Anti-ego muhalifliği sendromu, çoğunlukla sanatçıların ve tasarımcıların yaşantısında görülen psikolojik bir problemdir. Yaşamının büyük bir zamanını sanata adamış olan ve bu alanda arzuladığı başarıyı elde edememiş olan sanatçılar, kendilerini anti-ego muhalifliği sendromunun içerisinde bulabilirler.
BU SENDROMA SAHİP OLANLAR MUTSUZ!
Anti-ego muhalifliği sendromu, psikoloji tarafından belli kategorilere ayrılarak inceleme altına alınmıştır fakat tam anlamıyla bilimsel bir tanımı yapılmamıştır. Bu sendromun kesin bir açıklaması yapılamadığından dolayı bu konu hakkında yeterli bilgi bulmak da fazlasıyla güçtür. Uzmanların fikir birliğinde olduğu şey ise bu sendroma sahip bireylerin mutlu olamadığı ve tedavisinin de yine o bireylerin içerisinde bulunduğu düşünce sistemlerini değiştirmek olduğudur.
BAŞKA ESERLERE ZARAR VERME EĞİLİMLERİ YÜKSEKTİR
Anti-ego muhalifliği sendromunu ileri düzeyde yaşayan bireyler, başka sanatçılar tarafından ortaya konulan sanat eserlerine zarar verme eğiliminde olabilirler. Diğer kişilere nazaran sendromu yaşayan sanatçılarda bu eğilim çok yüksek düzeydedir.
BİLİNÇ ÜÇ KATEGORİYE AYRILIYOR
Peki insan yaşantısını etkileyen id, ego ve süperego kavramlarının birey hayatını nasıl etkilediğini daha önce hiç düşünmüş müydünüz? Freudyen bakış açısıyla bu kavramlara gelin hep birlikte göz atalım.
Sigmund Freud, 1930'lu yıllarda insan bilincinin oluşum süreçlerine dair toplumsal ve ruhbilimsel araştırmalara imza attı. Freud, bilinci id, ego ve süperego olmak üzere üç ayrı ruhsal kategoriye ayırmaktadır.
Bu üç faktör bireyin toplum içerisindeki sosyal durumuna ışık tutmaktadır. Freud'a göre id kişinin ilkel benliğidir. Hiçbir sosyal kuralı önemsemeyen idin tek arzusu, isteğinin anında yerine getirilmesidir. Yoğun olarak bebeklerde görülen id aynı zamanda kişiliğin çocuksu tarafı olarak da bilinir.
EGONUN DENGEDEKİ ÖNEMİ
Bireyde idi dengelemek için kişilik savunma mekanizması olan ego devreye girer. Ego dış dünyanın gerçekleri ve iç dünyanın haz arayışı arasında dengeyi sağlayan en önemli araçtır. Ego bu dengeyi sağlayabilmek adına bazı yetilerle donanmıştır. Bu yetiler şunlardır;
- Dürtülerin farkına varılması, algılanması
- Dış dünyadaki koşulların farkına varılması
- Dürtülerin süper egonun baskısıyla koşullara uyacak niteliğe getirilmesi
- İstemli ve uyumcul davranışın eyleme geçirilmesi
Süperego ise (üst benlik) zamanla egonun bir parçası olarak toplumsallaşma ve değerlerle alakalı olarak gelişir. Üst benliğin insan yaşantısındaki belirtisi suçluluk duygusudur. Vicdan ise üst benliğin bilinçli kısmında yer almaktadır.