıralım. Bu önemli." dedi.
Elektronik kelepçe sistemni yaygınlaştığı takdirde kadına şiddet hadiseleri ile mücadelenin de daha aktif olacağını ifade eden Soylu, bu hususta kendi üzerlerine düşen vazifeyi yapacaklarını belirtti.
"Bekçilerle ve asayiş birimleriyle ilgili klavye kahramanlarının neyi murad ettiklerini biz biliyoruz"
İçişleri Bakanı Soylu, "Bekçilerle ve asayiş birimleriyle ilgili sosyal medya, klavye kahramanları eleştirilerini devam ettiriyor. Bunların arkasında kim olduğunu, aslında neyi hedeflediklerini, toplumsal güvenliğin azalmasından neyi murad ettiklerini biz biliyoruz." diye konuştu.
Soylu, Antalya'da Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde gerçekleştirilen "Asayiş 2019 Değerlendirme Toplantısı"ndaki konuşmasında, "üçüncü sayfa haberleri" diye küçümsenen haberlerin, temelinde toplumun huzuruyla doğrudan alakalı olduğunu aktardı.
21. yüzyılın Türkiye'sinde bir vatandaşın evine hırsız giriyorsa, arabası çalınıyorsa, sokağında kavga, gürültü eksik olmuyorsa, "Terörle mücadelede başarılıyız" diyebileceği bir lükslerinin olmadığını belirten Bakan, "Bu işin herhangi bir bahanesi olamaz, 3 bin metre rakımda terörist de kovalamak zorundayız, İstanbul'un ortasında en küçük bir hırsızlığı da önlemek veya failini bulmanın da sorumluluğu içinde olmalıyız." dedi.
Teknolojinin ilerlemesiyle suçun türü ve çeşidinin de çoğaldığının üzerinde duran Soylu, insanları suça yönlendiren, hatta nasıl suç işleneceğini öğreten yaygın bir görsel telkinle de karşı karşıya olduklarını ifade etti.
Birilerinin mesleklerinin topluma etkisi varsa verdikleri mesajlara dikkat etmeleri gerektiğinin altını çizen Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Siz bir yayın yapıyorsanız ve birileri bundan etkilenip bir başkasının canına kastediyorsa veya izlediklerinden etkilenip kolay yoldan zengin olmak için birilerini dolandırmaya kalkıyorsa, hırsızlık yapıyorsa, görmek istesek de istemesek de insanlara ne izlettiğimizle ilgili bir sorunumuz var demektir. Öyle asayiş olaylarıyla karşılaşıyoruz ki yerli veya yabancı pek çok yayında gördüğümüz olay ve suçlu profillerinin neredeyse kopyası. Bazen öyle kadın cinayetleri yaşanıyor ki bir anlık öfke falan değil, kendine bir senaryo yazmış ve oynamış gibi. Sadece televizyonlardaki şiddet değil, insanları yüksek bir hayat standardına acımasızca özendiren, iştahını kabartan hatta zorlayan bir görsel telkinle de karşı karşıyayız."
Sorumluluğu olan herkesin bu hallere dikkat etmesi gerektiğine vurgu yapan Soylu, "Birileri para kazanacak diye topluma gelişi güzel mesaj vermenin elbette bir sorumluluğu olmalıdır. Benim inancım budur." diye konuştu.
"Bekçiler bu ülkede 56 yıldır kimlik soruyor"
İçişleri Bakanlığı olarak asayiş konusunda ciddi başarılara imza attıklarına vurgu yapan Soylu, bunun rastgele değil, belirli bir stratejiyle elde edildiğini bildirdi.
Bilhassa caydırıcılığa önem verdiklerini, bekçilik hususunun da bunlardan biri olduğunu belirten Soylu, bu politikanın da başarılı olduğunu belirtti.
Neredeyse 30 bin bekçi aldıklarını, 21 bin 292'sinin de vazife başında olduğunu dile getiren Soylu, diğerlerinin alım ve eğitim süreçlerinin sürdüğünü söyledi.
Bekçilerin bugüne dek3 bin 959 hırsızlık hadisesine doğrudan müdahale ettiğini belirten Soylu, haklarında arama kaydı olan 63 bin 730 kişinin yakalanmasını sağladığını sözlerine ekledi.
Soylu, bekçilerin sahada aktif olarak vazife yapmaya başladığı 2017'de evden hırsızlık hadisesinin günlük ortalamasının 282 iken yüzde 46 azaldığını dile getirerek, şu sözleri ekledi:
"Bekçilerle ve asayiş birimleriyle ilgili sosyal medya, klavye kahramanları eleştirilerini devam ettiriyor. Bunların arkasında kim olduğunu, aslında neyi hedeflediklerini, toplumsal güvenliğin azalmasından neyi murad ettiklerini biz biliyoruz. 'Aman hırsızlık, kapkaç olayları artsın, insanlar evlerinde yatarken huzur içinde olmasınlar, istediğimiz gibi Türkiye'nin güvenliğini mıncıklayalım' diye kendi zihninde olan bir kısmı terör artıkları, bir kısmı 'siyasal muhalefet yapacağım' diye aklını karıştırmış, bir kısmı polis asayiş ve hizmetlerine karşı pozisyonu kendilerine kahramanlık elde eden bir anlayış tipleriyle karşı karşıyayız. Bunu daha da çoğaltabiliriz. Ne kadar söylerse söylesinler. Bekçilik yeniden hayata geçmiş güvenlik unsurlarında toplumumuzun daha huzurlu hale gelmesinde hırsızlığın azalmasında, gecelerin daha güvenli hale gelmesinde fayda sağlamışlardır. Bekçiler tam 35 yıl artı 20 yıl, yani 55 yıldır kimlik soruyorlar. Anlamayanlara bir kez daha söylüyorum, bekçiler bu ülkede hatta 56 yıldır kimlik soruyorlar."
Ocak ayında da evden hırsızlık oranında yüzde 23, araç hırsızlığında yüzde 26, kapkaç hadiselerinde yüzde 42 azalma olduğunun altını çizen Soylu, şu yorumu yaptı:
"Aylardır bekçiler üzerinde bir kısım medya ve sosyal medyada bir karalama kampanyası sürüp gidiyor. Ne yapalım, bu rakamları görmeyip, bu arkadaşları da evlerine mi gönderelim? Sokaklara huzur getirmek için gayret ediyoruz, bundan netice alıyoruz. Vatandaş memnun, her fırsatta memnuniyetini ifade ediyor ama karşımızda muhalif olma etiketi altında garip bir anlayış buluyoruz. Polis alıyoruz kabahat, bekçi alıyoruz kabahat. Sürekli tezvirat üreten bir yapıyla karşı karşıyayız. Arkadaşlarımız, hem merkezde hem valiliklerde sürekli basın açıklaması yapıp, bunları yalanlıyor. Bakanlık bünyesinde 'Yalanlama Daire Başkanlığı' kursak yeridir. Bu hezeyan halini anlayabiliyor değilim."
"Saha baskısını artırma politikası uyguladık"
Avrupa'da Türkiye'deki kadar güvenlik riski olmadığını belirten Soylu, orada PKK, DEAŞ gibi terör örgütlerinin olmadığını dile getirdi.
Türkiye'nin dünyanın güvenlik anlamında en tehlikeli bölgesinde olduğunun altını çizen Soylu, "Asayiş noktasında dünya örneklerinden daha iyi durumdayız. TÜİK 2019 yılı yaşam memnuniyeti araştırmasında asayiş hizmetleri, en yüksek memnuniyet duyulan kamu hizmetleri arasında yüzde 75,5 ile ilk sırada. Marifet iltifata tabidir ama maalesef bizler marifetimizi birilerinin iltifatına mazhar kılmakta çok zorlanıyoruz." dedi.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'nin yeni güvenlik konseptinin en ciddi davranışsal parametresinin saha baskısını artırmak olduğunu ifade eden Soylu, terörle, uyuşturucuyla mücadelede, trafik güvenliğinde birimlerin saha çalışmalarını, görünürlüklerini, operasyon sayılarını mütemadiyen artırdıklarını açıkladı.
Saha baskısı yaptıkları alanlardan en cididlerinden bir tanesinin okul etrafları olduğunu ekleyen Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Okulları asayiş risk durumuna göre derecelendirdik ve buna yönelik planlamalar gerçekleştirdik. Kimi okulların çıkışlarında ekip bulunduruyoruz ve okul çevrelerinde de değişik uygulamalar yapıyoruz. İş yeri ve park bahçelerde denetimler gerçekleştiriyoruz. Yaptığımız bu uygulamalar sayesinde geçen eğitim öğretim döneminde bir önceki döneme göre okul çevresinde meydana gelen asayiş olaylarında yüzde 11,3, 2019-2020 ilk dönemlerle kıyaslandığında ise yüzde 20,1 oranında azalma meydana gelmiştir."
Bakan, asayiş birimlerinde en ciddi yeniliklerden birinin de güven masaları olduğunudile getirdi. Bu yönde bin 173 polis merkezi amirliğinde güven masası uygulamasına geçildiğini aktaran Soylu, buralarda görevlendirilmek üzere 3 bin kadın polis memuru aldıklarını belirtti.
2017 senesinde aydınlatma oranının yüzde 75,3'ten geçtiğimiz sene sonu itibarıyla yüzde 84,3'e ulaştığını belirten Soylu, 2020 yılında ise bunda daha da üstüne çıkmayı amaçladıklarını dile getirdi.
Son Dakika Gündem Haberleri için aşağı kaydırın.