Haber365Özel-Ekonomi Servisi
Türkiye'de, kalkınmanın anahtarının 3T'den geçeceği kaydedildi.
Tarım, Teknoloji ve Telekomünikasyon. Şimdi size 3T'nin ilk maddesi tarımın artık ticari bir sektör olmaktan, stratejik politikalara giren bir yapıya nasıl evrildiğini anlatacağız.
2020 yılı itibariyle dünya nüfusu 7,8 milyarın üzerinde ve 2030 yılına kadar da nüfusun, 9 milyar civarında olması hesaplanıyor.
Prof. Dr. Mithat Melen, Çin’in 1,43 milyar ve Hindistan’ın 1,37 milyar nüfusu olduğunu anımsatarak, iki ülkenin dünya nüfusunun yüzde 37’sini oluşturduğunu belirtiyor. 2030 yılına dair projeksiyonlarda, Hindistan’ın en büyük nüfusa ulaşacağı ve iki ülkenin 3 milyarlık nüfusla dünyanın yüzde 43’üne tekabül edeceği saptamasını yaparak, ‘Mevcut topraklarındaki ziraat artan nüfusa yetmeyecek. Ve bu iki ülke Rusya’ya saldıracak’ senaryosunu dillendiriyor. Melen, küresel nüfusla birlikte, tarımın, teknoloji ile birlikte en önemli sektör olacağını kaydediyor.
Pandemi ile birlikte dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de tüketim alışkanlıkları değişti. Ve uzun erimli ürünler tercih edilmeye başladı.
Konserve, bakliyat, makarna ve un gibi stoklanabilen ürünlere ilgi arttı. İkinci Kovid-19 Dalgasıyla birlikte, yeniden kısıtlama olur endişesiyle, sektörde küresel anlamda bir talep artışı var. Bu işi yatırım aracı olarak görenler, pandemiyle tercih edilen dayanıklı gıdayı stokladığını görüyoruz.
'TARIM TİCARETTEN, STRATEJİK ÜRÜNE EVRİLDİ'
Tarım Ekonomisi Uzmanı Ali Ekber Yıldırım, salgınla birlikte, buğdayın fiyatının arttığını, ayçiçeği yağının fiyatının ise 5 yılın zirvesine çıktığı bir dönemde, her ülkenin kendi kendine yeterliliğini ön plana alan, tarım politikalarına geçtiğini söyledi.
Dünyanın en çok buğday ihraç eden ülkesi Rusya’nın, bu alanda dış satımı önce durdurduğunu, pandemi süreci kontrol altına alınmaya başlayınca da, kotaya bağlayarak, kendi ülkesini öncelediğine dikkat çekti.
Türkiye’nin bu aşamada, tarım üreticisini destekleyerek, stratejik sektörü destekleyecek çalışmalar yapıyor.
Bugün, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın paylaşımında, tarımda 6 milyar TL’lik üreticiye ait borcun ötelendiği belirtildi.
TARIM ÜRETİMİ TEŞVİK EDİLECEK!
Türkiye’de 4 milyon hektara yakın arazi ekilmiyor. Türkiye, Hazine arazilerini de tarıma kazandırarak, tarımsal üretimi teşvik edecek, kalkınma eylem planları geliştiriyor.
İnsanların tohum ve gıdaya ulaşmakta güçlük çektiği bir numaralı bölge Afrika olarak öne çıkıyor. Açlığın olduğu toprakların gelişmiş ülkeler tarafından satın alınıp, yine kendi ülkeleri ya da ihracat için üretim yaptıklarını görüyoruz.
Türkiye ise son dönem Afrika yatırımları tarımda da, bölge halkını önceleyen bir duruş sergiliyor.
FAO, pandemiye kadar, ‘üretimi arttırın’ derken, şimdilerde, israfa karşı kampanya başlattı. Dünya Gıda Örgütü’ne göre, yeterli gıda var ama paylaşımında sorunlar yaşanıyor.
Bütün dünyada yeterlilik ön plana çıktı. Pandemi döneminde, Türkiye ithalatını 7 aylık rakamlara göre, daha çok buğday, ayçiçeği ve soyada arttırdı.
YENİ EKONOMİDE, YENİ TARIM POLİTİKALARI
Tarım sektörünün mevcut durumunun ve gelişme eğilimlerinin tüm dünyada gözden geçirilmesi gereken bir dönemden geçerken, tüketicinin değişen tarımsal tercihlerinin, toprakların daha verimli ve ileri teknolojinin yardımıyla daha verimli ekilip, gıdanın paylaşılmasında, Afrika gibi bölgelere pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor.
TARIM 4.0
Denklemde insanın daha az, yapay zeka ve ileri teknolojinin daha fazla olduğu Tarım 4.0 ile Türkiye, tarımda atılım yapmayı planlıyor. Tarımın, bir ihraç değerinden önce, stratejik önemine vurgu yapılıyor.