30.06.2018-10:40 (Son Güncelleme:05.07.2021-18:55)

Tuzu Azaltmak İçin 8 Önemli Neden

Fazla tüketimi böbreklerden mideye, bağışıklık sisteminden insülin direnci seviyesine kadar vücudun pek çok organı ve fonksiyonunu etkilediğini bilmeniz belki fikrinizin değişmesini sağlayabilir.İşte merak edilenler haberimizde...

Fazla tüketimi böbreklerden mideye, bağışıklık sisteminden insülin direnci seviyesine kadar vücudun pek çok organı ve fonksiyonunu etkilediğini bilmeniz belki fikrinizin değişmesini sağlayabilir.İşte merak edilenler haberimizde...

Beslenme uzmanları fazla miktarda tuz tüketmenin zehir tüketmekten farksız olduğunu, başta böbrekler olmak üzere vücudun birçok organına ve fonksiyonuna zarar verdiğini söylüyor. Biz genellikle tuzun yemek masasında eklenen tuzun zararlı olduğunu düşünüyoruz ama en çok zararı işlenmiş gıdalardan görüyoruz. Öyle ki işlenmiş gıdalar sodyum alımının genelde yüzde 75 gibi yüksek bir oranını oluşturuyor. İşte bu yüzden sadece soframızdan tuzu kaldırmak değil, tükettiğimiz işlenmiş gıdalara da dikkat etmek gerekiyor. Peki, tuz sağlığımızı nasıl etkiliyor? Bu sorununu yanıtı Acıbadem Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Sevgi Şahin veriyor.

TUZU AZALTMAK İÇİN ÖNERİLER

Kan Basıncını Yükseltiyor
Diyetteki tuz artışı kan basıncını yükseltiyor. Tuz tüketimi arttığında aynı zamanda kan basıncını düşürmek için alınması gereken tansiyon düşürücü ilacın dozu ve sıklığı da artıyor. Bunun nedeni ise tuzun tansiyon ilaçlarının etkisini azaltması. Özellikle de ACE inhibitörü ve ARB grubu tansiyon ilaçlarının etkisine direnç gelişmesine yol açıyor. Tuzla hipertansiyon arasında doza bağlı ve doğrudan bir ilişki mevcut. Tuz alımının azaltılması uzun dönemde kalp-damar hastalıkları ve inme riskini azaltıyor. Örneğin, diyetle alınan tuzun 10 gramdan 5 grama düşürülmesiyle inme riski yüzde 23 ve kalp damar hastalıklarının riski de yüzde 17 oranında azalabiliyor.

Böbreklerde Kalıcı Hasar Oluşturabiliyor
Tuzlu beslenme, sadece sistemik kan basıncını yükseltmekle kalmıyor, böbrek hücreleri içindeki basıncı da artırıyor. Bazı hücrelerin içindeki basınç artışı, böbreğin süzme membranını proteinlere daha geçirgen hale getiriyor. İdrarla protein atılımının artması da uzun dönemde böbrekte kalıcı hasar oluşturabiliyor.

İnsülin Direncini Artırabiliyor
Yüksek sodyum içeren diyet, kanda leptin düzeyini yükseltiyor. Bu hormonun artışı karın bölgesindeki yağ hücrelerini çoğaltıyor. Karın bölgesinde yağlanma da bel çevresinin genişlemesiyle sonuçlanıyor. Bunun sonucunda insülin direnci artıyor.

Mide Kanseri Riskini Yükseltiyor
Yüksek sodyum içeren beslenme mide mukozasında hasar oluşturuyor. Hasarlanan mukoza kanserojen maddelere daha hassas hale geliyor. Bazı bakterilerin midede daha uzun yerleşmesine ve hasar yapmasına yatkınlık yaratıyor. Hasarlanan mide mukozasında da kanser gelişebiliyor. Bu nedenle tuzlu gıdalar, tütsülenmiş ve salamura gıdalardan uzak durmak gerekiyor.


Böbrek Taşına Yol Açabiliyor
Tuzlu beslenme idrarla kalsiyum atılımını artırıyor. İdrarda bulunması gerekenden fazla kalsiyum atılması da böbrek taşı oluşumuna yol açabiliyor. Böbrek taşları enfeksiyon odağı oluşturarak veya idrar yolunda tıkanmaya yol açarak böbreklerde hasar gelişmesine neden olabiliyor.

Bağışıklık Sistemini Etkiliyor

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda fazla tuz alımının bakteriler ve yabancı maddelere karşı savaşan koruyucuların fonksiyonunun azaldığını ortaya koyuyor. Bunun sonucunda da bağışıklık sistemi bakteri ve virüslere karşı zayıflıyor.

Damar Hastalığına Bağlı Demansı Hızlandırabiliyor

Damar hastalığına bağlı demans, bunamanın en sık görülen türü. Zihinsel fonksiyonların tümünü etkileyen bu tablo, beyin kan dolaşımının damar sertliği nedeniyle bozulması sonucunda gelişiyor. Tuz tüketiminin fazla olması, damar yapısını bozarak ve kan basıncını yükselterek damar hastalığına bağlı demansı hızlandırıyor.

Meniere Hastalığına Neden Olabiliyor
Denge bozukluğu, şiddetli baş dönmesi, bulantı ve kusma ile karakterize meniere hastalığı, iç kulağın hasarlanmasıyla ilgili bir sorun. Yüksek miktarda tuz alımı vücutta su tutulmasına neden olduğu için iç kulak basıncını artırıyor, hastalığın belirti ve bulgularını şiddetlendiriyor. Meniere hastalığının tedavisinde tuzsuz diyet son derece etkili oluyor.

Tuz Alımını Makul Sınırlara Düşürebilmek İçin…

-Yemek masasına tuzluk koyma alışkanlığından vazgeçin.

-Yiyecekleri baharatlarla tatlandırma alışkanlığı edinin.

-Market alışverişleri sırasında ürünlerin sodyum içeriğine bakmayı ihmal etmeyin.

-Gıdaların üzerinde sodyum miktarı verildiyse bu rakamı 2.5 ile çarparak tuz miktarını hesaplayabilirsiniz. Örneğin ürünün 100 gramında 1.5 gram tuz veya 0.6 gram sodyum varsa 'yüksek tuzlu ürün", 0.6 gram tuz ya da 0.1 gram sodyum varsa "düşük tuzlu ürün" grubuna giriyor.

-Turşu, ketçap, hardal, zeytin, soya sosu vb. yiyeceklerin tuz içeriği çok fazladır. Bu besinleri mümkün olduğunca az tüketin. Örneğin bir çay kaşığı soya sosu 335 mg sodyum (837.5 mg tuz), bir çay kaşığı kabartma tozu 530 mg sodyum (1.32 gram tuz) içerir içeriyor. Bu miktar günlük tuz alımının neredeyse 5'te 1'ini oluşturuyor.

-Tuz içeriğinin yüksek olabileceği hiç aklımıza gelmeyen enginar, ıspanak ve kerevizin 100 gramında sırasıyla 86/71/100mg sodyum bulunuyor. Bu besinleri pişirirken ekleyeceğiniz tuz miktarını azaltmayı unutmayın.

Haber365
bilgi@haber365.com.tr