02.10.2020-15:52 (Son Güncelleme:02.10.2020-15:49)

The Washington Post: 'Amerikalılar Kahve İçin I. Selim’e Teşekkür Etmeli'

Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti Washington'un en büyük ve en eski gazetesi olarak bilinen The Washington Post, Starbucks'ın ve Amerika'nın Osmanlı Sultanı I. Selim'e teşekkür etmesi gerektiğini ifade eden bir yazı yazdı.

Amerika'nın en büyük gazetesi The Washington Post’ta yayınlanan ve 'Kahvenin tüm dünyada aslında bir Osmanlı tarihi olduğu' anlatılan yazı, 1 Ekim Dünya Kahve Günü’nde gündeme geldi.

Avrupa ve Amerika’da tarihin akışına ve kültürel hayata Osmanlı İmparatorluğunun yön verdiği ifade edilen yazıda, 'Hepimiz kültürümüzün ve tarihimizin önemli kısımlarını tarihin en önemli imparatorluklarından Osmanlı İmparatorluğu’na, özellikle de 500 yıl önce yaşamış bir padişah olan I. Selim’e borçluyuz' denildi.

'BİZ AMERİKALILAR VE STARBUCKS'IN SAHİBİ, I. SELİM'E TEŞEKKÜR ETMEMİZ GEREKİR'

Yazıda, 'I. Selim döneminden 18’inci yüzyılın başlarına kadar Osmanlı İmparatorluğunun ekonomisini sürükleyen unsurlardan biri de küresel kahve ticaretinin kontrolü oldu. Aslında bu parlak kırmızı taneli bitkiyi ilk bulan Yemen seferi sırasında Sultan Selim’in ordusuydu. Osmanlılar bu taneleri nasıl içecek haline getirebileceklerini keşfettiler ve sadece kahve içmeye özgü mekanlar inşa ettiler. Biz Amerikalıların (ve tabi ki Starbucks’ın sahibi Howard Schultz’un) kahve dükkanları için Osmanlı Sultanı I. Selim’e teşekkür etmemiz gerekir.' açıklamalarına yer verildi.

YAVUZ SULTAN SELİM'İN ZAFERLERİ DÜNYAYI DEĞİŞTİRDİ'

Yazıda, I. Selim olarak bilinen Yavuz Sultan Selim’in Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Kafkasya’daki savaşlarla Osmanlı topraklarını yaklaşık üç katına katladığı aktarıldı ve, 'İtalyan kaşif Kristof Kolomb, Alman Katolik rahip Martin Luther, İtalyan diplomat ve siyaset filozofu Niccolo Machiavelli veya diğer çağdaşlarından çok, I. Selim'in zaferleri dünyayı tam anlamıyla değiştirdi' ifadelerine yer verildi.

Yavuz Sultan Selim ile ordusunun 1517'de İstanbul’dan Kahire’ye sefere çıkarak Memlük İmparatorluğunu mağlup ettiği anlatılan yazıda, şu satırlar öne çıkarıldı.

'I. Selim artık hemen hemen hiçbir imparatorluğun sahip olmadığı kadar toprak parçasını yönetiyordu. Dünyaya hükmetmenin anahtarları elindeydi. Dünyanın merkezini kontrol ediyordu.

Akdeniz, Hindistan ve Çin arasındaki ticaret güzergahlarını tekelinde tutuyor ve eski dünyanın okyanusları ve tüm büyük denizlerindeki limanların sahibiydi. Müslüman dünyasındaki dini hükümranlığı artık rakipsizdi. Muazzam bir nakit kaynağı, toprağı ve insan gücü vardı. Hükümdarlığı o kadar çok güçlü bir hale gelmişti ki ‘Allah’ın yeryüzündeki gölgesi’ unvanını kazanmıştı.

Memlüklerin mağlup edilmesi, çağın iki büyük jeopolitik ve küresel gücü olan İslam ve Hıristiyanlık arasındaki küresel güç dengesini tamamen değiştirmişti.

Bu çağda din, sadece kişisel inanç meselesi değil, dünya genelinde siyasetin örgütlenme mantığıydı. I. Selim, 1517 yılında, İslam’ın kutsal şehirleri Mekke ve Medine’yi alarak Hristiyan nüfusun çoğunluk olduğu bir imparatorluğu Müslüman nüfusun çoğunluk olduğu bir imparatorluğa dönüştürdü.

Kutsal şehirlerin anahtarlarını teslim alması onu imparatorluğunun siyasi lideri olmasını yanı sıra dünyadaki bütün Müslümanların başı olarak Halife haline de getirmişti.'

'AMERİKA VE DÜNYA ASLINDA OLDUKÇA OSMANLIDIR'

'Yavuz Sultan Selim sayesinde Osmanlı, diğer tüm devletlerden daha fazla güce sahip oldu, daha çok toprağı kontrol etti, daha fazla insanı yönetti ve tarih sahnesinde daha uzun süre var oldu. Bu tarihi anlamak, Müslümanların ortak geçmişimizdeki ayrılmaz ve genellikle de görmezden gelinen veya reddedilen yerini görmemize yardımcı olacaktır.

İslam bugün Amerika’da bizim ‘Batı’ diye kabul ettiğimiz güce tamamen zıt ‘tehditkar bir öteki’ gibi resmedilse de aslında tarihimizin ve kültürümüzün ayrılmaz bir parçasıdır, zengin geçmişimizde yapıcı bir güçtür. Amerika, Protestanlık ve kahvenin hepsinde Müslüman bir tarih söz konusudur. Ülkemiz -ve dünya- aslında oldukça Osmanlıdır.'

Haber365
bilgi@haber365.com.tr