Çinlilerin Gözleri Neden Çekiktir?

Göz, dünyanın her yerinde insanların tümünde aynı şekilde gelişim gösterir. Aslında gözlerin farklı olan bir kısmı yok. Farkın oluşmasını sağlayan yapı göz kapakları. Çekik gözlü olarak bildiğimiz ırklarda göz kapağının üzerinde bulunan ikinci kıvrım gözün üstüne normalden daha fazla inerek göze dar bir görünüm kazandırır. Peki, böyle gelişmesindeki neden ne? İşte detaylar…

İKLİM VE COĞRAFYA: BUZUL ÇAĞI

Çin, Japonya, Doğu Türkistan, Orta ve Güneydoğu Asya, Eskimolar, Kızılderililer… Bu bölge ve ırkları saydığımız her anda hemen hemen herkesin gözü önüne “çekik gözlü” diye tanımladığımız insanlar geliyor. Bugün bu bölgelerin hepsinde yoğun kar yağışı görülmese bile antropoloji bilimi, bu ırkların atalarının son buzul çağı yaşanırken Sibirya’dan bugünkü coğrafyalara göç ettiğini söylüyor.

Coğrafyaların insan yapısı üzerinde büyük bir etkisi var. İnsan vücudu bu derece soğukla başa çıkmak için bir nevi mutasyona uğruyor ve gelişim gösteriyor. Buna göre göz kapağı üzerinde katlı olan ikinci kıvrım, yoğun kar tabakasının göz kamaştıran beyaz ışığından insanları koruyordu. Bu adeta kayak yaparken kar gözlüğü takmaya benziyor.

VÜCUDUN SOĞUĞA VERDİĞİ TEPKİLER

Soğuk iklimle başa çıkmaya çalışan insan, sadece gözlerinde değil vücudunun farklı bölgelerinde de değişim göstermiştir. Buna göre burun ve burun delikleri de soğuk havaya en az şekilde maruz kalabilmek için küçülmüştür. Böylece burundan alınan hava ciğerlere inene kadar ısınır. Bu sebeple cilt tipleri de yağlıya dönük olmuştur.

Özellikle Orta Asya’da görülen şişkin göz kapağı yapısı da bu sebeple gelişmiştir. Şişkin göz kapakları normalden daha yağlı olduğundan normalden daha sarkık durur ve gözü yoğun kara ve buza karşı korur. Bu sebeple bu gelişime çekikten ziyade düşük demek çok daha doğru bir adlandırma olacaktır.

TÜRLEŞME HIZI YAVAŞLADI

Eski toplumlarda; teknolojinin henüz olmadığı coğrafyalarda seyahat ve keşif çok daha zordu. Böylece aynı coğrafya üzerinde uzun zaman yaşayan ırklar belli tür özellikleri göstermeye başladı. Bugün ırk diye adlandırdığımız türler oluşmaya başladı. Aynı ortamda uzun yıllar yaşayan topluluklar aynı vücut ve düşünce yapısı özelliklerini benimsedi.

Teknoloji ve ulaşımda yaşanan gelişmelerin ardından ırklar birbirine karıştı. Artık yeni bir türleşme neredeyse yaşanmıyor çünkü topluluklar halinde yerleşik hayat ya da toplu göçler yok denecek kadar az. Böylece atalarımızın yaşadığı bölgelerden gelen vücut özellikleri artık sadece gen olarak aktarılıyor ve vücut iklime ya da coğrafyaya göre bir değişime ihtiyaç duymuyor.