Bir hukuk bürosunda avukat katibi olarak iş hayatında olan genç, ücretlerinin ödenmediğini ifade ederek istifa etti. İş Mahkemesi'nin yolunu tutan katip, hukuk ofisinde sekreter olarak en son 4 bin TL net ücret karşılığında çalıştığını belirtti.
İş sözleşmesini ücretinin aylardır ödenmemesi sebebi ile haklı nedenle feshettiğini ifade eden davacı katip, işyerinde tek çalışan olması sebebiyle yıllık izin kullanamadığını, kendi tutmuş olduğu masraf ajandalarını gerçek ücretin ispatı amacı ile elinde tutmuş olduğunu, işverenin kendisine istifa dilekçesi vermesi durumunda alacaklarını ödeyeceğini beyan ettiğini, istifa dilekçesi vermediğini, haklarının ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı ile yıllık izin ve ücret alacaklarının faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini istedi.
Davalı avukat ise katibin asgari ücretle çalıştığını ifade ederek iddiaları yalanladı. Mahkeme ise davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı her iki taraf da temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
İŞVERENDEN ÜCRET BORDROSU OYUNU
Yargıtay kararında; işin vasıflı bir iş olmasının işçinin kıdemi yaşamış olduğu şehir dikkate alındığı takdirde asgari ücret ile çalışmasının yaşamın olağan akışına uygun olmadığının altı çizildi. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacı ile zaman zaman, iş sözleşmesi ya da ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmüş olduğu belirtildi.
Bu durum çerçevesinde gerçek ücretin tespitinin önem kazandığı, işçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yapıyor olduğu iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususların dikkate alındığı da belirtildi.
Somut uyuşmazlıkta, davacı aylık ücretinin net 4 bin TL olduğunun ifade edildiği kararda şu işfadeler kullanıldı:
'Davalı asgari ücret ödendiğini savunmuştur. Davacının hukuk ofisinde sekreter, (avukat katibi belgesi mevcut) olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, davacıya ödenen aylık ücretin ispatı yönünde davacının kendi tuttuğu ve işverence kayıtlara esas alınan masraf ajandalarına dayanmış ve masraf ajandaları yargılama sırasında mahkeme kasasına alınmıştır. İşverenin TÜİK verilerine ve davacının işyerinde tuttuğu ajandalara bir itirazı olmadığı aksine işverence davacının masraf ajandalarını ve bazı belgeleri yanında götürdüğü iddia edilerek tutanakla tespiti yaptırılarak Savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu görülmektedir. Davacı masraf ajandalarını fotokopi şeklinde dosyaya ibraz etmiştir. İncelenen masraf ajandalarında davacıya 2018 yılında 3.500 TL net ücret ödendiği, 2019 yılında ise 4.000 TL net ücret ödendiği görülmektedir. Davacının 14 yılı aşkın kıdemi, çalıştığı işyerinin büyükşehirde olması ve yaptığı işin vasıflı bir iş olması nedeniyle işin niteliği gereği asgari ücretle çalışması hayatın olağan akışına da uygun düşmemektedir. Tüm bu nedenlerle avukat sekreteri olarak çalışan davacının 3342 kodlu hukuk sekreteri için TÜİK tarafından bildirilen emsal ücretle çalıştığının kabulü dosya içeriğine uygun düşecektir. Davacının hak ve alacakları bu ücret üzerinden hesaplanmalıdır.
Ayrıca taraflarca işyerinde davacının tek çalıştığı, işverenin banka kartlarının davacıda bulunduğu, tanık S.S. beyanında ücretinin davalı talimatıyla davacı tarafından bankadan çekilerek ödendiği şeklindeki beyanlar gözetildiğinde banka kayıtları ve dosyaya sunulan masraf ajandaları birlikte değerlendirilerek 2019 Mart ayı ve sonrası davacının uhdesinde tuttuğu fazla para olup olmadığı mali müşavir tarafından tespit edilerek fazla para olması halinde ücret alacağından mahsubu gerekmektedir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeplerle bozulması gerekmiştir. Kararın, bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.'