Türker İnanoğlu’dan çok konuşulacak itiraflar! Cüneyt Arkın için öyle şeyler söyledi ki duyanlar kulaklarına inanamayacak
Sinemacı Türker İnanoğlu Cüneyt Arkın için çarpıcı açıklamalarda bulundu. Usta oyuncunun ölümünden sonra söyledikleri akıllara durgunluk getirdi. Daha önce kimsenin bilmediği o yönü açığa çıktı. İşte detaylar...
Türker İnanoğlu, yaptığı bir röportajda verdiği yanıtlarla herkesi şaşkına çevirdi. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden usta sanatçı Cüneyt Arkın’ın ölümü bütün Türkiye’yi yasa boğmuştu. İnanoğlu, usta oyuncunun ölümünden sonra eski günleri anlattı. Cüneyt Arkın’nın daha önce yaptıklarını açığa çıkaran İnanoğlu, gündeme bomba gibi düştü.
Bütün sırlarını açığa çıkardı
Geçtiğimiz günlerde hastaneye kaldırılan Cüneyt Arkın, kalp rahatsızlığı sebebiyle hayatını kaybetmişti. Yarın cenaze töreni düzenlenecek olan Cüneyt Arkın için birçok ünlü isim sosyal medya hesabından paylaşım yaptı. Türker İnanoğlu, kendisine yöneltilen Cüneyt Arkın sorularını samimi bir şekilde cevapladı. Verdiği cevaplarla ağızları açık bırakan Türker İnanoğlu bütün sırlarını açığa çıkardı.
Meslek hayatı
Cüneyt Arkın’ın meslek hayatına değinen İnanoğlu, “Cüneyt Arkın Eskişehirli mütevazı bir ailenin oğlu. Çok terbiyeli, çok beyefendi bir adam. İyi de bir tıp doktoru. Tıp fakültesini de, liseyi de burslu okumuş. Hatta o bursun karşılığını sonra ödedi de. Recep Ekicigil'in Artist Mecmuası'nın düzenlediği yarışmada birinci oldu ve oradan girdi sinemaya. Bendeki Cüneyt'in ikinci filmiydi. Ama ufacık bir rolü vardı. Orhan Günşiray başrolü oynuyordu. Cüneyt de genç bir öğretmeni canlandırmıştı.” dedi.
Film sektörü
Sürekli karakoldan toplardı
Cüneyt Arkın’ın yakışıklılığına değinen Türker İnanoğlu, “Olmaz böyle bir şey! Herkes sete hücum etti. Yapımcılar, yönetmenler filan hepsi Cüneyt'i görmeye geldiler. Dünyanın en büyük şirketlerinden biri bununla bir ön anlaşma yaptı. Cüneyt'in bütün dünyası değişecekti. Orada sekiz ay kalıp, önce lisan öğrenecekti. Sonra dört aylık bir eğitim daha olacaktı. Bir sene sonra da yıldız olarak patlatacaklardı dünyada! Cüneyt çift ruhlu bir adam. Alkol problemi vardı. İçki içmediği zaman dünyanın en beyefendi adamıydı. İçtiği zaman ise agresif ve tecavüzkar olurdu. Türkiye'de tanıştığı İtalyan bir sanatçı var o zaman. Kız Türkiye'de film çekmiş. Cüneyt'i arıyor otelden. Buluşuyorlar, bara gidiyorlar. Kızın ağzını burnunu kırıyor barda. Haydi karakola. Musevi asıllı bir menajeri var. Leon Sason. Yaşıyorsa Allah ömür versin. İsrail'e gitmişti en son. Gece beni yataktan kaldırdı. “Ağabey” dedi “Biz karakoldayız!” “Oğlum ben ne yapabilirim. Türkiye'de olsak yaparım da, burada kimi tanırım” dedim. Sonra hatırladım… Pineski adlı önceden tanıdığım bir yapımcı vardı. Onu bulduk, aldık götürdük karakola. Kızla konuştu. Kızı yumuşattılar, davasından vazgeçti. Döndük geldik otele. Ama Cüneyt o kadar mahcuptu ki… Normalde çok da efendi adamdır zaten. Daha karakolda ayılmıştı. Utancından kafasını kaldıramıyordu.” dedi.
Gece kulübünde yaşladıkları
Gittikleri gece kulübünde yaşadıklarını “İstanbul'da da sık sık olay çıkarırdı. Artık iş öyle bir hale gelmişti ki; millet buna bulaşıp, gazetelere düşüp, şöhret olma peşindeydi. Bir akşam Elmadağ'da bir gece kulübünün önünde yine biri buna laf atıyor. Bu da küfür ediyor. Adam da uyanık tabi; “Bana küfür etti” diye karakola gidiyor… Her gece ararlardı beni. O gece de yine bir yerdeyim. Benim evde de yardımcı Mihriye Hanım var. Geldim eli ayağı titriyor. “Ne oldu” dedim. “Cüneyt Arkın yine olay çıkarmış” dedi.” sözleriyle anlattı.
Kazandığı parayı tazminata harcardı
Sık sık Cüneyt Arkın yüzünden karakola gittiğini belirten İnanoğlu, “Giderdim tabii. Gitmezsem nasıl çıkacak? O gece beni bulamayınca; Arif Hanoğlu diye eski deniz subayı bir dostumuz vardı. Cüneyt'i de çok severdi. Onu aramışlar. O da kalkmış gitmiş karakola. Şikayetinden vazgeçirmek için adamla konuşuyor. Ama adam Nuh diyor peygamber demiyor… “Bana i..e dedi, davacıyım” diyor. Tam o sırada ben geldim. Karakoldaki polisleri tanıyorum… En son Arif Hanoğlu dayanamadı. Baktı adam ikna olmuyor bir türlü; “Ulan” dedi; “İ..e misin değil misin? Poponu muayene ettireceğiz (!).” Döndü komisere; Komiser bey muayene istiyorum” dedi. Komiser de hemen; “Yaz oğlum!” diye tutanak tutturmaya başladı! Adam o zaman korktu ve böylece olay bitti. Ama her defasında bu kadar şanslı olmazdı Cüneyt. Bazı uyanıklar da bundan para koparmak için dayak yerdi! Sonra gidip davacı olurlardı. Cüneyt yıllarca kazandığı paranın bir kısmını tazminatlara ödemek zorunda kaldı!” dedi.
Maddi geliri
Genç Türker, “O dönemde filmler para düşünülmeden yapılırdı. Zaten para da yoktu ki sinemada. Sinema emekçilerinin çoğu da büyük sıkıntı içinde vefat etti, gitti. İşte bu ruhla ve maddiyat gözetmeden olayları olduğu gibi, objektif olarak anlatan, gerek siyasi, gerek ideolojik, gerek, maddi, gerek manevi istismara girmeden kurgulanıyordu filmler. Genellikle tertemiz bir aşk anlatılıyordu. Zaten o zamanlar bilhassa kadınların seveceği filmler yapılırdı. Çünkü seyircimizin yüzde 60-70'i kadınlardı. Kadın sinemaya gidelim derse, bilhassa Anadolu'da adam gık diyemez, giderdi. Yönetmen Nişan Hançer'in asistanı askere gidecektir. Yerine birini arıyorlar.“ Kimi alacağız” filan diye konuşurlarken, Zaven Bey az önce tanıştıkları Türker'i göstererek; “İşte sana asistan (!)” der. Hiç ihtimal vermez Nişan Hançer; “Gelmez ki” der.” dedi.
İnanoğlu'nun iş hayatı
Türker İnanoğlu iş hayatını “Çalışmalarda her geçen gün daha zevk alıyordum. Artık bu işi yapmaya azmettim. Setteki ikinci günün sonunda arabanın başında yaşlı başlı bir beyefendi bekliyor! “Evladım” dedi; “Senin benim karımla ilişkin varmış!” “Efendim” dedim, “Anlayamadım?…” Çok geçmeden mesele çıktı ortaya!… O dönemin meşhur sanatçısı Nevin Aypar'ın kendinden yaşça bir hayli büyük kocasıymış. Emekli bir albay. Meğerse genç bir delikanlı görünce hemen huylanırmış… Ertesi sabah Fuat Rutkay'ın yazıhanesine gidip hem parayı, hem de senaryonun yeni bölümünü alacağım. Kapıya bir geldim ki; içeride küfrün bini bir para! Filmi Adana'daki sinemasına gidecekmiş, uçağa yetiştirememişler, ona kızmış!” sözleriyle anlatmaya devam etti.
İnanoğlu'nun anısı
İnanoğlu yaşadığı bir olayı “Bir gece Fuat Rutkay'ın stüdyosunda çalışıyorum. Diamondi ustayla kurgu yapıyoruz. Fuat Bey geliyor dediler. Herkes hazırola geçti! Geldi bizim kapının önünde beni gördü. O da gece gündüz çalışırdı. Dedi ki; “Oğlum sen uyumuyor musun?” “Uyuyorum efendim” dedim. Hoşuna gitti… Tuttu bana bir kurabiye getirdi. O kurabiyenin kokusu hâlâ burnumda tüter. Film bitti. Yeşilçam Sokağı'nda veda yapılıyor. Tüm ekip orada. Fuat Rutkay döndü Nişan Hançer'e; “Nişan Efendi buna dikkat et!” dedi… “Bir adam geliyor, tepenize oturacak! O gün geldiğinde beni hatırlayın!” Ben başarıya doğru koşarken, Fuat Bey de sekiz ay sonra öldü.” anlattı.