İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi (İstinaf), CHP İstanbul İl Başkanı olarak Görev yapan Canan Kaftancıoğlu'na, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sosyal medya hesabı üzerinden yapmış olduğu hakaret içerikli paylaşımlar gerekçesi ile yerel mahkeme tarafından verilen 56 bin lira manevi tazminat cezası miktarını 290 bin liraya yükseltti.
KAFTANCIOĞLUNA 700 BİN LİRA TAZMİNAT
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, Canan Kaftancıoğlu'nun sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alarak yaptığı hakaret içeren paylaşımlar gerekçesi ile Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ödemeye mahkum edildiği 56 bin liralık manevi tazminat ücreti ile ilgili yapılan istinaf başvurusunda karara vardı. Dairenin dosya üzerinden gerçekleştirmiş olduğu incelemeler sonrasında verdiği kararında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatının dilekçesi de yer buldu. Buna göre dilekçede, Erdoğan'ın avukatı, Twitter kullanılarak müvekkilini küçük düşürücü ve yüz kızartıcı ifadeler kullanarak hakarette bulunduğunu beyan etti ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun bunu ikrar ettiğini ve kamuoyuyla paylaştığını sözlerine ekledi. Dilekçede, Kaftancıoğlu'na ait farklı tarihlerde yapılan 14 paylaşımda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alarak hakaret içeren ifadeler kullandığı gerekçesiyle ödenecek tazminatta her bir paylaşım için 50 bin lira olacak şekilde toplam 700 bin lira manevi tazminat ödenmesi istendi.
ERDOĞAN'IN AVUKATLARI KARARA İTİRAZ ETTİ
İstinafın kararında, davaya bakan Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosya ile ilgili verdiği hükmünde, bir kısım paylaşımların ifade özgürlüğü sınırlarını ihlal ettiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişilik hakkına karşı ağır hakaretler edildiği belirtilerek, bunların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmayacağı kararına varıldı. Davayı kısmen kabul eden mahkemenin ise Canan Kaftancıoğlu'nu 56 bin lira olarak belirlenen manevi tazminatı ödemeye mahkum ettiği bilgisinin verildiği kararda, davacı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları Ferah Yıldız ve Ümit Kudbay’ ın verilen karara itiraz edildiği belirtildi. Kararda, itiraz dilekçesinde yer alan ifadelerin bazıları şu şekilde: ‘Davaya konu olan paylaşımların tümü hakaret niteliğindedir. Bazı sözlerin ağır eleştiri kabul edilmesi yanlıştır’ denilirken, ‘ Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na yapılan hakaretler ağır eleştiri olmayıp, hukukun dahi himaye edemeyeceği ağır hakaretlerdir’ ifadeleri de dilekçede yer aldı. ‘Hükmedilen tazminat miktarı, müvekkilin kişilik haklarının ihlali suretiyle meydana gelen zararı karşılayamayacak kadar ve ‘Bu nedenle her bir paylaşım için ayrı ayrı davanın aynen kabulü gerekirken, kararın kaldırılmasını talep ederiz. şeklinde tamamlandı. Kararda, davacı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatının, birbirinden bağımsız ve farklı olacak şekilde birden fazla asli talebini aynı dava dilekçesinde sunduğu, bu durumda davacının her bir talebinin ayrı ayrı değerlendirip karara bağlanması gerektiği, bu nedenle istinaf talebinin doğru bir talep olduğu belirtildi.
KAFTANCIOĞLU’NDAN ALENEN HAKARETLER
Davalı Canan Kaftancıoğlu hakkında, davaya konu olan konusu paylaşımlarından dolayı İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘Cumhurbaşkanı'na alenen hakaret’, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme", "silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak’ bunların yanı sıra ‘kamu görevlisine alenen hakaret etmek’ ve ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni alenen aşağılamak’ suçlarından mahkumiyetinin istendiği kararda, bu kararın da istinaf denetiminden geçtiği bildirildi.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, KİŞİLERİN İTİBARINA ZARAR VERCEK BOYUTA ULAŞMAMALI
Dairenin vermiş olduğu kararda, ifade etme ve düşüncelerini açıklama özgürlüğünün sınırsız olmadığı belirtilerek, şu değerlendirmede bulunuldu: ‘Başta siyasi aktörler olacak şekilde özgürlüğünün, kişilerin itibarına zarar verecek boyuta ulaşmaması gerekir. Bu gereklilik, temel hak ve hürriyetlerin kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirten Anayasa'nın 12. maddesinin ikinci fıkrasından doğan bir zorunluluktur’ ifadelerine yer verildi. ‘Bu itibarla, Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre, ifade özgürlüğünün sınırlandırılma nedenlerinden biri de başkalarının şeref ve itibarının korunmasıdır. Kamuya mal olmuş kişilerin şeref ve itibarı ile ifade özgürlüğünün çatışması halinde bu iki hak arasında makul bir denge kurulmalıdır’ denildi ve ‘Dengeleme yapılırken; dava konusu açıklamanın kamu yararına ilişkin bir tartışmaya sağladığı katkı, ilgili kişinin tanınırlığı, toplumdaki rolü ve işleviyle yazıya konu olan faaliyetin niteliği, açıklama veya yayının konusu, kapsamı, şekli ve etkileri, ilgili kişinin daha önceki davranışları, bilgilerin elde edilme koşulları ve gerçekliğiyle uygulanan yaptırımın niteliği göz önüne alınmalıdır’ ifadeleri kullanıldı. ‘İfade özgürlüğünün sınırı, kişilerin şeref ve itibarının korunması hakkıdır. Çatışan bu iki hak arasında dengeleme yapılırken öncelikle dava konusu paylaşımların davacıya ilişkin bölümünün, kamuoyunu ilgilendiren ve kamunun yararına ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığına bakılmalıdır" şeklinde ifade edildi.
İSTİNAF, KAFTANCIOĞLUNA VERİLEN TAZMİNAT MİKTARINI AZ BULDU
Manevi tazminatın miktarının bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanması amacıyla yapılmadığı da belirtilen kararda, ‘O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir’ denildi ve ‘Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır’ şeklinde ifade edildi. Verilen kararda, dava konusu olayda ise, olayın gelişimi ve gerçekleştiği tarih , tarafların konumu, davalının kullandığı ifadeler, eylemin davacı üzerindeki etkisi bir diğer yandan söz konusu ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, davacı Cumhurbaşkanı Erdoğan yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu bildirildi.