Yazar Metin Kaçan İle Spiker Alper Buğdaycı'nın Tecavüz Ettiği Güneş K'nın Yaşadığı Korkunç Anlar ve Sonrası
Ağır roman'ın yazarı metin kaçan ile spiker alper buğdaycı'nın tecavüz ettiği güneş k'nın yaşadığı mide bulandıran anlar ve sonrası...
Daha önce birçoğunuzun bilmediği bir olayı, tüm açıklığıyla ortaya döküyoruz.
Ağır roman kitabıyla türk edebiyatına adını altın harflerle yazdıran isim metin kaçan
Her ne kadar okan bayülgen ve müjde ar'ın filmiyle birlikte parladığı düşünülse de ağır roman türk edebiyatının en iyi eserlerinden bir tanesi olarak göze çarpıyor. yazarı metin kaçan önceleri mizah dergilerinde parlıyor, sonraları öyküleriyle adından söz ettiriyor ve pek çok eseriyle tüm ülkede bilinir hale geliyor.
Körfez savaşı sırasındaki üstün performansı sebebiyle yıldızı parlayan bir haber spikeri alp buğdaycı
Birçok gazete ve televizyonda stajyerlik yaptıktan sonra trt'nin açtığı spikerlik sınavını kazanan ve türkiye'nin ilk özel televizyonu magic box'ın haber spikerliğini yapan alp buğdaycı o dönem gösterdiği performansla körfez savaşı'nı en iyi aktaranlardan biri olarak göze çarpıyor.
Mağdur güneş k.
Orta sınıf, entelektüel, sol görüşlü bir ailenin kızı olarak dikkat çekiyor. kendisiyle ilgili edinebildiğimiz bilgi bu kadarla sınırlı, ve bir de o gece var elbette...
1995 yılının ocak ayı sonlarında gazetelerin birinci sayfasında yüzü gözü şiş, vücudu ezikler, morluklar içinde fotoğrafıyla bir kadın yer alıyordu
Güneş k., eski sevgilisi metin kaçan ile arkadaşı alp buğdaycı'nın tecavüzüne uğradığını, şiddet gördüğünü ve hastanede tedavi altına alındığını anlatıyordu. ülke gündemine bomba gibi düşen ve aylarca konuşulan bu olayla ilgili, içeriğin bundan sonrasında üç kişinin basından çeşitli isimlere anlattıklarını yorumda katmadan sizlerle paylaşacağız.
29 ocak 1995 gecesi dönemin en meşhur mekanlarından kemancı'ya giden güneş k. ve arkadaşları metin kaçan ve alp buğdaycı ile karşılaşırlar, ardından alp buğdaycı'nın evine giderler. bundan sonrasını güneş k. anlatıyor: "olay gecesi iki kız arkadaşımla birlikte kemancı bar'a gitmiştim. 5 yıl arkadaşlık ettiğim metin ile karşılaştım. kendisiyle geçen yıl ayrılmıştık. daha sonra arkadaşı alp buğdaycı yanımıza geldi. ben alp'i 18 gündür tanıyorum. daha sonra hep birlikte geceyi geçirmek üzere buğdaycı'nın cihangir'deki evine gittik. alp'in teklifini reddeden iki arkadaşımı tekmeleyerek evden attılar.''
İkisi de çıldırmış gibiydi. dövmeye başladılar. sürekli yumruk atıyorlardı. komutları hep alp veriyordu. metin'e kulağımdaki küpeleri koparmasını söyledi. bir ara yorulur gibi oldular. ben tam kurtuldum derken, 'hadi tecavüz edelim' dediler. işte, ondan sonra yatak odasına sürüklendiğimi hatırlıyorum." "alp beni aşağılamak ister gibi, 'bu kadında beş yıl boyunca ne buldun, beni heyecanlandırmıyor bile, bak tahrik bile olamıyorum' diyordu. ama salonda orgazm sonrası sigalarını içmeyi de ihmal etmediler. o sigaralarını da benim üzerimde söndürdüler. alp, birden, 'hadi öldürelim' deyince korktum. 'bu anlatır, öldürmek gerekir' diyordu alp. sonra bana anlatmayacağıma ve ikisi dışında hayatım boyunca kimseyle yatmayacağıma dair söz verdirdiler."
Olaya tek bir açından bakmayacağımızı ifade etmiştik, bir de metin kaçan'ın anlattıklarına kulak verelim: "ağır roman’ın sanat yönetmeni kadir’in evinde yemekteydik. alp var, müjde ar var, ceylan çaplı var. alp’le ben taksim’deki barları gezmeye çıktık. kemancı’da güneş’i gördüm. birkaç gün önce de sarıyer’de bir evde birlikte olmuşuz. gecenin ilerleyen saatlerinde alp’in evine gittik. yanımızda iki kız daha vardı, onlar gitti. biz üçümüz kaldık. güneş, çok sarhoş, alp’in yatağına yattı. evi bir sokak aşağıda, 'evine git’ diyorum, çünkü alp, orada kalmasını istemiyor. zorla giydirdim güneş’i ama durmadan hakaret ediyor, ben de geri kalmıyorum. ama iki salon tokadı, birkaç tekme ve birbirimize tükürmenin dışında başka bir şey olmadı. tecavüz mecavüz asla! sonunda gitti, ben de bağırdım arkasından 'anca gidersin. hadi defol. bir daha da gelme...' bu kadar." "o kadar gürültüye bütün mahallelinin sokağa dökülmesi gerekmez miydi?" "sabah, güneş’in abisi oktay, sadabat’ın eski sahiplerinden mehmet ve arkadaşları, alp’le beni bir bmw’ye bindirip, silah çekerek, 'siz bu kızı nasıl bu hale getirirsiniz!' diye kadıköy’e götürdüler. bir yandan silah kabzasıyla vuruyor, bir yandan 'yaşatmayacağız, geberteceğiz' filan diyorlar. sonunda kadıköy polisi geldi, tutuklandık, bizi beyoğlu polisine teslim ettiler. ben güneş’in o feci halinin fotoğraflarını cezaevine girince gördüm. tabii inanamadım. bu kız evden çıkarken bu halde değildi. adımız tecavüzcüye çıktı. bu yüzden içeride 11 kişi tarafından şişlendim. hastaneye götürdüklerinde neredeyse ölüydüm, 'kurtulmaz' demişler. ameliyattan sonra kendime geldiğimde, gördüm ki yatağa zincirle bağlıyım, yanımda iki jandarma..."
"nedense, o gece olanları herkes kendine göre anlatıyor. güneş’e işkence yapmış olsaydık, vücudunda sigara söndürmüş olsaydık, bu kız bağırmaz mıydı, bütün apartmanı inletmez miydi? o kadar gürültüye bütün mahallelinin sokağa dökülmesi gerekmez miydi?"
Ve alp buğdaycı...
"beyoğlu’nda hızlı bir geceden sonra taksim’de evi müsait olan birine, gece yarısı konaklamaya gelen dört kızdan ve iki erkekten bahsediyoruz. uslu durulan bir gece değildi ama vahşet tiyatrosu da değildi. gece kulüpleri, uyuşturucu hap, alkol ve seks vardı. sabaha kadar, orta sınıf ahlakına ters gelebilecek başka zevkler de yaşandı. ama bir kadın ve iki erkek arasında tecavüz söz konusu değildi. devamında bağırışlı çağırışlı, kavgalı, itişmeli kakışmalı bir geceye dönüştü ama işkence de tecavüz de yoktu. o dönem hakkımdaki ‘profesyonel cani’ portresi, homoseksüellik, grup seks, sapıklık, işkence, vücutta söndürülen sigaralar, sadizm gibi etiketleri içeriyordu. kamusal edep dairesinin dışında bir hayatım vardı ve kamunun kanlı vicdanı, yüzüme ve ruhuma jilet atarak beni cezaevine tıktı. bu, tüm hayatımı ayaklar altında çiğneten bir linçti, hâlâ da devam ediyor. otuz iki gün sonra tahliye edildiğimde, bu uydurma haberleri düzeltmediler bile."
İntihar ve cezaevinde kalp krizi...
Tecavüz ve işkence suçlamasıyla beyoğlu 1. ağır ceza mahkemesi'nde yargılanan metin kaçan ile alp buğdaycı 8 yıl 9 ay hapis, ‘müessir fiil' suçundan 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. bayrampaşa cezaevi'nde alp buğdaycı'nın penisi kesildi, metin kaçan ise şişlendi ve kulağı kesildi. sekiz ay tutuklu kaldıktan sonra 50 ytl'lik kefaletle tahliye olan ikili yargıtay 5. ceza dairesi'nin kararı bozmasıyla yeniden cezaevine döndü. metin kaçan, 6 ocak 2013 günü bindiği taksiyi durdurdu ve boğaziçi köprüsü'nden atlayarak yaşamına son verdi. cesedi on altı gün sonra beylikdüzü'nde bulundu.
Alp buğdaycı ise 2 haziran 2016'da metris cezaevi'nde geçirdiği kalp krizi sonrası vefat etti. burada bir parantez açmakta fayda var, alp buğdaycı koğuşunda ölü bulunduktan sonra kalp krizi şüphesi doğdu. kesin ölüm sebebinin bu olduğuna dair bir kanıta rastlanmadı. metin kaçan ve alp buğdaycı'nın olay sonrasında yaşadıklarını bilsek de güneş k.'nın hayatına nasıl devam ettiğini, şu anda neler yaptığını bilmiyoruz. ama bildiğimiz bir şey var. o dönem de şimdiki gibi kadının beyanının esas olduğu gerçeği ve yargının bu doğrultuda araştırma yapması gerektiği es geçiliyordu. metin kaçan'ın yakın arkadaşlarından kutlu esendemir, bu yazı için özür dilese de eril dil o zamandan bu zamana hiçbir şekilde değişmedi.
Üç ismin de farklı anlatımlarıyla olay tam bir bilinmeze dönüşüyor. metin kaçan'ın oyuncu kardeşi hasan kaçan da olayla ilgili bambaşka ifadeleri bulunuyor