18.09.2020-17:31
(Son Güncelleme:19.09.2020-12:15)
Haber365 Özel / Hasan Birgül
>Türk tarihi açısından özel bir konum teşkil etmektedir. Yunanistan'ın insan haklarını buradada çiğnemesi ve Avrupa'nın görmezden gelmesi uluslararası hukuka karşı gelmesi gözlerden kaçmamalıdır. İşgalci Yunanlılar Batı Trakya'da Türk izlerini silmeye çalışsa da asla başarılı olamayacaklardır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki siyasi ilişkilerde sorunlar genel olarak üç başlık altında toplanır: Kıbrıs sorunu, Ege sorunu ve Azınlıklar meselesi.BATI TRAKYA TÜRK CUMHURİYETİ
>Batı Trakya, Balkan coğrafyasının vazgeçilmez ve ayrılmaz bir bütünü olarak, 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa topraklarındaki kaotik siyasi ortamın ve sistemin etkilenmiş bir bölgesidir. Bu bölgede yaşayan Türk toplumu da, dağılmak üzere olan İmparatorluğun izlerini bırakmıştır.Türk unsurlarının bir parçası olarak, çoğu zaman siyasi sorunlar ve bu sorunların yarattığı siyasi baskılarla karşı karşıya kalmış bir toplumdur. Yunan Hükümetlerinin her dönem uluslararası hukuku yok saydığı işgalci olarak insanlık suçu işlediği apaçık ortadır.Batı Trakya Türklerine karşı Yunanistan hak ihlallerine ve baskılarına halen devam etmektedir. Batı Trakya Türklerinin sorunlarını genel olarak ele alacak olursak; kimliğin inkarı ve onur kırıcı muamele,Yunanistan, azınlığın Türk kimliğini inkar etme politikasında ısrar etmektedir. Türk dernekleri yasaklanmakta ve mahkemeler, yeni Türk derneklerinin tescilini reddetmektedir.
Yunanistan, isimlerinde Türk ifadesine yer veren, örneğin Rodop ili Türk Kadınları Kültür Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarının ve derneklerinin kurulmasına itiraz etmeye devam etmektedir. Örgütlenmeye asla tahammülleri yoktur. Türk korkuları sürekli devam etmektedir. Sankki bir kıvılcımlı harlı bir ateşe dönüşmesinden Yunan Hükümeti korkmaktadır.
>Lozan Antlaşmasının 40. Maddesinde apaçık şekilde böyle bir madde vardır; Azınlık üyeleri, masrafları kendilerine ait olmak üzere, hayırseverlik, dini ve toplumsal kurumlar, okullar ve eğitim ve öğretim amaçlı sair kurumlar kurma, yönetme ve kontrol etme konusunda eşit haklara sahip olacaklar, buralarda kendi dillerini serbestçe kullanma ve kendi dinlerinin gereklerini serbestçe yapma hakkına sahip olacaklardır. Azınlık eğitimi, sürekli olarak Yunanistan devleti müdahalesiyle karşı karşıya kalmıştır. >Son yıllarda, camileri ve Müslüman mezarlıklarını hedef alan arada bir görülen saldırılar ve kutsal mekan ve simgelere saygısızlık fiillerinin olması Türk toplumlarının canını yakmıştır. Durum bireysel dini haklar açısından gurur kırıcı olarak değerlendirilebilir. Gecikmelerle ve engellemelerle de olsa, azınlık toplumuna genellikle camilerini inşa etme ve onarma için gerekli izinler verilsede toplumun aşırı sağ kesiminden son zamanlarda ciddi suçlamalar bulunmaktadır. Müslüman dini liderlerin, yani Müftülerin devam eden kurumsal sorunlarının çözümüne yönelik hiçbir ilerleme kaydedilmiştir. >Yunan Devleti, Müslüman Vakıflarının mülkiyetindeki mal varlıklarına aşırı vergiler ve yasal yaptırımlar uygulamaya devam etmektedir. Azınlığın, bu vakıfları yönetememesi ve hesaplarına erişememesi, ayrıca, bu vakıflardan elde edilen gelirleri, okulların bakımı ve iyileştirilmesi gibi toplumun hayati ihtiyaçları için harcamalarına da engel olmaktadır.
Haber365
bilgi@haber365.com.tr
DİĞER Dünya HABERLERİ