Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre, çalışanlara yaptıkları iş nedeniyle maruz kaldıkları risklere karşılık, ilave hizmet süresi verilmektedir. Buna toplumda “yıpranma” veya “yıpranma payı” ismi de verilmektedir. Teknik adı ise “Fiili Hizmet Süresi Zammı” olarak geçen bu haktan emniyet çalışanları da yararlanabilmektedir. Buna göre bir yıl görev yapan bir emniyet mensubu çalışanı 450 gün hizmet süresi almaya hak kazanmaktadır.
Çalışma hayatında yapılan işin özelliğine göre, çalışma koşulları farklı farklı riskler içeriyor. Kimi işin riski daha azken kimi işin riskleri çok daha fazla oluyor. Çalışanlara yaptıkları iş nedeniyle maruz kaldıkları risklere karşılık, ilave hizmet süresi adı altında bir hak veriliyor. Söz konusu ilave hizmet süresi; yasa ile belirlenen gün sayısında, riskine maruz kaldığı fiili çalışma süresine bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Bu ilave hizmet süresi yasalarda ‘Fiili Hizmet Süresi Zammı’ olarak adlandırılmasına karşın toplumda yaygın olarak “yıpranma payı” olarak biliniyor. Yıpranma süresi bazı durumlarda fiilen yapılan işe göre belirlenirken, bazı durumlarda da doğrudan kurumlara veya unvana göre kontrol edilip veriliyor. Emniyet hizmetlerinde görev yapanların da yıpranma süreleri doğrudan kadrolarına bağlı olarak uygulanıyor.
Emniyet ve polis mesleğinde; asaleti onaylanmış olmak koşuluyla adaylıkta geçirilen süreler dahil polis, başpolis ve kıdemli başpolis, komiser yardımcısı, komiser, başkomiser, emniyet amiri, emniyet müdürleri ile bu ve daha yukarı maaş ve derecelerdeki emniyet personellerine bir yıllık çalışma süreleri karşılığında 90 gün “yıpranma” (Fiili hizmet süresi)) uygulanarak hizmetlerine ilave ediliyor. Bu sayede bir yıl görev yapan bir emniyet mensubu 450 gün (360 gün çalışma+90 gün yıpranma) hizmet süresi almaya haz kazanıyor.
Kazanılan yıpranma hakkının elbette işverene de bir maliyeti bulunuyor. Çünkü yıpranma uygulanan işlerde çalışanlar için işveren diğer çalışanlara nazaran daha fazla prim ödemek durumunda kalıyor. Normalde memurlar için işverenin kamu kurumu malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına işveren payı olarak yüzde 20 oranında prim yatırma zorunluluğu bulunurken, bir yıl çalışma karşılığı 90 gün yıpranma alan işlerde görev yapan memurlar için söz konusu sigorta kollarına 5 puan fazla olarak yüzde 25 oranında prim ödeniyor. Artırılan prim oranının tamamı ise işveren tarafından ödeniyor. Yıpranma nedeniyle bu hakkı kazanan memura prim farkı yansıtılmıyor. Bu bağlamda da Emniyet’te yıpranma alan görevleri yerine getirenlere için kamu kurumu yüzde 25 oranında uzun vadeli sigorta kollarına (yaşlılık malullük ve ölüm sigortalarına) prim ödüyor.
Çarşı ve mahalle bekçileri, 2008 yılına kadar 657 sayılı Kanun’a göre “yardımcı hizmetler” sınıfında yer alıyordu. 2008 yılında 5757 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik neticesinde “emniyet hizmetleri” konumuna alındılar fakat Emniyet hizmetlerinde çarşı ve mahalle bekçisi olarak görev yapanlara değil diğer emniyet mensubu çalışanlara yıpranma verilmesi öngörülüyor. Çarşı ve mahalle bekçileri için ise yıpranma payı henüz bulunmuyor. Bu sebeple yıllardır büyük bir heyecanla ve ümitle bekçiler de kendilerine diğer emniyet hizmetleri sınıfında görev yapanlar gibi yıpranma verilmesini bekliyorlar. Özellikle 2008’de emniyet hizmetleri sınıfına alınmış olmaları yıpranma payını hak etme umutlarını biraz daha artırmış durumda.
Emniyet hizmetleri çalışanlarına hak tanınan yıpranma süresi kişilerin fiili olarak hizmet ettikleri sürelerine ilave edilerek doğrudan emeklilik için geçerli hizmet sürelerinden sayılıyor. Dolayısıyla yıpranma emniyet personelinin hizmet süresini her yıl için 90 gün artırmış oluyor. Emniyet personeli emekli olmak için aranan hizmet süresi şartını yıpranma nedeniyle diğer memurlardan daha önce dolduruyor. Diğer memurlar 25 yıl çalışarak hizmet süresi şartını sağlamak durumunda kalırken, emniyet personeli kazandığı 5 yıl yıpranmayla birlikte 25 yıllık hizmet süresi koşulunu 20 yıl çalışarak yerine getirmiş oluyor.
Yıpranma süreleri memurun hizmet süresine ilave edilmesinin yanında ayrıca emeklilikte aranan yaş şartından da düşülüyor. Fakat yaştan düşülen yıpranma süresi çalışanın göreve başlama zamanına göre değişiklik gösteriyor. Özellikle 8 Eylül 1999 tarihinden önce memuriyete başlayan veya sigortalı olanlara emeklilik yaşlarının tespitinde büyük fayda sağlıyor.
Yıpranma, emeklilik ikramiyesi ödenmesine esas fiili hizmet süresi olarak da hesaba katılıyor. Yani yıpranma ile geçirilen sürelere de emeklilik ikramiyesi ödeniyor. Bu nedenle emniyet personeline hak kazandığı yıpranma süresi için de fiili hizmet süresinde olduğu gibi aynı şekilde emekli ikramiyesi ödeniyor. Örneğin; 25 sene çalışan emniyet personeli 5 yıl da yıpranmaya hak kazandığı için 25 yıllık değil 30 yıllık emekli ikramiyesi almaya hak kazanıyor.
Yıpranmanın sağladığı bir başka fayda da emeklilik şartlarının belirlenmesinde görülüyor. Memurların emekli olma şartları göreve başlama tarihine göre değişiklik göstermekle beraber belli tarihteki hizmet süresine göre belirleniyor. Belli tarihteki hizmet süresine yıpranmanın ilave edilmesi aynı zamanda hizmet süresini artırdığından yaş doğrulamasında avantaj sağlıyor. Yani çalışanın emekli olacağı yaş daha küçük bir yaş olarak belirlenmiş oluyor.