Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda gençlerin katılımıyla düzenlenen iftar programına katıldı.
"YILDIZ, BEYLERBEYİ SARAYI'NIN BAKIMLARINI YAPARAK GENÇLERE AÇIYORUZ"
İftar sonrasında gençlerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, programın düzenlendiği salonun önemine dikkat çekerek, “Bu salonda geçmişte büyüklerimiz Osmanlı iki kez falan uluslararası toplantılar yaparlarmış. Bende göreve geldikten sonra yine uluslararası bazı müstesna toplantıları bu salonda yapıyorum. Bu salonun adı muayede salonu, her toplantıya da açık değil. Ama görüldüğü gibi çok farklı bir özelliğe sahip, 1856 buranın açılış yılı, o günden bugüne saray 163 yıl geride kaldı. Görüldüğü gibi bütün işçilikleriyle yaptığımız restorasyon çalışmalarıyla burayı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Burası 2 bin metrekare büyük bir alana sahip. Şu avize 4,5 ton ağırlığında, üzerinde de 2 milyon adeta bütün avizelerde kristal taş var. O günden bugüne korunması ve bu halde oluşu, zaman zaman Dolmabahçe Sarayı’na gelenler gidenler, bunlar bizim için önemli. Sarayların tamamı Cumhurbaşkanlığına bağlandı, burayı çok hassas bir şekilde korumaya çalışıyoruz. Buraları biz çok iyi korumamız lazım, ama gençlerimizde buraları gezmeleri lazım. İstanbul’da sadece Topkapı Sarayı değil, bunun dışında birçok sarayların restorasyonlarını yapıyoruz. Yıldız, Beylerbeyi Sarayı’nın bakımlarını yaparak gençlere açıyoruz.” ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL, MÜSTESNA BİR KENT"
İstanbul’un sıradan bir olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu seçimle beraber de İstanbul müstesna bir kent, sıradan bir yer değil. 1994’te İstanbul halkı beni belediye başkanı olarak seçti. Belediye başkanlığımdan sonra 4 ay 10 gün cezaevi, ondan sonra partimizi kurduk, 16 ay sonra iktidar geldik. 17 yıldır iktidardayız. Gerekse başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı süreci, halkımızın hizmetkarı olarak çalışmalarımızı sürüyor. Eğitimden sağlığa, adalete, tarıma bütün dış politikayla ülkemizi bulunduğu yerden 3,5 kat büyütmek suretiyle farklı bir yere taşıdık. İnşallah daha iyi olacak gayretiyle, ben çok daha iyi olacak diyorum” diye konuştu.
"HERKES KARARA UYDU, CHP NEDEN UYMUYOR"
İstanbul seçimlerinde yaşanan süreç hakkında da açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçimlerde itiraz merci YSK’dır. Siz itirazınızı yaparsınız, ondan sonra nihai merci YSK’dır. YSK kararını verdikten sonra artık şeriatın kestiği parmak acımız deyip işi bitireceksiniz. Şu andaki süreç böyle gitmiyor. 29 binden 13 bine oy düşüyor. Buradan buraya eğer oylar düşüyorsa, bu ne demektir, burada bir hırsızlık var, kaçak var. Nitekim, 1963’te seçime şaibe karıştığı için seçim iptal edildi. Şimdi şaibe çok çok büyük ve itirazlarımız yapıldı, bütün delileriyle yapıldı. Bu itirazları yaptıktan sonra YSK bunun iptaline karar verdi. İptal kararı verilene kadar, CHP başındakiler, YSK methiyeler döşenirken, ne zaman iptal kararı verildi, bu defa neler söylemediler. Çete mi demediler, burada nelerin döndüğünü biliyoruz ama konuşmuyoruz dediler. Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. Bunu da ispat edemiyorsan, kusura bakma. Şu anda YSK kararını verdi, zannediyorum, pazartesi gerekçeli karar açıklanacak. Kararla birlikte şuanda süreç başlamış vaziyetti, bizlerde çalışıyoruz, onlarda çalışıyorlar. 23 Haziran’da bu arada tabi, bir de 2 Haziran seçimleri var. Değişik ilçelerde, buralarda yapılan seçimlerde bizim aleyhimize olanlar var, MHP aleyhine olanlar var. Onlar çirkin yaygara koparmadılar. Herkes karara uydu, CHP neden uymuyor. Aynı şekilde Büyükçekmece, Maltepe reddedildi, bizler niye reddedildi, burada çete var demedik ya, başımız üzerine dedik kabul ettik. Büyükşehirle ilgili olan da nedense çok çirkin, siyaseti kirleten bu tür ifadeler bizleri üzmüştür. Ben inanıyorum ki, İstanbullu hemşerilerim bunun gereğini sandıkta yapacaktır.” dedi.
"BAŞARILI OLURSA GENARALLİĞE KADAR GİDEBİLİR"
Bir gencin askerlikle ilgili sorusuna cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öncelikle yeni askerlik sistemiyle alakalı, burada 4 hatta 5 başlık var. Bunlardan bira tanesi TSK ihtiyacı, ikincisi öngörülebilir oluşu, üçüncüsü süreklilik, dördüncüsü eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı, eğitimli insan gücünü yetkin ve yararlı kullanılması. Burada bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Yıllarca çok ciddi birikimler, bunun dışında yurt dışında olanların sorunu, bu bedelli de ücretler ağır gibi birçok şeyler oluyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belirli bir bedel koyduk, kabul edenler geldiler yaptılar, daha sonra düşüşü söz konusu oldu, bununla birlikte bazı adımlar attık. Son dönemde bedellide ciddi manada düşürüldü. Bu ücretle de askerlik kabul görmeye başladı. Bir defa erler erbaşlar, yedek astsubaylık, yedek subaylık var. Yedek subaylıkta malum alışılmış olan süreç devam ediyor. Asıl önemli olan yedek astsubaylık, burada istihdamda Meslek Yüksekokulları görev alabilecekler. Ayın şekilde yükümlü erbaş er, hepsinde de tabi belirli bir ücret ödeniyor. Belirli ücretlerin ödenmesi de onların süreç içerisinde ihtiyacını temin, evine buradan belirli bir bedeli aktarma imkanı sağlayacak. Asıl olan bizim içinde önemli olan süreçte şu, mesela 5 ay kıta diyoruz, burada belirli bir harçlık ödeniyor. 5 aydan sonra kendisi terhis olabiliyor. Bunun öncesinde temel eğitimden geçiyor. Aynı şekilde yedek astsubaylıkta ise 2 ay temel sınıf eğitimi, ardından 10 ay kıta hizmeti var, burada da yine eğer isterse terhis olur, yok ben devam edeceğim derse devam etme şansı var. Devam kararını verirse, onu astsubaylığa götürür. Astsubay olduktan sonra oradan da subaylığa geçebilir. Bir imkan daha var, eğer gerçekten imtihanları başarı ile verirse generalliğe kadar gidebilir. Yine iki ay temel sınıf eğitim var, Tuzla’da yedek subaylıkta eğitim yaptım, ondan sonra kuramızı çektik, o zaman ben Hasdal’ı bilmiyordum, oraya çıktım. Hasdal’ın biraz aşağısında benim çalıştığımı fabrika vardı. Orada askeri kıtaların olduğunu o zaman öğrendim. 16 ay yedek subaylık yaptım. Albay bana dedi ki, niye sevinmiyorsun? Hasdal neresi komutanım, dedim, Kağıthane’nin üstü dedi, biz de kepi fırlattık. Şimdi çok daha farklı temel eğitimi iki ay, yine harçlık alıyor. Ardından 10 ay kıta var, 12 ay oluyor. İsterse yine terhis, isterse yedek subaylıktan subaylığa geçebiliyor. Subaylık, başarılı olursa generalliğe kadar gidebilir. Onların şansı diğerine göre çok daha fazla.” ifadelerini kullandı.
"BU YASAYLA BERABER BEKLENTİYİ BÜYÜK ORANDA GİDERMİŞ OLACAĞIZ"
Hayvan haklarıyla ilgili sorulan soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclisin bu dönemdeki çalışmaları içerisinde hayvan haklarıyla çalışmalarımız var. Burada belediyelerin bu alanda yapacakları birçok çalışmalar olduğu gibi aynı şekilde devlet olarak bizim bazı uygulamalar getireceğiz. Bu işin iki boyutu var, bir gerçekten hayvanlara yapılan bu vahşice muamele, bu insanı üzüyor, bir de kontrolsüz olarak hayvanların caddelerde Allah göstermesin çocuklarımızın üzerine saldırıp parçaladıklarını görüyoruz. Onun için çok hassa bir hazırlık yapılacak. Öyle bir hassasiyet göstermeliyiz ki, bu hayvanların sahiplerinin kontrolünü artırması lazım, bırakalım ne yaparsa yapsın olmaz. Onun için bütün dünyadaki uygulamaları çalıştılar ve onun üzerine gidiyorlar. Benim büyük oğlumun köpeği var, bayağı eğleniriz, oynarız. Evde oğlum olsun, gelenim olsun bütün aile onu bir mensubu gibi görürler, bana birçok yerden hediye edilenler var. Dünürümle bir yerimiz var orada şu an 15-16 tane var, cins köpeklerden var. Peygamber Efendimiz bir gün Sahabelerle beraber giderken, şöyle yol kenarında bir bazıların kullandığı ifadeyi kullanmayacağım. Köpek ölüsü görüyor, bir koku var, yanındakiler kokudan nefret eder gibi yapıyorlar. Peygamber Efendimiz, kokuya değil dişlerine bakıyor, ‘Ah dişleri ne güzel’ diyor. Biz böyle bir peygamberin ümmetiyiz, bizde hayvanlara bu şekilde bakıp muamele etmeliyiz. Biz başka hükümet olarak bizim, belediyelerinde yapması gerekenler var. Pitbullar vesaire, bunlarda sıkıntılar oluyor, bunların koruma altında olması lazım. O zamanda bedeli bunun çok çok ağır oluyor. Geçenlerde bir kediyle ilgili tablo yaşadım. Belki sizlerde izlemişsinizdir, bayanın o kediye tavrını yenilir yutulur bir şey değildi. O tablo burada anlatılacak gibi bir şey değil. Toplum olarak hayvanlara karşı duyarlılığımızı artırmamız lazım. İnşallah bu yasayla beraber buradaki o beklentiyi büyük oranda gidermiş olacağız” diye konuştu.
"82 MİLYON BENİM VATANDAŞIMDIR, KARDEŞİMDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet olarak 82 milyonun hizmetkarı olduklarını belirterek, “Burada bana muhabbeti olanda var, olmayan da var. Benimle yanı siyasi görüşü paylaşan da var paylaşmayan da var. Bugün Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldiysek, bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur, bu ülkede inancından, etnik yapısından, bölgesel, dinsel ne olursa olsun kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye ve başı açıkmış, örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez. Biz yaratılanı yaratandan ötürü sevmeye mecburuz. Allah seni yarattığı için seviyorum. Güneydoğlu, doğulu olsun. Kürt Türk, Gürcü Abaza böyle bir ayrıma gidemeyiz. 82 milyon benim vatandaşımdır, kardeşimdir, hepsini sevmeye mecburum. Bizim anlayışımız daha var, biz bu milletin efendisi değil, bu milletin hizmetkarıyız. Özgürlükler noktasında bu kardeşiniz iktidar olduğu ana kadar Güneydoğu’da doğada Kürtçe bir tabela göremezdiniz. Kürtçe tabela, bunun yanında cezaevinde Kürtçe konuşamazdı, konuşur hale geldiler, bunlar bizim zamanımızda oldu. Temel hak ve özgürlük noktasında kimsenin önünü kesmedik, kesmeyiz. Terörle mücadeleye gelince o konuda hassasız, o başka bir şey. 76 üniversitemiz vardı, bizim şuanda 206 üniversite var. 81 vilayetin tamamında üniversite var. Oralara bu üniversiteleri yaptık ilim bütün illere ulaşsın diye yaptık. Biz bunu sağladık mı, yaptık. Hakkari de üniversite var mı var. Bütün bunlar niçin biz devlet olarak tüm 82 milyonun hizmetkarı olduğumuz sağlıkta eğitimde ispatlamamız lazım dedik. Hastanelerimiz illerde değil ilçelere kadar var, bu ayrımı her alanda ortadan kaldıralım diye bu adımı attık. Bu her geçen gün başarılı bir şekilde uygulama alanı bulacak. Böylece çok daha huzurlu günleri yaşamış olacağız” diye konuştu.
Son Dakika Gündem Haberleri için aşağıya kaydırın.