Hani şair diyor ya, "Öyle yıkma kendini. Öyle mahzun, öyle garip nerede olursan ol, içeride, dışarıda, derste, sırada. Yürü üstüne üstüne. Tükür yüzüne cellâdın, fırsatçının, fesatçının, hainin. Dayan kitap ile, dayan iş ile, tırnak ile, diş ile, umut ile, sevda ile, düş ile. Dayan, rüsva etme beni."
İşte biz de böyle ağır bir vebali omuzlamanın bilinciyle millete mahcup olmamak için umut ile, sevda ile, düş ile gece gündüz demeden çalıştık.
Çabaladık, ter döktük. Önümüze çıkan engellerin üstüne üstüne yürüdük. Fırsatçılara, fesatçılara, içerideki ve dışarıdaki bedhahlara rağmen Türkiye’ye Cumhuriyet tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık. Cumhuriyet tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık aziz kardeşlerim. Bugün de bu hastalıklı anlayışın yeni hezeyanlarıyla uğraşıyoruz. Açıkçası bunlar için sarf ettiğimiz her nefesin, ayırdığımız her vaktin ziyan olduğunu, beyhude olduğunu biliyoruz ama biz bunlara hak ettikleri cevapları vermediğimizde densizlik çıtasını yükseltiyor, cüretlerini artırıyor, kendilerini layüsel görmeye başlıyorlar.