UNESCO Dünya Miras Listesindeki Tac Mahal'in Anlamı Nedir?
Dünyanın en çok ziyaret edilen yapılarından biri olan Tac Mahal, hikayesiyle herkesi hüzne boğuyor. Peki, Tac Mahal'in anlamı ne? Tac Mahal'in hüzünlü hikayesi nedir? Hepsi haberimizde.
Tac Mahal hikayesi ve anlamıyla dünyanın en sevilen yapılarından biri konumunda. Aşkın ve mutluluğun temsili olarak karşımıza çıkan Tac Mahal, Unesco Dünya Miras listesinde. Hindistan'ın en bilindik mimari yapılarından olan Tac Mahal, özellikleriyle dünyanın en nadide eserlerinden biridir.
TAC MAHAL ANLAMI
İslam mimarisinin en önemli eserlerinden Tac Mahal, her şeyden önce bir türbedir. Babür İmparatoru Şah Cihan'ın genç yaşta ölen eşi Ercümend Banü Begüm için imparatorluğun başkentinde görkemli bir türbe yaptırır. Şah Cihan hükümdarken en görkemli dönemlerini yaşayan Babür İmparatorluğu'nun simgesi olan Tac Mahal, bir Türk eseridir. Milyonlarca insanın Tac Mahal'i ziyaret etmek için Hindistan'a geliyor. Tac Mahal dünyanın en çok ziyaret edilen mimari eserlerinden biri konumunda.
Dünya üzerinde aşk için dikilmiş en görkemli yapı olan Tac Mahal, Hindistan’ın Agra kentinde gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel olan türbe, 400 yıldır aynı yerde ziyaretçileri bekliyor. İnsanlık tarihinin en görkemli yapılarından biri olan Tac Mahal, pırlanta, inci, yakut, sedef ve yüzbinlerce değerli taşın yapımında kullanılmıştır. Gerçekte Tac Mahal, Hindu tapınağı veya 4 minareli bir cami değildir, eşini çok seven bir adamın eşinin ölümü üzerine onun adına yaptırdığı bir türbedir. 17. yüzyılda inşa edilen mimari yapı, İslam türbe mimarisinin en nadide örneklerinden biridir.
TAC MAHAL'İN HİKAYESİ NEDİR?
Mimari olgunluğu ve eşsiz güzelliği ile Tac Mahal hiç şüphesiz dünya üzerinde inşa edilen en muhteşem eserlerden biridir. Bugünkü Orta Asya, Hindistan ve Pakistan’ın büyük bir bölümüne hükmeden Babür Devleti, Şah Cihan’ın (1628-1658) hükümdarlığı döneminde en parlak dönemini yaşamıştır. Bir Müslüman-Türk İmparatoru olan Babürlerin güç, kudret ve azametini gösteriyor.
Babür İmparatoru Şah Cihan ve Mümtaz Mahal henüz 15 yaşlarında iken nişanlanmış ve Şah Cihan şehzadeliği döneminde yaklaşık 20 yaşında iken de evlenmişlerdir. Şah Cihan’ın Mümtaz Mahal dışında politik nedenlerle evlendiği iki karısı daha vardır. Ancak Şah Cihan ölümünden sonra dahi Mümtaz Mahal’i sevmeye devam etmiştir. Şah Cihan’ın Mümtaz Mahal’den toplamda 14 çocuğu oldu ancak, sadece 8 çocuğu hayatta kalabilmiştir.
Mümtaz Mahal, 14. çocuğunu dünyaya getirdikten sonra kan kaybı sebebi ile yaşamını yitirir. Henüz 40 yaşına gelmeden vefat eden Mümtaz Mahal’in ölümüne çok üzülen Şah Cihan, 2 yıl boyunca yas tutar ve devlet işlerine olan ilgisini kaybeder. Mümtaz Mahal’e olan aşkını mimari bir yapıya dönüştürmek için mimar ve sanat mimarisinin başyapıtı olan Tac Mahal’i yaptırır.
TAC MAHAL’DE MİMAR SİNAN ETKİSİ
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan koruma altındaki yapının inşası tam 20 yıl sürmüş. 4 minareli bu özel türbe için 20 bin işçi çalışmış. Türk-İslam mimarisinin dünyadaki en önemli örneklerinden biri kabul ediliyor. Bir İngiliz Lord Edward “İnsanlar ikiye ayrılır: Tac Mahal’i görenler ve görmeyenler” demiş. UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Tac Mahal, Dünyanın 7 harikasından biridir.
Şah Cihan en güzel mimari yapı için bir yarışma düzenler ve dünyanın dört bir yanından birçok mimar başvurmuştur. Mimarları arasında, Şah Cihan'ın davetiyle İstanbul’dan giden Mimar Sinan'ın iki öğrencisi Mehmet İsa Efendi (Üstad İsa) ve Mehmet İsmail Efendi vardır Osmanlı, Suriyeli ve İranlı usta ve sanatkarlarla birlikte Hintli ustaların oluşan bir heyet kurulur. Mehmet İsa Efendi öncülüğünde hazırlanan planın inşaatı 22 yıl sürer. Şah Cihan’ın bizzat başında bulunduğu yapının inşaatında 20 bin kişi görevlendirilir ve oldukça yüklü bir maliyeti vardı.
TAC MAHAL’İN ÖZELLİKLERİ NEDİR?
TAC Mahal’in yapımında ince damarlı mermer ve Hindistan’ın yapıların birçoğunda kullanılan kırmızı kum taşı kullanılmıştır. Ayrıca dikkatli bakıldığında kulelerin dik durmadığını, dışa doğru hafif yattığını görülüyor. Bunun nedeni ise deprem halinde kuleler binaya çarparak zarar vermemesi için mimarlar böyle bir çözüm bulmuşlar. Beyaz mermer kullanılarak yapılan bina, yakut, safir, pırlanta, zümrüt, akik, firuze, sedef ve incilerle süslenerek 1652’de tamamlanmış.
Binanın gözle görülmeyen bir mimarı dehası da Yamuna Nehri kıyısında balçıklı bir zemine kurulmuş olmasıdır. Bunun sebebi de Şah Cihan’ın odasından karısını izleyebilmek istemesiydi. Zemindeki bu batma ve kaymayı önlemek için önce dev bir kuyu kazılmış, içi kayalarla stabilize edilmiş ve bina üzerine çıkılmış. Binanın gözle görülmeyen bir mimarı dehası da Yamuna Nehri kıyısında balçıklı bir zemine kurulmuş olmasıdır. Bunun sebebi de Şah Cihan’ın odasından karısını izleyebilmek istemesiydi. Zemindeki bu batma ve kaymayı önlemek için önce dev bir kuyu kazılmış, içi kayalarla stabilize edilmiş ve bina üzerine çıkılmış.