Cumhurbaşkanı Erdoğan TOBB Genel Kurulu'nda yol haritasını açıkladı

Son dakika gelişmesiyle Türkiye'de ve uluslararası alanda büyük yankı uyandıran bir haberle karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurulu'nda önemli bir konuşma yaptı. Başkan Erdoğan'ın konuşması, ülkenin geleceği ve ekonomik planlamasıyla ilgili merakla beklenen açıklamaları içeriyordu.

15.05.2024-16:55 - (Son Güncelleme: 15.05.2024-17:13) Cumhurbaşkanı Erdoğan TOBB Genel Kurulu'nda yol haritasını açıkladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında "Gelecek 5 yıla ait yol haritamızı belirledik. Son 11 aydır da bu yol haritasını harfiyen uyguluyoruz." ifadelerini kullanarak, Türkiye'nin geleceğine yönelik belirledikleri stratejileri ve bu stratejileri uygulama sürecinde gelinen noktayı vurguladı. Başkan Erdoğan'ın bu açıklamaları, ülkenin ekonomik ve siyasi geleceğiyle ilgili kamuoyunun dikkatini çekti ve tartışmalara neden oldu.

TOBB Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Başkan Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşması için belirlenen yol haritasının detaylarını da paylaştı. Ülkenin önündeki ekonomik zorlukları aşmak ve istikrarlı bir büyüme sağlamak adına atılacak adımlar hakkında bilgi verdi. Ayrıca, iş dünyası temsilcilerine ve TOBB üyelerine ülke ekonomisine katkı sağlama çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu önemli konuşması, Türkiye'nin ekonomik ve siyasi geleceği hakkında belirleyici bir yol haritası sunması bakımından büyük bir öneme sahipti. Konuşma, ülke içinde ve dışında dikkatle takip edilirken, Başkan Erdoğan'ın açıklamalarının Türkiye'nin ekonomik ve siyasi istikrarı üzerinde nasıl bir etki yaratacağı merakla bekleniyor.

TOBB Genel Kurulu'nda yapılan bu tarihi konuşma, Türkiye'nin ekonomik ve siyasi geleceği açısından önemli bir kilometre taşı olabilir. Başkan Erdoğan'ın açıklamalarının ülke genelindeki ekonomik ve siyasi tartışmaları nasıl etkileyeceği ise ilerleyen günlerde netlik kazanacak. Bu açıklamaların Türkiye'nin geleceği üzerindeki etkilerini anlamak için yakın zamanda gelişmelerin takip edilmesi gerekecek.

Başkan Erdoğan’ın konuşması şu şekilde paylaşıldı:


"Engelleri sırt sırta vererek aştık"

Milletin emanetini taşıyan bir siyasetçi olarak Türk ekonomisinin nabzının attığı TOBB Genel Kurulları'na iştirak etmeye her zaman önem verdim. Sizlerin burada dile getirdiği yapıcı eleştirilerden faydalanmaya gayret ettim. Dünyayı takip eden vizyoner ve ufuk sahibi siz kardeşlerimin katkılarının bizim nazarımızda daima özel bir yeri oldu. Meselelerimizi sizlerle konuştuk. Sorunlarımıza ortak akılla çözüm aradık. Engelleri sırt sırta vererek birlikte aştık. Siz bize yol gösterdiniz, yoldaşlık ettiniz, zor zamanlarımızda yanımızda durdunuz. Özellikle son dönemde oda ve borsalarımızın kapasiteleri müthiş arttı. Dünyanın en iyi ve en çok hizmet üreten ilk 3 oda sisteminden biri haline geldiniz. Biz de bu süreçte size daima destek olduk. Hedeflerinizi ve hayallerinizi gerçekleştirmeniz için önünüzü açtık.

"TOGG ile elektrikli araç sektöründe 'biz de varız' dedik"

Geçen sene milletimizin 60 yıldır içinde bir ukde olarak kalan Türkiye'nin otomobili TOGG'u birlikte hayata geçirdik. Bugün yollarımızı aşındıran binlerce TOGG'da siz kardeşlerimin desteği ve emeği bulunuyor. Çeşitli sabotaj girişimlerine rağmen Türkiye'ye kazandırdığımız TOGG'un ne kadar stratejik bir hamle olduğu gün daha iyi anlaşılıyor. Elektrikli araç piyasası son bir sene içerisinde çok büyük bir ivme kazandı. Uzakdoğu ülkelerinin piyasaya agresif bir şekilde girdiklerini görüyoruz. Uzun yıllar sonra bu defa treni ve trendi kaçırmadık. Yerli ve milli markamız TOGG'la hızla gelişen elektrikli araç sektöründe biz de varız dedik.

"Birlikte yol yürümeye devam edeceğiz"

Biliyorsunuz o dönem sadece mali zorluklarla mücadele etmedik. Daha ziyade zihinlere kazınmış, öğrenilmiş çaresizlikle mücadele ettik. Daha emekleme safhasından itibaren projenin kolunu, bacağını kırmak için çok uğraştılar. Fabrikasından tasarımına kadar her şeyi eleştiri konusu yaparak projeyi itibarsız hale getirmek için her yolu denediler. Bugün milli savaş uçağımız KAAN ile ilgili neler söyleniyorsa, insansız hava araçlarımıza ve üreticilerine hangi iftiralar atılıyorsa Türkiye'yi ekonomide bir üst lige taşıyacak hamleleri baltalamak için kimler devreye giriyorsa, hepsine ve daha fazlasına elektrikli araç imalat sürecinde şahitlik ettik. Ama biz bunların hiçbirine kulak asmadık. Başkaları yapıyorsa biz niçin yapmayalım dedik. Başkaları üretebiliyorsa biz niçin üretmeyelim dedik. Sizlerin de gayretleriyle elektrikli araç teknolojisinde dünyadaki birçok ülkeye göre yerimizi çok önceden aldık. Bundan sonra da ülkemizin diğer projelerinde sizlerle birlikte çalışmaya, birlikte yol yürümeye devam edeceğiz.  

Ülkemiz maalesef seçim atmosferinden bir türlü kurtulamadı. Yine bu dönemde başta Gazze krizi olmak üzere bölgemizde ülkemizi de doğrudan tekileyen çatışmalar patlak verdi. Tek başına seçim gündeminin bile bürokrasiyi, yatırımları, iş dünyamızın gelecek planlarını yavaşlattığı hakikattir. 31 Mart seçimlerinin de geride bırakılmasıyla inşallah 4 yıllık seçimsiz bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bundan sonra asıl meselelerimize daha fazla odaklanabilecek, milletimizin gerçek gündemine daha fazla vakit ve kaynak ayırabileceğiz. Küresel ekonominin son 5-6 yıldır fırtınalı sulardan geçtiğini zaten sizler de biliyorsunuz. Salgının çok öncesinde başlayan belirsizlik iklimi Rusya-Ukrayna savaşı ve diğer bölgesel çatışmalarla daha da kesifleşti.

"5 yıla ait yol haritamızı belirledik"

28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra ekonomide güçlü bir ekip kurduk. Ardından Orta Vadeli Program ve 12'nci Kalkınma Planı ile gelecek 5 yıla ait yol haritamızı belirledik. Son 11 aydır da bu yol haritasını harfiyen uyguluyoruz. Mahali idareler seçimlerinde pek çok eleştiriyi göğüsleme hatta sandıkta bedel ödeme pahasına kararlı duruşumuzu esnetmedik. Vaatlerin havada uçuştuğu bu dönemde popülizme meyil etmedik. Daha önce de söyledim, şahsi ikbalimiz için ülkemize ve milletimize ilave yük oluşturacak hiçbir adım atmadık bundan sonra da atmayacağız. Hükümetimizin 31 Mart seçim sürecinde sergilediği özverili tavrın değeri inanıyoruz ki gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. Bugün bize serzenişte bulunanlar inşallah yarın hayır dua edeceklerdir.

"G20'de dördüncü olduk"

TOBB ile ve iş dünyamızın tüm kesimleriyle geliştirdiğimiz yakın diyaloğun ekonomiye de olumlu yansıdığını görüyoruz. Ekonomi programımızın neticelerini çeşitli alanlarda görmeye başladık. Geçen seneyi yüzde 4,5 gibi tahminlerimizin de üzerinde bir büyüme ile kapattık. Bu oranla Avrupa'da birinci, OECD ülkelerinde ikinci, G20'de ise dördüncü olduk. 2023 yılında milli gelirimiz 1 trilyon 119 milyar dolara, kişi başına gelir ise 13 bin 110 dolara çıktı. 

"Tarihin rekorunu kırdık"

Dış talepteki zayıf görünüme ve depremin etkilerine rağmen ihracatta 255,4 milyar dolara ulaşarak cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Turizmde de hamdolsun iyi gidiyoruz. Turist sayısı yıllık yüzde 11,1 artışla 57,1 milyonu, turizm geliri ise yüzde 16,9 artışla 54,3 milyar doları buldu. Böylelikle tüm zamanların en iyi turizm performansını elde ettik. 2024 yılında hedefimiz 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm gelirini yakalamaktır. Bu rakamlara ulaşma konusunda ümitvarız. Turizmde yılın ilk 3 ayını rekorlarla tamamladık. 9 milyonu aşan ziyaretçi sayımızla yaklaşık 9 milyar dolar turizm geliri elde ettik. İlk 3 aylık rakamlara baktığımızda 2024 yılı turizm hedeflerimizle uyumlu gittiğimiz görülüyor.

Bizim için hayati önemi haiz bir diğer başlık istihdamdır. Vatandaşımızın işini, aşını koruması temel prensibimizdir. Ekonomimiz istihdam oluşturmaya devam ediyor. Mart ayında istihdam 32,6 milyon kişiye ulaşırken işsizlik oranı yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesine geriledi. Mart verilerinin bir başka özelliği 11 aydır işsizlik oranının tekli rakamlarda seyretmesidir.

Burada yakaladığımız istikrarı inşallah perçinleyerek sürdüreceğiz. İşgücü piyasamızda ortaya çıkan arz-talep dengesizliğini de mutlaka gidereceğiz. Genç işsizliğin yüksek seyrettiği bir ortamda özel sektörümüzün personel bulamamaktan şikayet etmesi ortada bir sorun olduğunu göstermektedir. Özel sektörümüz eleman eksikliğinden dolayı işlerini büyütemez, hatta daralmaya giderken istihdam kapısı olarak devlete yüklenilmesi vahim bir hatadır. Sosyolojik kökleri de olan bu yanlıştan ülkemizi kurtarmamız gerekiyor. Siyasetten önce rızkını hem işçi olarak hem de ticaret yaparak kazanmış bir kardeşinizim. Rızkın 10'da 9'unun ticarette olduğu müjdesine kendi şahsi hayatımda bizzat şahitlik ettim.

Gençlerimizin ticarete, sanata, spora, zanaatkarlığa, memurluk dışında farklı alanlara yönelmesini her zaman tavsiye ettim. Aynı kanaatimi bugün de koruyorum. Bu konuda mesleki eğitim ve yükseköğretim başta olmak üzere nerede sorun üreten bir alan varsa hep beraber çözüme kavuşturacağız. İşgücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirecek nitelikli istihdamı artırmaya yönelik politikalara ağırlık vereceğiz. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında güçlü bir hikayeye sahip. Ülkemizin risk primi giderek düşüyor. Bu düşüş sayesinde iş dünyamızın dış finansmana erişim koşulları da iyileşiyor. Geçen yıl mayıs ayında 97,1 milyar dolar olan rezervlerimiz bugün 127 milyar dolar seviyesine yükseldi. 

Ekonomi programımızı güçlendirecek kritik adımlar atıyoruz. Mali disiplini sürdürerek para politikamızın etkinliğini artıracak ve enflasyonla mücadeleye güçlü destek vereceğiz. Programın güçlendirilmesinde üç temel önceliğimiz var. Kamuda harcama kontrol ve kesintileriyle tasarrufları artırıyoruz. Bütçedeki yatırım ödeneklerini gıda, tarım, yeşil ve dijital dönüşüm gibi öncelikli alanlara yönlendireceğiz. Ayrıca yapısal reformları hızlandırıyoruz. Şu gerçeği hepimizin kabullenmesi gerekiyor. Türkiye hem üreterek büyümek, hem de tasarruf ederek kaynaklarını en verimli biçimde kullanmak zorunda olan bir ülkedir.

Bizim son dönemde keşfettiklerimiz dışında etrafımızdaki ülkeler gibi öyle çok büyük yeraltı zenginliklerimiz yok. Alın terimizden ve kendi bileğimizin gücünden başka hiçbir şeye umut bağlayamayız. Gelirlerimizi artırmak için çalışmak, daha çok çalışmak, daha fazla üretip ihraç etmek mecburiyetindeyiz. Atalarımız işten artmaz dişten artar demişlerdir. Talimatım üzerine tasarruf kültürünü ve verimliliği artırmak için ekonomi yönetimimiz kapsamlı bir çalışma yaptı. Kamuda tasarruf ve verimlilik paketinin detaylarını önceki gün Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet bey ile Hazine Bakanımız Mehmet bey açıkladılar. Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu malının korunmasına son 21 yılda daima ihtimam göstermiş bir hükümetiz.

"Tüm kamu idarelerimiz ve personeli uymak zorundadır"

Mali disiplinden taviz vermeyerek ortalama bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 2,4 seviyesinde tutarak bu hassasiyetimizi ispat ettik. Şimdi bunu bir üst seviyeye taşıyoruz. Kamu kurumlarının milletimize ve iş dünyamıza tasarruf kültüründe de örnek olmasını, rehberlik etmesini hedefliyoruz. Birincisi bu paket kamuda verimliliği artırarak tasarrufu sağlamayı amaçlıyor. İkincisi, bu paketle birlikte çok güçlü bir uygulama modelini hayata geçiriyoruz. Üçüncü ve son olarak tedbirler bütün kamuyu kapsıyor. Yani merkezi idareler, yerel yönetimler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeler ve fonlar bu paketin kapsamındadır. Bu çerçevede tasarruf tedbirlerine istisnasız olarak tüm kamu idarelerimiz ve personeli uymak zorundadır. Harcanan her kuruşun hesabını soran bir bakış açısını egemen kılıyoruz. Böylece ülkemizin kaynaklarını çok daha verimli ve öncelikli alanlarda kullanabileceğiz.

Kamuda tasarruf ve verimlilik paketi

Tasarruf kültürü yaygınlaştıkça ve toplum tarafından sahiplenildikçe cari açıktaki iyileşme de hız kazanacak. Yerli üreticiler inşallah bundan olumlu etkilenecek. Kamuda tasarruf ve verimlilik paketinin sadece 3 yıllık bir hedef olarak görülmemesi gerektiğine inanıyorum. Kamuda tasarruf kültürünü kurumsal bir niteliğe kavuşturarak bu konudaki farkındalığın sürekli yüksek kalmasını sağlayacağız. Son dönemde vatandaşlarımızın tepkisine yol açan israf görüntülerinin de böylece önüne geçmeyi arzu ediyoruz. Geçen hafta ifade ettik, bugün de tekrar ediyoruz. Kamu malı ve kamu görevi milletin bizlere emanetidir. Görevi layıkıyla yapmamak da kamu malına el uzatmak da emanete ihanet etmek demektir. Kimse bizden kul hakkının yenilmesine sessiz kalmamızı bekleyemez.

“Adalet terazisi son derece hassas olan gençlerimiz ciddi anlamda rahatsız oluyorlar”

Burada bir noktayı özellikle vurgulamak durumundayım. 31 Mart'tan sonra özellikle muhalefet belediyelerinde yaşanan eş, dost, hısım, akraba atamalarının mahşeri vicdanda nasıl yaralar açtığını hepimiz görüyoruz, ibretle takip ediyoruz. Adalet terazisi son derece hassas olan gençlerimiz iyice zıvanadan çıkan bu kayırmacılık vakalarından ciddi anlamda rahatsız oluyorlar. Gençlerimizin kamu kurumlarına ve yöneticilerine olan güvenlerini sarsan bu skandallara artık bir dur denilmesi gerekiyor. Bir göreve seçilmiş olmak kimseye orayı bir akrama çiftliğine dönüştürme hakkı vermez. Atanarak ve seçilerek gelinen her konumun sahibi milletimizin ta kendisidir. Buralar affınıza sığınarak söylüyorum birileri için arpalık değil, ülkeye ve millete hizmet vasıtalarıdır. 

"Hepimiz Türkiye gemisinin yolcularıyız"

Esnaf, çiftçi, memur, işçi, sanayici, tüccar fark etmeksizin hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarıyız. Bu devlet bizim devletimiz. Bu vatan bizim son sığınağımız. Hangi siyasi görüşe, kökene, meşrebe mensup olursak olalım hepimiz Türkiye gemisinin yolcularıyız. Bu gemiyi fırtınalı sulardan sahili selamete çıkarmak ortak görevimizdir. Her kim geminin tabanında delik açmaya yeltenirse ona engel olmak da yine müşterek menfaatimizedir. Meselelerimiz ortak olduğuna göre çözüme de ortak akılla, ortak iradeyle birlikte varmalıyız. Bu anlayışla çalıştığımız sürece başarı topyekün hepimize ait olacaktır. Başta kamu kurumlarımız ve görevlilerimiz olmak üzere herkesi tasarruf paketini uygulamaya davet ediyorum. Türkiye'nin ekonomide yeni başarı hikayeleri yazmaya devam edeceğine yürekten inanıyorum. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. “


YORUM YAZ..
Modal