Türk Mühendislerin Eseri Yerli ve Milli Tüfek KCR556 Piyasada Tek!
Savunma Sanayi'nde dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak için Türkiye çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor.
Türkiye, Savunma Sanayi'ndeki üretimlerine devam ediyor. Savunma Sanayi'nde dışa bağımlılığı azaltmak için çalışmalara sürüyor. İHA ve SİHA'lardan sonra yerli ve milli tüfek üretimi gerçekleştiren Türkiye'de 2023 hedefleri doğrultusunda piyasaya sürülecek birçok proje daha var.
Kendi Savunma silahlarını üretmeye başlayan Türkiye, ürettiği savunma silahlarının ihracatını yapmaya da başladı. Yeni üretilen ve piyasada benzeri bulunmayan savunma sanayi ürünlerine diğer ülkelerden talep çok arttı.
Sistem, yönlendirilmiş lazer kamaştırma ve fonksiyonel imha teknikleriyle elektro-optik ve kızılötesi arayıcı başlıklara sahip füzeleri etkisiz hale getiriyor. Meteksan Savunma Genel Müdür Yardımcısı Özgür Cankara, AA muhabirine, elektro-optik ve kızılötesi arayıcı başlıklara sahip üçüncü ve dördüncü nesil füzelerin son yıllarda özellikle askeri üsler ve stratejik sivil hedefler için önemli bir tehdit haline gelmeye başladığını söyledi.
Füze sistemlerindeki gelişmeye paralel olarak tüm dünyada bu tür füzelere karşı nasıl önlemler alınacağına ilişkin ciddi çalışmalar yapıldığını belirten Cankara, Türkiye'de yürütülen çalışmaların en önemlilerinden birinin Nazar Projesi olduğunu ifade etti. Cankara, Meteksan Savunma olarak Nazar Projesi'ne 2016 yılında Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ile imzalanan sözleşme kapsamında başladıklarını hatırlatarak, projenin aşamalar halinde devam ettiğini bildirdi.
Nazar Projesi'nin hedefinin, askeri üs ve tesisler ile Deniz Kuvvetlerinin önemli platformlarının elektro-optik ve kızılötesi arayıcı başlığa sahip füzelere karşı korunması olduğunu vurgulayan Cankara, şöyle konuştu; 'Bunu yaparken de aslında diğer konvansiyonel sistemlerden farklı olarak bu kez lazer teknolojilerini kullanıyoruz. Lazer teknolojileri şu anda elektronik karşı tedbir amacıyla kullanabilen dünyada çok az sayıda ülke var, bunlar da daha çok 'süper güç' dediğimiz ülkeler. Sahaya inen ürünler ise bir elin parmaklarından çok daha az. O yüzden Nazar Projesi ile elde ettiğimiz yetenek gerçekten ülke savunması açısından önümüzdeki 10 yıl içinde çok büyük bir değer yaratacak ve ortaya çıkacak ürünler dünya pazarında önemli bir ihracat kapısı olacak.'
Nazar Sistemi'nin çalışmasına ilişkin de bilgi veren Özgür Cankara, şunları kaydetti; 'Bir füze sistemi hayal edelim. Bu füze bir tehdit olarak platformumuza doğru geliyor. Nazar, öncelikle doğru dalga boyunda bir lazer kaynağı ile bu füzeyi aydınlatıyor. Aydınlattığı sırada füzenin arayıcı başlığında 'kedi gözü parlaması' dediğimiz bir yansıma oluşuyor. Biz onu çıplak gözle göremiyoruz ama Nazar Sistemi'nin kameraları bu parlamayı fark ediyor ve takip etmeye başlıyor. Takip ederken de doğru modülasyonda yönlendirilmiş bir lazer ışınını arayıcı başlığa doğru yönlendiriyor. Bu sırada arayıcı başlık körleşiyor, hedefini göremez hale geliyor ve artık füze hedefe değil, bambaşka bir yere doğru yönleniyor. Dolayısıyla bulunduğumuz hedef, platform için bir tehdit olmaktan çıkıyor.'
Nazar'ın güvenlik güçlerine sağlayacağı katkılara işaret eden Cankara, öncelikle şu anda envanterde bulunan karşı tedbir sistemleriyle karşılaştırıldığında sistemin çok daha ileri mesafelerden bu füzeleri etkisiz hale getirebileceğini dile getirdi. Cankara, 'Ayrıca Nazar Sistemi lazer teknolojilerini kullandığı için söz konusu füzeler şu anda bu tür teknolojilere karşı çok dirençsiz. Bu yüzden de Nazar Sistemi'nin etkisi oldukça yüksek olacak. Diğer yandan çok maliyet etkin bir sistem çünkü sadece lazer ışığı kullanıyor bu tür operasyonlar için.' dedi. Cankara, Nazar'ın sadece savaşta değil, aynı zamanda barış zamanında da elektronik karşı tedbir sistemlerini geliştirmek, denemek amacıyla bir test ve eğitim yardımcısı olarak da kullanılabileceğini anlattı.
Projenin birinci aşaması olan Nazar Kara Sistemi'ni tamamladıklarını açıklayan Cankara, bundan sonraki sürece ilişkin şu bilgileri verdi; 'Bu sistem bir hareketli platform üzerine konuşlandırıldı ve ihtiyaç duyulan mevzilere hemen taşınabiliyor, kendi başına çalışabiliyor. İkinci aşamada bunun deniz versiyonunu yapacağız. Buna da 'Nazar Deniz' diyoruz Bu da Deniz Kuvvetlerimizin değerli platformlarını korumak üzere askeri gemilerin üzerine konuşlandırılacak. Şu anda kabul testleri aşamasındayız. Kabul testlerinin önümüzdeki aylarda tamamlanacağını düşünüyoruz. Bu sene sonu itibarıyla sistemin envantere girmesini bekliyoruz. Sistemin ilk kullanıcısı Deniz Kuvvetleri olacak. Deniz Kuvvetleri bu sistemi kendi belirleyeceği bir askeri üsse yerleştirecek ve o üssün korunmasıyla ilgili Nazar Sistemi görevine başlayacak.'
Nazar'ın farklı platformlarda kullanımına yönelik çalışmaların da gündemlerinde olduğunu ifade eden Cankara, daha küçük platformlarda yararlanılabilmesi için sistemi küçültmekle ilgili planlı bir çalışmaları bulunduğunu bildirdi. Cankara, "Bu çalışma inşallah sene sonuna doğru başlayacak, yine SSB altında yürütülen bir proje olarak devam edecek.' diye konuştu. Nazar Kara Sistemi'nin bilinen tüm kızılötesi ve elektro-optik arayıcı başlıklı sistemlere karşı görev yapabildiğine dikkati çeken Cankara, 'Tehditlerin geneline baktığımızda belki de sadece iki dalga boyuyla yüzde 80 tehdidi yönetebilecek bir sistem haline de getirebiliriz. O yüzden bu sistemi küçültmekle ilgili bir çalışmamız başlayacak.' ifadelerini kullandı.
Cankara, sistemin menziline ilişkin, 'Şu anda sahip olduğumuz sistemlerin 2 katı daha uzak mesafelerden bu füzeleri etkisiz hale getirebileceğimizi söyleyebilirim. Böylece değerli platformlar için mevcut koruma kalkanlarının çok daha üstünde yepyeni bir koruma kalkanı sağlamış olacağız.' bilgisini verdi.
‘Yerli ve milli uçaksavar’ olarak tanımlanan CANiK M2 QCB 12.7 mm ağır makineli tüfeğiyle dünyada bu silahı üreten 5’inci ülke olan olduklarını aktaran SYS Genel Müdürü C. Utku Aral, ilgiden memnun olduklarını ve fuarın verimli geçeceğini ifade etti. Fuarın zamanlamasının doğru olduğunu belirten Aral, “Türkiye’nin ilk uçaksavar silahını sergiliyoruz. Yurt dışından siparişlerimizi aldık, teslimatlara başladık' diye konuştu.
15’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı İstanbul Beylikdüzü’nde bulunan fuar merkezinde düzenleniyor. Türk savunma sanayisinin son dönemde geliştirdiği ürünlerin tanıtıldığı fuara yerli ve yabancı katılımcılar yoğun ilgi gösteriyor. Fuara katılan Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Şirketi (ASFAT) yerli ve milli imkanlarla geliştirdikleri yerli mayın temizleme aracı MEMATT’ı ziyaretçilerle buluşturuyor. Araçtan bu zaman kadar 30 adet ürettiklerini ifade eden İş Geliştirme Uzmanı Yasin Arslan, 'Aracımıza oldukça talep var. Bu rakamların yukarılara çıkacağını düşünüyoruz. Fuar oldukça olumlu geçiyor' dedi.
MEMATT’ın mekanik mayın temizleme teçhizatı olarak da adlandırıldığını ifade eden İş Geliştirme Uzmanı Yasin Arslan, 'Şirketimiz Milli Savunma Bakanlığı’na bağlıdır. Öncelikle Milli Savunma Bakanlığına bağlı MAFAM’ın ihtiyaçları doğrultusunda 6 adet üretmiştik. Teslimatların yapılacağı zaman Azerbaycan için bir talep söz konusu oldu. Bununla beraber 20 adet için Azerbaycan ile sözleşme imzalandı. Bunun dışında Burkino Faso ile 4 adet ile imzalar atıldı' şeklinde konuştu.
Aracın teknik özelliklerinden bahseden Arslan, 'Aracımız uzaktan kumanda ile kullanılmaktadır. 500 metre mesafeye kadar uzaktan kumandayla müdahale edilerek saatte 5 kilometreye kadar intikal hızı bulunuyor. Temizleme hızı ise bulunana sahanın uzunluğuna göre saatte yarım kilometre alan ile iki kilometre alan aralığında değişmektedir. Motor düzeneği dışında hidrolik sistem ile idare ediliyor. İki farklı ataşman kullanılmaktadır. Bu ataşmanlarda toprağın 21 santimetre derinliğine kadar darbeler ile anti personel ve anti tank mayınları imha edilebilmektedir. Yaptığımız testler de ise yüzde 95’in üzerinde başarı oranı yakalamıştır. Anti tank mayınlarını toplam sekiz kilo TNT’ye denk gelecek şekilde patlatma imkanımız oldu. Aracımızda da hiçbir şekilde zarar gelmedi. Tasarımı ise kendine özgündür' ifadelerini kullandı.
Aracın yerli ve milli imkanlarla üretildiğine de değinen Arslan, 'Yurt dışı ve yurt içi olmak üzere 30 adet aracımızdan ürettik. Aracımıza oldukça talep var. Bu rakamların yukarlara çıkacağını düşünüyoruz' diyerek sözlerini tamamladı. Türk savunma sanayisi güvenlik güçlerinin ihtiyaç duyduğu hafif silahlara yeni yerli çözümler üretiyor.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen çalışmalarla son dönemde çok sayıda hafif silah yerli üreticiler tarafından geliştirilerek güvenlik güçlerine teslim edilmeye başlandı. Güvenlik güçlerinden gelen geri bildirimlerle daha gelişmiş ürünler ortaya çıkarken, operasyon sahasındaki yeni ihtiyaçlar dolayısıyla da farklı arayışlara gidiliyor. Bu çabaların son örneği 40 milimetre Tamburalı Bombaatar oldu.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 'Silah sistemlerinin tamamında dışa bağımlılığı sona erdirmekte kararlıyız. Birden fazla çeşit mühimmat atabilen ilk çoklu bombaatarımız TG40-BA, ayarlanabilir kızaklı optik nişangahı ve etkili atışlarıyla güvenlik birimlerimizin gücüne güç katacak. Sektörümüzün başarılı temsilcisini tebrik ediyoruz.' dedi.
Çoklu bombaatar TG40-BA, TG Savunma tarafından geliştirildi ve kalifikasyon testleri başarıyla tamamlandı. 40 milimetre Tamburalı Bombaatar ile 40x46 milimetre düşük hızlı ve 40x51 milimetre orta hızlı mühimmatlar kullanılabiliyor. Bombaatar, ayarlanabilir kızaklı optik nişangahıyla çatışma bölgesinde 800 metreye kadar etkili atış yapabiliyor.