Ünlü İsimlerin Hayatlarının Dönüm Noktası
Ünlü isimlerin hayatındaki dönüm noktalarını sizler için derledik. İşte ünlülerin hayatlarının dönüm noktaları…
Magazin dünyasından birçok ünlü ismin dönüm noktası var. Bu dönüm noktaları ünlü isimlerin bir işe başlamasında ya da bazı şeyleri farkına varmalarında tam anlamıyla dönüm noktası olmuş işte ünlülerin hayatlarının dönüm noktası…
ÜNLÜLERİN HAYATLARININ DÖNÜM NOKTASI NE?
Kimi ünlü isim "Hayatımın dönüm noktası 6 yaşımdayken “Hamlet”i izlemeye gitmemdir." derken kimi üsnü isim ise "Beni en çok etkileyen Emir Kusturica’nın “Arizona Rüyası” filmidir. Film bana ilham verdi, yaratıcılığımı artırdı. Şu ana kadar verdiğim kararlarıma, yaptıklarıma olan inancımı pekiştirdi." diyor. Bir diğer ünlü isim ise "30 yaşında Bilgi Üniversitesi’nin sinema televizyon bölümünde yüksek lisans yapmaya başladım. Böylece işe ve günlük hayata bakışım çok değişti." derken bir diğer ünlü isim ise “2002 yılındaki güzellik yarışması hayatımı tamamen değiştirdi. Ondan önce makine mühendisliği okuyordum. Hedefim de Amerika’da biyomekanik yüksek lisansı yapmaktı. Güzellik yarışmasından sonra hayatım çok farklı bir yöne gitti. diyor.
Sanat dünyasında birçok ünlü ismin hayatlarında dönüm noktası var. Ünlü isimler çok farklı hayatlar hayal ederken hayat karşılarına bambaşka yollar çıkarmış. Hayatın akışına uyan bu ünlü isimlerin hayatlarının dönüm noktasını sizler için derledik.
SEMRA DİNÇER'İN CENAZE TÖRENİ DÜZENLENDİ
Bir süredir akciğer kanseri ile mücadele eden 56 yaşındaki usta oyuncu Semra Dinçer, hayatını kaybetti. Semra Dinçer, Ankara'da son yolculuğuna uğurlandı. Usta oyuncunun cenaze törenine sanat dünyasından ünlü isimlerin katılmaması dikkatlerden kaçmadı.
İşte ünlülerin hayatlarının dönüm noktası…
Ali Poyrazoğlu
“Hayatımın dönüm noktası 6 yaşımdayken “Hamlet”i izlemeye gitmemdir. Bu oyuna beni ailem götürmüştü. Hayal gücü çok geniş bir çocuktum. Oyunda Hamlet’in babasının ruhu çıkınca çok korktum ve ağlamaya başladım. Bu korkumu yenmek için de tiyatro yapmaya başladım. Yani tiyatrocu olma sebebim tiyatro korkumdur. O günden sonra evde sahne kurdum, kendi kendime “Hamlet”i oynadım. Onun babasının ruhunun gelişini canlandırdım. Korkumu yenmek için onun üstüne gittim.”
Arzu Kaprol
"Beni en çok etkileyen Emir Kusturica’nın “Arizona Rüyası” filmidir. Film bana ilham verdi, yaratıcılığımı artırdı. Şu ana kadar verdiğim kararlarıma, yaptıklarıma olan inancımı pekiştirdi. “Yeniden eğitim hayatımı değiştirdi. 30 yaşında Bilgi Üniversitesi’nin sinema televizyon bölümünde yüksek lisans yapmaya başladım. Böylece işe ve günlük hayata bakışım çok değişti. Okurken farkına varamıyorsunuz, alelade bir sınıf diyorsunuz. 20’li yaşlarda başlattığımız bir süreci 30 yaşında yeniden yaşamamız çok farklı bir etki yaratıyor."
Berna Laçin
“Yeniden eğitim hayatımı değiştirdi. 30 yaşında Bilgi Üniversitesi’nin sinema televizyon bölümünde yüksek lisans yapmaya başladım. Böylece işe ve günlük hayata bakışım çok değişti. Okurken farkına varamıyorsunuz, alelade bir sınıf diyorsunuz. 20’li yaşlarda başlattığımız bir süreci 30 yaşında yeniden yaşamamız çok farklı bir etki yaratıyor."
Çağla Kubat
“2002 yılındaki güzellik yarışması hayatımı tamamen değiştirdi. Ondan önce makine mühendisliği okuyordum. Hedefim de Amerika’da biyomekanik yüksek lisansı yapmaktı. Güzellik yarışmasından sonra hayatım çok farklı bir yöne gitti. 15 yaşımda sörfe başlamam da benim hayatım için önemliydi fakat güzellik yarışmasında ikinci olmam çok daha keskin bir değişim yarattı. Çağla Şikel “Hayatımı ilk etkileyen olay çok küçük yaşta seyrettiğim, amcamın da dans ettiği “Damdaki Kemancı” adlı müzikaldi. O gün sahneye ait olduğumu ve hayatım boyunca orada olmak istediğimi hissetmiştim. Nitekim öyle de oldu. İkinci dönüm noktası da 1997 yılında katıldığım Türkiye ve dünya güzellik yarışmasıdır. Bu, 10 yıllık meslek hayatımın başlangıç noktasıdır."
Çağla Şikel
“Hayatımı ilk etkileyen olay çok küçük yaşta seyrettiğim, amcamın da dans ettiği “Damdaki Kemancı” adlı müzikaldi. O gün sahneye ait olduğumu ve hayatım boyunca orada olmak istediğimi hissetmiştim. Nitekim öyle de oldu. İkinci dönüm noktası da 1997 yılında katıldığım Türkiye ve dünya güzellik yarışmasıdır. Bu, 10 yıllık meslek hayatımın başlangıç noktasıdır."
Elif Şafak
“Hayatımda dönüm noktası olan tek ve somut bir hadise yok. Hayatta her adım bir öncekiyle anlamlı. Ama son bir sene pek çok açıdan beni dönüştürdü, ham iken pişirdi. Bütün iniş ve çıkışlarıyla. Kızımın doğumu, ardından gelen depresyon ve bir süre hiçbir şey yazamamak, derken “Siyah Süt”ün yazılması ve okurların bu kadar güzel karşılanması, bir de tasavvufun aşkını ve hakikatini daha yakından yaşamaya başlamam, aşkın akıldan gönüle inmesi... Beni çok etkiledi."
Latif Demirci
“Benim hayatımı çok etkileyen kişi Altan Erbulak’tır. 12 yaşımdayken ona çizimlerimi götürmüştüm. Onun bizim evimize yakın bir tiyatrosu vardı. Oraya gittim, kapısını çaldım. O benimle 1-1,5 yıl çok ilgilendi. Ona devamlı gidip geldim. Erbulak benim bu meslekte olmamın önemli sebeplerinden biridir çünkü ilk olarak benimle o ilgilenmiştir."
Mustafa Denizli
“1964 yılında, bir bahar günü arkadaşlarımla sokakta top oynuyordum. Oradan geçen Ege Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Bölümü Başkanı Prof. Dr. Orhan Cura, beni futbol oynarken görmüş. Beni Altay Kulübü’ne götürdü. 14 yaşındaydım. O günden sonra benim hayatım tamamen değişti ve profesyonel hayatım böyle başladı."
Gülriz Sururi
“Hayatımı olumlu yönde değiştirien olay kazayla “Romeo ve Juliet” filmine gidişimdir. 6 yaşında ilk defa ailem beni bir çocuk filmine götürüyordu. Oysa ya yanlışlıkla film değişmiş ya da annemler yanılmış, “Romeo ve Juliet” oynuyormuş. Çocuk filmine gideceğim yerde “Romeo ve Juliet”i izlediğim anda aşkı, sanatı, ölümü ilk defa gördüm ve büyük bir şaşkınlığa düştüm. “İleride benim bir Romeo’m olabilir mi, ben de Juliet’i oynayabilir miyim?” diye düşündüm. Tiyatrocu bir ailenin çocuğu olmama, kulislerde büyümeme rağmen bu, büyük bir sanat olayıydı benim için."
Zeynep Tanbay
“1994’te Martha Graham Dans Topluluğundan ayrılmam ve akabinde de Avignon Off Festivali’ne ilk yaptığım koreografi ile katılmam hayatımda bir dönüm noktasıydı. O noktaya kadar hep dans topluluklarında dansçı olarak çalışıyordum yani grubun bir elemanıydım. Başkalarının eserlerinde dans ediyordum. Avignon’da dans ettikten sonra kendi kendimin eleştirmeni oldum. Bir nevi kafesten kaçıp özgürlüğüne kavuşmuş bir kuş gibiydim."