Euroleague'de play off mücadelesi veren Anadolu Efes'te başantrenör Ergin Ataman, Sportando’ya bir röportaj verdi. Başarılı çalıştırıcı play-off'ta Real Madrid ile karşılaşacağı maçtan, Anadolu Efes'te kalıp kalmayacağına dair birçok konuda açıklamalarda bulundu. Röportajın detayları şu şekilde:
EuroLeague’de play-offlarda Real Madrid ile karşılaşacak olan Anadolu Efes’in Başantrenörü Ergin Ataman, bu seri için, 'Çok zorlu bir rakiple karşılaşacağız. Real Madrid’in de bize benzer bir yapısı var. Yıllardır aynı temel oyuncularla oynuyorlar. Pablo Laso uzun yıllardır orada antrenör. Ancak bu sezon beklenmedik durumlar yaşadılar. Sezon başında Real Madrid, EuroLeague’in en büyük favorilerinden biriydi. Oyuncularının gitmesi ve sakatlıklar bence onları ilk dördün dışına attı. Play-off’ta Real Madrid’le eşleşmiş olmamız bizim için bir dezavantaj açıkçası. Belki son dönemdeki form düzeyimiz daha iyi gözükebilir, en son Madrid’de oynadığımız maçı farklı kazanmış da olabiliriz ama karşımızda çok tecrübeli ve çok şampiyonluk yaşamış, play-off oynamaya çok alışkın kadroya sahip bir takım var. Çok zor bir seri olacağı kesin. Real Madrid sezon başında, bizimle birlikte, şampiyonluğa aday olarak gösterilen 3-4 takımdan biriydi. Hedefe ulaşmamız için onları geçmemiz gerekecek.'
EuroLeague’in kapalı bir lig olması konusu üzerine de görüşlerini belirten antrenör, 'Ben EuroLeague’in NBA modeline dönmesi gerektiğini düşünüyorum. Maalesef birçok ülkede ciddi anlamda bütçe ve yatırım farkları oluşmaya başladı. Bu durum ulusal ligleri de kötü etkiliyor. Bunun dışında bu işe bu kadar yatırım yapan büyük kulüplerin de daha fazla gelir elde edebilmesi için, EuroLeague’in bence artık gerçekleri görüp Avrupa basketbolunda kapalı bir modele geçmesi lazım. Tabii ki kaç takımla olur bilemem. Bu takımların sezon içinde birbirleriyle daha çok maç yapacağı, daha çok gelir elde edeceği 6-7 aylık süreçte sadece EuroLeague’in oynanacağı bir modelin çok daha iyi olacağını düşünüyorum. EuroLeague dışında kalan takımların da kendi ulusal liglerinde daha rekabetçi bir mücadele içine girebileceği, o liglerden de şampiyonların, ikinci veya üçüncülerin diğer Avrupa kupalarına katılabileceği, çok büyük takımların da birbiriyle rekabet içinde olacağı bir model olabilir. Bunun herkes için daha uygun olacağını düşünüyorum. Gördüğüm kadarıyla EuroLeague organizasyonunun böyle bir düşüncesi var ama tabii ki kolay olmadığını da anlıyorum. Sonuçta ayrı ülkelerin takımları var burada. EuroLeague’de ciddi bir mücadele var bu bir gerçek ama gelirler çok az. Kulüplerin harcadıkları paralarla EuroLeague organizasyonundan elde ettikleri gelirler arasında çok büyük bir fark var. O zaman milli takımlara da daha iyi bir alan kalabileceğini düşünüyorum.'
EuroLeague’in kapalı bir lig olması bir durumunda Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko’nun Türkiye Basketbol Ligi’nde yer almaması durumu oluşacağı üzerine Ataman, 'İzlenmeyen bir ligde oynamaları da değişik. Bugün Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko birçok maçta yedek kadrolarıyla oynuyot Türkiye Ligi’nde. Sadece Türkiye’de değil, İtalya, Rusya veya başka ülkelerde de buna benzer sorunlar var. Uluslararası diğer organizasyonlarına bakın mesela. Teniste Türkiye şampiyonluğu olan bir tenisçi hemen Nadal ile karşılaşabiliyor mu? Ancak o seviyeye gelirse oynayabiliyor. Diğer takımlar da EuroLeague organizasyonuna katılacak güçleri olduğu zaman buraya katılırlar. Aslında neden EuroLeague organizasyonunda sadece 2 Türk takımı var, bu da sorgulanması gereken bir şey. Galatasaray mesela daha önce buradaydı, yine burada olmak isteseydi olabilirdi. Bu EuroLeague’e de değer katabilir. Bu Beşiktaş için de geçerli. Ama neden burada değiller? Bakıyorlar burada gelir yok. O zaman buraya girmiyorlar. İşte EuroLeague bu yüzden farklı bir model geliştirmeli ve burada oynayabilecek güçteki takımlar burada yer almalı. Diğer takımlar da yine kendi liglerinde oynarlar. O zaman diğer takımlar da belki şampiyonluk için mücadele edebilirler. Şu anda bir iki sürpriz dışında Türkiye Ligi’nde Fenerbahçe ve Efes dışında şampiyon olan takım yok. EuroLeague’e katılmak için de şu an olduğu gibi yine açık bir kapı bırakılır diğer takımlara. Şu anda da EuroCup’tan gelinebiliyor. Ama Türk takımları EuroCup’tan kaçtı. EuroCup’ta iddialı olabilecek Galatasaray, Darüşşafaka gibi takımlar EuroCup’ı bıraktı'.
ING Basketbol Süper Ligi’ni de değerlendiren Ataman, 'Bu sene Türkiye Ligi biraz tuhaf bir lig oldu. Belki de bana öyle geliyor çünkü biz haftalar önce ligi birinci bitirmeyi garantiledik. Biz en başından beri hem Türkiye Ligi’ne hem de EuroLeague’e değer veriyoruz. Bazen rotasyon yapıyoruz ama hedef maçlara tam kadro çıkıyoruz. Şu ana kadar oynadığımız 28 maçta 1 maç kaybettik sadece. Diğer maçlara bakıınca sahada bir mücadele olduğunu, iyi basketbol oynayan takımlar olduğunu görüyorum. Kaliteli yabancı oyuncular var, Türk oyuncuların daha fazla devreye girdiğini görebiliyoruz. Seyircinin olmaması da faktör tabii. Ancak ligin izlenirliği çok düşük, medyada yeteri kadar yer almıyor, yan programlar yapılmıyor. Geçenlerde tesadüfen Türkiye Basketbol Ligi’yle ilgili bir program seyrettim televizyonda, 30 yıl önce yapılan programlar gibi. Artık ligi takip edenler, özellikle gençler farklı beklentiler içinde. Dijitalleşme başladı. Türkiye Basketbol Ligi’nde, ligin değerini ve izlenirliğini artırma veya pazarlama ile ilgili hiçbir çalışma göremiyorum ben. Belki bir çaba var ama sonucunda yetersiz. Sokakta karşılaştığım herkes bana EuroLeague’i soruyor kimse Türkiye Ligi’ni sormuyor. Yakın arkadaşlarım bile Türkiye Ligi’ni izlemiyor. Bu da bir problem. Basketbol sadece Avrupa kupalarından ibaret değil. Ben Türkiye Basketbol Ligi’nin izlenmediğini düşünüyorum, en büyük problem bu. Yoksa takımların sahada ortaya koyduğu mücadeleyi yadsıyamayız'.
Ergin Ataman adlı kitabı ve belgesel yapma isteğini belirtmesi sorulan Ataman, 'Bu kitap için bana bir biyografi önerisi geldi, ben de kabul ettim. Bu kadar yoğun tempo içerisindeyken benim kendim yazacak vaktim yoktu. Hem geçen sene pandemi dönemindeki boşluk, hem de böyle bir teklifin gelmesiyle bu biyografiyi yazdık. Ben antrenörlüğe en üst düzeyde profesyonel bi basketbolcu olarak, 35-36 yaşında basketbolu bırakıp başlayan birisi değilim. Benim, her Türk gencinin kendine model alabileceği bir antrenörlük hayatım var. Kendimi sürekli geliştirerek, Avrupa basketbolunda bir yere geldim. Bu kitabı yazarken, nasıl bir yolla buraya geldiğimi gençlere, her meslekten kişilere aktarmak amacındaydık. Belgesel konusunda ise, bu kitabı bir gün bir belgesel haline getirebilirsek bir arşiv olarak kalabileceğini düşünüyorum. Benim belki 10 tane EuroLeague şampiyonluğum veya Milli Takımla dünya şampiyonluğum yok ama ben Türkiye’den yetişen bir antrenörüm ve hiçbir spor branşında gelinmeyen bir noktaya gelmeyi başarmışım. Bunun izlenmesinin de insanların vizyonlarını açabileceğini düşünüyorum. Keşke her meslek grubundan insanlar, o meslekte neler yaşadığını, o noktaya nasıl geldiğini böyle belgeselleştirebilse de insanlar da izlese'.
NBA’den teklif gelirse giderim dediğinin hatırlatılması üzerine Ataman, 'NBA’den teklif gelirse giderim derken, bu teklif Avrupa’daki hangi antrenöre gelirse bir düşünür. Tabii ki bu bugüne kadar gerçekleşmemiş bir olay, NBA’e Avrupa’da yetişerek giden bir antrenör yok. David Blatt var ama o da Amerikalı. Onun dışında Avrupa’da başarılı olup NBA’e başantrenör olarak giden biri yok. Şu anda Anadolu Efes’in oynadığı basketbol tarzının NBA vari olarak görülmesi üzerine ortaya çıktı bu. Evet bugün Anadolu Efes NBA’de oynasa, oynar. Nereye gelir bilmiyorum. Ama NBA’den Anadolu Efes’in antrenörüne teklif gelmesinin de çok zor olduğunu biliyorum. Gelirse de değerlendiririm. Ben çekinmem, oraları yapamam demem. Giderim, yaparım. O açıdan da söyledim bunu. İlla ki gidip NBA’de antrenörlük yapmak gibi bir hayalim de yok. Şu anda Anadolu Efes’te çok büyük bir keyifle antrenörlük yapıyorum, çok da mutlu ve huzurluyum. Kovulmadığım sürece Anadolu Efes’ten başka bir yere de gitmem' ifadelerini kullandı.