6 Aralık 1981 tarihinde; 1980 darbesinden sonra Resmi Gazete’de yayınlanan kamuda kılık kıyafet yönetmeliği adı altında başörtüsü yasaklandı. Tam 31 yıl süren yasağın perde arkası neydi? Neden böyle bir yasak geldi, ne zaman kalktı ve nasıl tepkiler aldı? İşte detaylar…
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI NEDİR?
6 Aralık 1981’de yayınlanan karara göre “kamuda kılık kıyafet yönetmeliği” ismiyle üniversiteler, diğer kademedeki okullar ve tüm kamu kuruluşlarında kadınların başörtüsü ile okuması ya da çalışması mümkün olmadı.
Kamu kuruluşlarında olan kadınlar başörtüleri ile okuyup çalışamadıkları gibi kimlik, ehliyet ve diğer resmi evraklarda da başörtülü fotoğraflarını bulunduramayacaklardı. Kamuda ziyaretçi olmak konusunda böyle bir yasak uygulanmıyordu ancak Askeriye için aynı şey geçerli değildi. Askeri kurumlara ziyaretçi olarak girişlerde de başörtüsü kullanımına izin verilmiyordu.
Başörtüsü yasağı tüm örtü bağlama şekillerini kapsamıyordu. Başörtüsü alttan bağlandığında ve üstten saçın birazı göründüğünde bu sorun edilmiyordu. Askeriye de ancak böyle baş bağlama şekillerindeki kadınları ziyaretçi olarak kabul edebiliyordu. YÖK 1984 yılında üniversitelerde başörtüsü kullanımını sınırlandırdı ve “modern türban” kullanımına izin verildi.
Başörtüsü ve türban kavramları bir kavram çatışmasına girdi ve tarafları ikiye böldü. 2005 yılında Zaman gazetesinde yayınlanan “Türbana Özgürlük” adlı yazı iki yönlü olarak çok eleştirildi ve tartışmalara konu oldu. Bunun üzerine yazar, türban ya da başörtüsü ikisinde de amaç aynıdır dedi. Bağlama biçiminin ve kavramların yasak üzerinde ayrımcı bir durum oluşturduğunun anlaşılması uzun bir süre aldı.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI NEDEN GELDİ?
Başörtüsü yasağı, başörtüsünün siyasal İslam’ı temsil etmesi yönündeki gerekçe ile kabul edildi. Başörtüsü, bir görüşü temsil etme olarak algılandı ve kamu kuruluşlarında olmaması gereken bir kıyafet biçimi olduğuna karar verildi.
Kadınlara gelen başörtüsü yasağının yanı sıra erkeklere de sakal kullanımında bir kısıtlılık getirildi ve kamu kuruşlarında öğrencilerin ya da çalışanların sakallı olmasına izin verilmedi.
Bu kararlar zaman zaman esnek tutularak zaman zaman da kuruma bağlı olarak sert bir şekilde uygulandı. 1997 yılına kadar konuyla ilgili büyük olaylar ve başkaldırılar gözlemlenmedi. 28 Şubat süreci, 15 yıl önce gelen yasağın en sert şekilde hatırlanmasına sebep oldu.
28 ŞUBAT OLAYI NEDİR?
Bir diğer adıyla Türkiye tarihine “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat süreci başörtüsü yasağının en şiddetli şekilde uygulandığı bir dönem oldu. Olağanüstü bir şekilde toplanan Milli Güvenlik Kurulu, irticaya karşı bir savaş açtı ve yasakları en sert biçimde uygulamaya koyuldu.
28 Şubat 1997 tarihinde yaşanan gelişmeler sonucu yasaklar, Türk Silahlı Kuvvetleri eşliğinde uygulamaya koyuldu. Üniversitede başörtüsü ile bulunan kadınlar sınıflarından ve sınavlarından çıkarıldı. İtirazlar sert bir şekilde karşılık buldu ve 28 Şubat, başörtülü kadınların okuma haklarının ellerinden alınmasından dolayı kara bir gün olarak tarihe geçti.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI NE ZAMAN KALKTI?
Başörtüsü yasağıyla ilgili mecliste bazı girişimler olsa da yüksek mahkemeden geçemeyen kaldırılma kararı bir türlü kabul edilemedi. 2007 yılında YÖK, üniversitelere başörtülü öğrencilerin girmesine izin verdi ancak bazı üniversitelerde kararı uygulamak mümkün olmadı. Alışılmış yasak günlük hayatta devam etmeye başladı.
1 Ekim 2013 tarihinde o dönemde başbakan unvanını taşıyan Recep Tayyip Erdoğan’ın duyurduğu demokratikleşme paketi ile başörtüsü yasağı kalktı. Kılık kıyafet yönetmeliği düzenlendi ve kısıtlayıcı ifadeler kaldırıldı. Kararı uygulamak kolay olmadığından önce Askeriye durumdan muaf tutuldu. Daha sonra serbestlik her alanda uygulanmaya başladı.
Öncesinde yasak sebebiyle mecliste yeminini edemeyen başörtülü kadın milletvekilleri bulunuyordu ancak 1 Ekim 2013 günü mecliste 4 başörtülü kadın milletvekili vardı. Bu da yasak sonrası bir başlangıç oldu.