01.02.2022-12:23 (Son Güncelleme:01.02.2022-12:55)

Yargıtay’dan Emsal Karar: Yıllar Süren Davada Aldatan Kocasının Yüzünü Çizen Kadın Kusurlu Sayıldı!

Yıllar boyunca devam eden bir boşanma davasında son noktayı koyan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eşiyle kavga esnasında tırnağı ile yüzünü yaralayan kadın az da olsa kusurlu sayıldı.

Yüksek mahkemeye taşınan bir boşanma davasında, aldatan eşi ile kavga ettiği sırada tırnağıyla eşinin yüzünü yaralamasını kusurlu saydı. Mahkeme, aldatan eşi yüksek kusurlu bulmasına rağmen, eşinin yüzünü tırnağı ile çizen kadını ise az da olsa kusurlu olduğunu ve iki kişinin birlikte yaşamamaları gerektiğine karar verdi.

YARGITAY EŞİNİN YÜZÜNÜ ÇİZEN KADINI KUSURLU BULDU

Elde edilen bilgilere göre, 1982 yılında evlenen H.Ş, eşinden boşanmak için Aile Mahkemesi’ne başvurarak eşinin kendisine ve ailesine karşı saygısız tutum sergilediği, toplum içinde yargılayıcı davranarak küçük düşürdüğünü, bu davranışların 200’li yıllarda psikolojik rahatsızlığa dönüştüğünü ifade ederek eşinden ayrılmak istediğini beyan etti. Bu nedenlerden dolayı ayrı yaşadıkları dönemde kadın N.Ş.’nin iş yerine gelerek olay çıkardığı, evlilikleri devam ederken maddi ve manevi tazminat davası açtığı gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etti. Davalı kadın N.Ş. tüm bu iddiaları inkar ederek, kendisinin ve eşinin ikinci evliliği olduğu, davacının ilk eşinden bir kızının olduğunu ve N.Ş.’nin bu kıza kendi öz annesi gibi baktığını dile getirdi. Bununla birlikte davacının N.Ş. ile evlenmeden önce sıradan bir terzi olduğu evlendikten sonra ise ailesinden kalan mirası kullanarak tekstil firması açtığını ifade etti. Davanın reddine hükmeden mahkemenin kararını Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bozdu. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na giden dosya için saatler süren müzakere sonrası davada son noktayı koyuldu.


Kurul’da yapılan müzakerelerde oy çokluğu ile alınan karara göre, aldatan kocasının yüzünü çizen kadın kusurlu bulundu. Kararda yer alan ifadelerde şunlar kaydedildi; ‘Sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışıyla ağır kusurlu davacı karşısında, eşiyle kavga eden ve kavga esnasında tırnağı ile eşinin yüzünü yaralayan davalı kadın az da olsa kusurludur. Türk Medeni Kanunu'nun 166/2. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olunması gerekmeyip daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmaktadır. Ne var ki, böyle bir durumda az kusurlu eşin davaya itiraz hakkı bulunmaktadır. Yapılan düzenlemeyle davalıya bu yolla bir itiraz hakkı tanınmış olmakla birlikte, bu hakkın kötüye kullanılmasının yaptırımı da aynı hükümde belirtilmiştir. Gerçekten de, TMK'nın 166/2. maddesinin son cümlesine göre yapılan itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda davalının davaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hâl böyle olunca taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte geçimsizliğin var olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu ve bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün olmadığı açıktır. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında kadın eşin boşanmaya sebep olan olaylarda tepki niteliğinde sayılabilecek kusurlu bir davranışının dâhi bulunmadığı, dolayısıyla tam kusurlu davacının davasının reddine karar verilmesinin sonucu itibari ile isabetli olduğu, mahkemece verilen direnme kararının bu değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş, Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir. Mahkeme kararının bozulmasına oy çokluğu ile hükmedilmiştir’

Haber365
bilgi@haber365.com.tr