Gazze’de yaşanan insanlık suçu, hukuk tanımazlığı, İsrail’in uyguladığı orantısız ve sivil, çocuk, kadın fark etmeksizin müdahalesi hakkında açıklamalarda bulunan Bakan Göktaş, ‘‘Dün, BM Güvenlik Konseyi'nde ilan edilen Gazze'de acil ateşkes talep kararını katliamın sonlandırılması adına atılmış olumlu bir adım olarak görüyoruz. Temennimiz, insani yardımların bir an önce Gazze'ye ulaştırılmasıdır’’ dedi.
‘‘Bu katliamlar son bulmalı’’
İsrail'in BM Güvenlik Konseyi'nde alınan bu kararı bir an önce yerine getirmesi gerektiğini, her fırsatta dile getirdiklerini belirten Göktaş, herkesi bu katliamların sona ermesi ve İsrail-Filistin meselesinde kalıcı bir çözüm sağlanması için ortak bir duruş sergilemeye davet ettiklerini açıkladı.
‘‘Hepimiz bu durum karşısında daha fazla düşünmeliyiz’’
Filistin’de yaşanan acı olaylarının bir geçmişe dayandığını ve bu zulümün 75 yılı aşkındır devam ettiğinin altını çizen Göktaş sözlerini şu şekilde sürdürdü: ‘‘Dünyada, ikinci büyük savaşın sona ermesiyle uzun soluklu bir barış döneminin başlayacağı düşünülmüştü. Fakat, yaygın bir şekilde görülen ırk temelli politikalar barış hedefine gölge düşürdü. Bugün Filistin'de yaşanan işgal bu politikaların acı bir sonucu olarak karşımızda duruyor. Mülteci ve sığınmacıların aksine yerleşimciler, Filistin topraklarında baskı ve işgal yoluyla yerli halkın sahip olduğu her şeyi ele geçirmeye başladılar. 1948 yılından 1967 yılına kadar devam eden gerginlik sınır tanımayan bir hukuksuzluğa dönüştü. Bugün Gazze şehri değil, Gazze şeridi olarak tanımlanan coğrafya, yerli halkın ne düzeyde bir sıkışmışlık yaşadığının en belirgin göstergesidir. Nitekim Gazze, İsrail'in yerinden ederek daracık bir koridora sıkıştırdığı insanların adeta ölümü beklediği bir yer haline geldi. Çocukların ölürlerse tanınsınlar diye kollarına ve bacaklarına isimlerini yazdıkları bir dünyada herkesin, hepimizin daha fazla düşünmesi gerektiği açık bir gerçektir.’’
‘‘Filistin’in yanında olmak tarihi bir sorumluluktur’’
Savaşın hiçbir zaman kazanım getirmediğini aksine zararları da beraberinde getirdiğini ifade eden Göktaş, bu kadar değişen ve dönüşen dijital çağda böyle zulüm olan bir ortamın kimsenin hak etmediğinin altını çizerek şunları aktardı: ‘‘Dijital teknolojilerin yarıştığı bir çağda, savaşın gölgesinde yaşayan insanlar, eğitim, sağlık başta olmak üzere pek çok temel insan haklarından mahrum kalıyor. 7 Ekim'den beri İsrail yönetimi, Filistin'de 32 bini aşkın sivili katletti. Sivilleri hedef alan bu saldırılarda hayatını kaybedenlerin yüzde 70'i ise kadın ve çocuklardan oluşuyor. Büyük bir hukuksuzluğa imza atan İsrail karşısında uluslararası yetkililer sessiz kalıyor. Hannah Arendt'e 'Kötülüğün Sıradanlığı'nı yazdıran nasyonal sosyalizmin ayrılıkçı politikaları, bugün İsrail yönetimine ilham kaynağı oluyor. Filistin'de ciğer yakan ağıtlar, maalesef Orta Doğu'da bile güçlü bir yankı bulmuyor. Buna karşılık dünyanın dört bir yanında şehir meydanlarını dolduran insan seli İsrail zulmünü protesto ediyor. Bu yıl, BM Kadının Statüsü 68. Oturumunda, İsrailli Bakanın konuşmaları esnasında salondan ayrıldık. Çünkü, çocuklara ölümün daha merhametli olduğunu düşündüren bir yönetimin insanlık adına hiçbir değeri temsil edebileceğine inanmıyoruz. Acıyla yükselen çığlıklara duyarsız kalan tüm söylemleri, kendi sesleriyle baş başa bırakıyoruz. 'Savaş beni mahvetti, eskiden daha güzeldim' diyen yavrumuzun yüreğinde yeniden mutluluk yeşertmek için, Filistinlilerin yanında olmak, bugün tarihi bir sorumluluktur. Bu sorumluluk duygusuyla Filistinlilere uygulanan soykırımı, küresel gündemin en üst sıralarında tutmak ve buna bir son vermek için kararlı duruşumuzu asla bozmadık, bozmayacağız.’’
‘‘Gazzeli kardeşlerimizin yaralarını saracağız’’
Bakan Göktaş, Türkiye olarak, Cumhurbaşkanın Erdoğan’ın öncülüğünde Gazze Şeridi'nde yaşanan çatışmaların bir an önce son bulması gerektiğini her fırsatta ve her platformda dile getirdiklerini anımsatarak sözlerini şu şekilde sürdürdü: ‘‘Bugün ülkemizde misafir ettiğimiz Gazzeli kardeşlerimizin yaralarını sarmak için elimizden gelen her türlü çabayı ve gayreti gösteriyoruz. Bakanlık olarak, Gazzeli misafirlerimizin sosyal hizmetlerimiz ve psiko-sosyal desteklerimizden faydalanmalarını sağlıyoruz. Diğer yandan, Saygıdeğer hanımefendinin öncülüğünde Gazzeli çocuklarımızı ülkemizde ağırlamak için girişimlerimiz devam ediyor. Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere dünyanın her neresinde olursa olsun mazlumun umudu, mağdurun sesi olmayı sürdüreceğiz. ‘’
‘‘Anne-babaların çığlığını yok sayamayız’’
Umudun tekrardan yeşertilmesi gerektiğini aksi takdirde büyük bir çöküntü oluşabileceğini söyleyen Göktaş, sözlerini şu şekilde tamamladı: ‘‘Acının kararttığı dünyada umudun aydınlığıyla dirilmek zorundayız. Korkuyla titreyen, erkenden ölen ve vaktinden evvel büyüyen çocukları görmezden gelemeyiz. Evlatlarının cenazelerini parça parça toplamak zorunda kalan anne-babaların çığlığını yok sayamayız. İnsan hayatının yok edilmesine seyirci kalamayız. Bu yangını dindirmek zorundayız. BM yetkililerinin dahi söz geçiremediği bir katliamdan bahsediyoruz. Dün, BM Güvenlik Konseyi'nde ilan edilen Gazze'de acil ateşkes talep kararını katliamın sonlandırılması adına atılmış olumlu bir adım olarak görüyoruz. Temennimiz, insani yardımların bir an önce Gazze'ye ulaştırılmasıdır. İsrail'in BM Güvenlik Konseyi'nde alınan bu kararı bir an önce yerine getirmesidir. Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi, herkesi bu katliamların sona ermesi ve İsrail-Filistin meselesinde kalıcı bir çözüm sağlanması için ortak bir duruş sergilemeye davet ediyoruz’’