Mehmet Rauf'un ikinci öykü kitabı olan ve ilk olarak 1909'da yayımlanan Âşıkane, “Summer Palace'ta Bir Dans Yarışması”, “Serap” ve “Garam-ı Şebab” adlı üç öyküden oluşuyor. Yazarın diğer metinlerinde de sıkça görülen flört, aşk, evlilik gibi konuların işlendiği bu öykülerde, Mehmet Rauf'un gözlem ve tahlil konusunda ne kadar usta bir yazar olduğu bir kez daha görülüyor.
Mehmet Rauf, İhtizar’da ise erkeklerin kadınlar hakkındaki düşüncelerini, aşka dair söylemlerini, iki cinsin de hayatta oynadıkları rolün üzerine eğiliyor.
Mehmet Rauf Kimdir?
12 Ağustos 1875'te İstanbul'da doğdu. 23 Aralık 1931'de yine İstanbul'da yaşamını yitirdi. Türk edebiyatında psikolojik roman türünün ilk örneklerinden olan "Eylül" isimli romanıyla tanınır. İlk ve orta öğrenimini İstanbul Balat'taki mahalle mektebiyle, Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesi'nde yaptı. Bahriye mektebini bitirdi, deniz subayı oldu. 1894'te staj için Girit'e, 1895'te Kiel kanalının açılış töreni için Almanya'ya gönderildi. Trabya'da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı. Üç kez evlendi. 1908'den sonra bahriyeden ayrılarak sadece yazarlık yaptı. 1908-1909 arasında "Mehasin", 1923-1924 arasında "Süs" adlarında iki kadın dergisi yayınladı. Bir süre ticaretle uğraştı. Yaşamının son yıllarını yoksulluk içinde geçirdi.
Mehmet Rauf Edebî Kişiliği
İlk öyküsünü 16 yaşında yazdı. "Düşüş" isimli bu öykü Halit Ziya Uşaklıgil'in İzmir'de çıkardığı "Hizmet" gazetesinde yayınlandı. Mektep ve Servet-i Fünun dergilerindeki yazılarıyla tanındı.
Halit Ziya Uşaklıgii'den sonra Servet-i Fünûn romanının ikinci önemli ismi olarak edebiyat tarihimizde yer almaktadır.
Yazı hayatının çeşitli dönemlerinde Rauf Vicdani, Besim Rauf, Cemil, Jüpon, Ali Necdet, Mehmet Nazif gibi müstear isimler kullanmıştır.
Macera romanlarına özenerek Denaet yahut Gaskonya Korsanları adlı uzun bir hikaye kaleme almıştır. Bu eser yayımlanmamıştır. Mehmet Rauf'un Türk edebiyatında kendine üstâd olarak kabul ettiği isim, Halit Ziya Uşaklıgil'dir.
Asıl ününü Servet-i Fünun'da tefrika edilen "Eylül" adlı romanıyla yaptı. 1946'da basılan bu roman, Türk edebiyatındaki ilk psikolojik romandır. Konusu karı-koca-aşık üçlü ilişkisi olan bu romanda, sade ve akıcı bir dille ruhsal çözümlemelere yer verdi. Bu başarıyı diğer eserlerinde yineleyemedi.