Bazı çevreler tarafından "askerlerimizin orda ne işi var" şeklinde dile getirilen soruya ilişkin Bakan Çavuşoğlu, şu cevabı verdi:
"Her şeyden önce Suriye’nin, Suriye’deki insanların güvenliği bizim güvenliğimiz kadar önemli. Bizim güvenliğimiz için de hayati derecede önemlidir. Sınırın öbür tarafından DEAŞ'ın gönderdiği roketlerle 23 insanımızı kaybettik. Ve çok da fazla saldırı oldu. Aynı şekilde Kilis özellikle saldırı altındaydı. Oradan terör örgütleri gelip canlı bomba olarak değişik şehirlerde maalesef kendilerini patlatıyor. En son Gaziantep’te olmuştu. YPG, PKK’nın patlattıklarını söylemiyoruz. Ve çok sayıda insanımızı kaybettik. Biz orada DEAŞ’ı yenmezsek uzaklaştırmazsak o terör bize geliyor. Elbette şehitlerimizin olmasını istemeyiz, vatan için, bayrak için milletin bekası, ülkenin geleceği için canını feda eden şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyoruz. Yakınlarına ve milletimize de başsağlığı ve sabır diliyoruz. Kolay bir şey değil. Ama biz bu mücadeleyi sürdürmesek Türkiye çok daha tehditlerle karşı karşıya kalabilir. Dolayısıyla terör örgütleri ile mücadele edeceğiz. Ama kalıcı çözüm için de müzakere şart. Şimdi efendim yok Halep’i verdiler mi? Yok Rusya’da başka taviz verdiler mi? Kesinlikle taviz yok. Ortak açıklama son derece nettir. Ne istediğimiz bellidir. BM’nin aldığı kararlar, Güvenlik Konseyinin kararları, yine Cenevre süreci yine burada atılan adımların hepsi bunları tamamlayıcı adımlardır."
"ESED'İN KALMASINI İSTEYECEK DEĞİLİZ"
Müzakerenin, müzakerelere başlanması demek olduğunu bunun Esed’in kalacağını kabul etmek anlamına gelmediğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Cenevre’de de müzakereler vardı ve Cenevre’de müzakereler devam ederken rejimin de tavrı belliydi. Yani Esed kalsın. Ama esas muhaliflerin tutumu çok önemli. Bizim de tutumumuz net. Bizler, 600 bin insanı öldüren Esed ile Suriye’nin yoluna devam edemeyeceğine inanıyoruz. Muhalifler de aynı şekilde kabul edilemez buluyor. Dolayısıyla müzakerelere tekrar başlanması demek muhalefetin Esed’i kabul etmesi, ya da bizim Esed’in kalmasını kabul etmemiz anlamına gelmez. Cenevre’de de müzakereler vardı. O sürece ilaveten güven verici adımlar atılabilir. Ama siyasi müzakere olmadan siyasi bir dönüşüm ve siyasi bir çözüm olmaz. Bizim samimiyetle yapmaya çalıştığımız şeyin 3 amacı var. Bir an önce ateşkesin sağlanması, zor şartlardaki insanların kurtarılması ve zor şartlarda yaşayan insanlara insani yardımın ulaştırılması ve siyasi çözüm sürecine geçilmesi. Müzakerelerin başlaması. Ama kozmetik müzakereler istemiyoruz. Sonuç getirici gerçek anlamda müzakereler istiyoruz. Muhalefet bugüne kadar Suriye’nin siyasi geleceği ile ilgili vizyonunu bizlerle de dünya ile de paylaştı. Bugüne kadar rejimin ‘Esed kalsın’ dışında bir vizyonu olduğunu göremedik. Ama bu tür müzakerelerde rejimin pozisyonu nedir? Ne istiyor? Bunu da muhalefet görecek kendi düşüncelerini de paylaşacak.” ifadelerini kullandı.