6 Haziran'da, İstanbul Nişantaşı'nda başörtülü akademisyen Neşe Nur Akkaya bir parkta arkadaşlarıyla otururken Eray Çakın adındaki kişinin saldırısına uğramıştı. Davadaki zanlı ve müştekiler bugün hakim karşısına çıktı. Eray Çakın tarafından saldırıya maruz kalan Akkaya, 'Anlatırken hala titriyorum' ifadelerini kullandı. Saldırgan şahıs Eray Çakın ise tahliyesinin talebinde bulundu.
BAŞÖRTÜLÜ AKADEMİSYENE SALDIRIDA ŞOK GELİŞME
Şişli'de bir parkta akademisyen Neşe Nur Akkaya ve arkadaşı Yasemin Farhat'a saldırdığı gerekçesiyle 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan sanık Eray Çakın'ın tahliye talebi ise reddedildi.
İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşen ikinci duruşmaya sanık Eray Çakın, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Müştekiler Neşe Nur Akkaya ve Yasemin Farhat ile avukatları 2 Nolu Baro Başkanı Yasin Şanlı'nın gözlemci olarak katıldığı duruşmada Av. Ömer Faruk Karagüzel, Av. Mustafa Bedrettin Yüzüak, Av. Bilal Topaloğlu ve Av. Mehmet Alagöz ile müşteki kurum Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da mahkeme salonunda hazır bulundular.
Duruşmada ifade veren Neşe Nur Akkaya, arkadaşı Farhat ile birlikte olay gününün yaşandığı akşam saatlerinde Şişli'deki bir parka gittiklerini, banklar dolu olduğundan çimenlere oturduklarını ifade etti.
Boş olan tek kişilik bir yere oturmak istediklerinde ise, o andan itibaren saldırganın arkadaş grubuyla bulunduğu yerden aşağılayıcı bakışlarını hissettiklerini ifade etti. Akkaya sözlerinin devamında, 'Sanıkla aramızda 3-4 metre mesafe vardı. Bakışlardan rahatsız olduğu için arkadaşım Yasemin oradan gitmek istedi. Konuşmaya daldık. Yanımıza bir kedi geldi. Yasemin kediyi sevdi, üzerinde koyu renkli bir kıyafet vardı. Kedi çok tüy döküyordu, bu tüyler Yasemin'in kıyafetine yapıştı. Sonra kedi uzaklaştı. Bir süre dolandı, sonra tekrar yanımıza geldi. Bu defa benim tarafımdaydı. Ben de elimle ittirdim, tekrar geldi, tuttum kenara koydum. Bu esnada gülüşmeler, rahatsız edici sesler ve bize doğru bakışlar arttı. Kediyi bıraktığım sırada ise sanık 'O kediye öyle davranamazsınız. Burası kedi parkı.' dedi. 'Ne alakası var? Ben de kedi besliyorum.' dedim. Ben arkadaşımla sohbet etmeye devam ettim. Sanık, 'Burada kedi darp ediliyor. Kimse müdahale etmeyecek mi? Burası kedi parkı.' diye çevredekilere bağırdı. Bunun üzerine insanlar bize doğru baktı. Bir tuhaflık olmadığını görünce kafalarını geri çevirdiler. Sonra sanık 'Siz burada yaşayamazsınız. Buradan gideceksiniz. Burası kedi parkı. Siz Gaziosmanpaşa'ya gidin, sizin layık olduğunuz yer orası.' diye sataşmaya devam etti. Sakinliğimizi koruduk. Birkaç dakika sonra sanık ayağa kalktı. Elinde su şişesi değil termos tarzı bir şeyle yanımıza geldi. Sanık kafamın arkasından tuttu, başörtümü aşağıya doğru çekti. Anlatırken hala titriyorum, onurum zedelendi. Elindeki şeyle defalarca yüzüme vurdu. Görüş açımı kaybettim. Beni yere yatırmaya çalıştı. Polisler ve Yasemin beni yerden kaldırdı. Vücudumda hala darp izleri var. O insanlar orada olmasaydı veya bu olayı başka bir yerde yaşasaydım ölecektim. Şikayetçiyim.' ifadelerini kullandı.