Bela, musibet ve kaza karşısında bir müminin tavri ne olmalıdır? Başımıza kötü bir durum geldiğinde sabretmenin mükafatlar nelerdir?
MUSİBETE SABRETMENİN SEVABI
Abdullah İbni Mesut -radıyallahu anh- şöyle dedi:
Resûlullah’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- huzûruna vardım. Kendisi sıtmaya yakalanmıştı.
– Ey Allah’ın Resûlü! Gerçekten şiddetli bir sıtma nöbetine tutulmuşsunuz, dedim.
– “Evet, sizden iki kişinin çekebileceği kadar ızdırab çekmekteyim” buyurdu.
– (Herhalde) bu iki kat sevap kazanmanız içindir, dedim.
– “Evet, öyledir. Allah, ayağına batan bir diken veya başına gelen daha büyük bir sıkıntıdan dolayı Müslümanın günahlarını affeder. O Müslümanın günahları ağaç yaprakları gibi dökülür” buyurdu.(Buhârî, Merdâ 3, 13, 16; Müslim, Birr 45)
EN AĞIR MUSİBETLER PEYGAMBELERE GELİR
Bu olayda “En ağır belâ ve sıkıntılar peygamberlere gelir” hadisinin (bk. Tirmizî, Zühd 57; İbni Mâce, Fiten 29) tecellisini de okumaktayız. Peygamberler her konuda olduğu gibi sıkıntılara katlanmak ve acılara göğüs germek konusunda da ümmetlerine örnektirler.
Hz. Peygamber Ashâb-ı Kirâm’ın çektiği sıkıntıların iki katını çekmiştir.
Belâ ve musibetler, günahların bağışlanmasına ya da daha fazla sevap kazanılmasına sebep olur.
Son Dakika Kadın Haberleri için sayfayı aşağı kaydırın.