28.12.2020-14:39 (Son Güncelleme:25.11.2024-00:36)


1

Norveç'te bulunan Longyearbyen kasabasının çok ilginç bir kanunu var. Bu kasabada ölmek yasak. Mezarlığa yeni cenaze alımları durduruldu. Ölmenin kanunen yasak olmasının nedeni ise yıllar yıllar önce virüs taşıyan bir cenazenin kasabının tamamına salgını yayması ve halk sağlığını tehdit etmesi. İşte Longyearbyen kasasının sıra dışı hikayesi…



2

Norveç'in kuzey sahili ile Kuzey Kutbu arasındaki Svalbard takımadalarından birinin üzerinde yer alan 1500 nüfuslu Longyarbyen kasabası, bir dağın eteğinde rüzgâra karşı korunaklı vadiye inşa edilmiş küçük ahşap evlerden oluşmakta.



3

1917 yılında ortaya çıkan bir salgından dolayı nüfusun önemli bir kısmının yaşamını yitirmesi üzerine yapılan araştırmada bu virüsün nedeninin 70 yıl önce mezarlığa gömülen bir ceset olduğu anlaşıldı.



4

Soğuk havadan dolayı deformasyona uğramayan cesetler halk sağlığını tehlikeye sokarak, salgınla baş başa bırakıyordu. Bu nedenle bilim insanları bu kasabada defin işlemi yapılmamasına kara verek yasaklamış. Kasabadaki bir diğer sıra dışı olayı ise popülasyonun büyük bir kısmını kutup ayılarının oluşturuyor olması.



5

Bu kasabaya gelerek ağır şekilde hastalanma talihsizliğini yaşadıysanız, bir uçağa bindirilerek, ömrünüzün kalan son günlerini Norveç'in başka bir yerinde geçirmek durumunda kalıyorsunuz. Bu topraklarda herhangi bir kazaya kurban gittiyseniz veya ani bir şekilde ölüme yakalandıysanız da yine bu topraklara gömülemiyorsunuz.



6

Longyarbyen kasabasının sıra dışı olan bu hikayesini kaleme alan BBC yazarlarından Duncan Bartlett, bölgede yaşayan psikoterapist Kristin Grotting'in misafiri oldu ve Longyarbyen hakkında bilgiler topladı.



7

Duncan Bartlett’ın Kasabayla İlgili İzlenimleri Şu Şekilde:

Duncan Bartlett’ın Kasabayla İlgili İzlenimleri Şu Şekilde:

Bu kasabaya 12 yıl önce yerleşen psikoterapist Kristin Grotting, açık renk cildi yaz aylarında sürekli gökyüzünde parlayan güneşten dolayı kızarmış. Kutup bölgesinde, Mart ayı ve Ekim ayı arası uzun bir tek gün gibi. Güneş hiç batmıyor. Ancak hiçbir zaman da tam anlamıyla ısıtmıyor.



8

Grotting ile Longyarbyön körfezine bakıyoruz. Grotting, eskiden sürekli buz olan bu körfezin artık kış ortasında bile donmadığını söylüyor. Çevresindeki buzulların da giderek eriyip küçüldüğünden bahsediyor. Çok değil on yıl kadar önce, bu körfezin üzerinde kar motosikletleriyle gezdiklerini anlatıyor.



9

Şimdi ise bunun mümkün olmadığını söylüyor. Ancak Kristin Grotting'i kaygılandıran tek konu küresel ısınma değil. Emekli olduğu zaman ne yapacağını düşünüyor. Çünkü bu kasabada yaşlılar ve bakıma muhtaç olan kişilerin kalabileceği hiçbir yer bulunmuyormuş.



10

Longyarbyön kasabasında yaşlılar için huzurevi yok ancak anaokulu var. Uzun süren kış aylarının karanlık gecelerini çocukların yaptığı kocaman ve sapsarı güneş resimleri ve kabartmaları aydınlatıyor. Bazı çocuklar psikoterapi kliniğine geliyor. Kristin sürekli kalın kış giysilerini giyerek dolaşmaktan çocukların kollarını bacaklarını özgürce hareket ettirmeyi öğrenemediklerinden bahsediyor. Anaokulunun bahçe duvarının dışındaysa çocukları çok daha büyük tehlikeler bekliyor.



11

Bu nedenle öğretmenler sürekli silah taşımak durumundalar. Çünkü Longyarbyön 1500 insanın yanı sıra, kutup ayılarının da yuvası. Üniversiteye başlayan her öğrenci, ilk günlerinde, kutup ayısının nasıl vurulup öldürüleceğini öğreniyor.



12

İlk tavsiye, ‘Hayvanın başını vurmak zordur, göğsüne nişan al. Eğer ayıyla karşılaştığında silahın yoksa dikkatini dağıtmak için eldivenlerini çıkarıp uzak bir yere at, belki dikkatini dağıtabilirsin. Eğer ağzını şapırdatır gibi sesler çıkartıyorsa öldürmeye hazırlanıyor demektir.



13

O zaman, ayıya, Longyarbyen'de ölmenin yasak olduğunu hatırlatmayı dene, bakarsın hukuka saygısı vardır’. Tabi bu bir şaka, Longyarbyen'de bu tehlikeli hayvanları meşru müdafaa dışında öldürmek kesinlikle yasak.



14

O durumda bile durumun Svalbard valisine bildirmesi gerekiyor. Ziyaretine gittiğim, vali Per Sefland'ın ofisinde doldurulmuş koca bir kutup ayısı vardı. Kendisinin vurmadığını söyledi. Vali tam tersine, başkent Oslo'da avukatlık yaparken, sırf doğal hayata düşkünlüğünden dolayı tayinini buraya istemiş.



15

Sefland'la birlikte kızakları çeken huski cinsi köpekleri görmeye gidiyoruz. Kızakları çekmedikleri zamanlarda, köpekler körfeze bakan bir merkezde büyük kafeslerde yaşıyor ve balıkçılar tarafından getirilen fok etleriyle besleniyorlar.



16

Huskilerin kampının bulunduğu yere yakın bir yerde de kutup ördekleri var. Köpeklerin sesinden korkan kutup tilkileri burada onları rahatsız edip yumurtalarını ve yavrularını çalamıyormuş.



17

Yaz ayları neyse ama mevsim daha doğrusu gün kışa döndüğü zamanlarda yaşam daha da çetinleşiyor bu topraklarda. Bembeyaz, kıpır kıpır ördek kolonisine baktığım zaman, insanlar da kış uykusuna yatabilseydi diyorum, dev bir kuştüyü yorganın sıcaklığına gömülerek.

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR