Analizde, yabancı para kredilerinde yaşanan artışın detayları incelenirken, özellikle kredi vadelerinin kısaldığına dikkat çekildi. Bu durum, geçmişte yatırım ve proje finansmanı amaçlı kullanılan kredilerin son zamanlarda işletme sermayesi finansmanı için kullanıldığını gösteriyor.
Ana Bulgular
Kredi Kompozisyonu ve Gelişim: 2018 yılından sonra azalan yabancı para kredileri, son dönemde yeniden artış göstermiştir. Bu artış üzerine TCMB, sıkı para politikası duruşunu destekleyici ilave sıkılaşma adımları atmış ve yatırım hariç yabancı para kredilerinde aylık büyüme belirli bir düzeyi aşarsa zorunlu karşılık uygulaması getirmiştir.
Kredi Vadelerindeki Değişim: Özellikle vade kompozisyonunun, finansal istikrar açısından önem taşıdığı vurgulanmıştır. Uzun vadeli krediler, iş ve finansal döngülerden daha az etkilenerek finansal istikrarı desteklemekteydi. Ancak son dönemde kredi vadelerinin kısaldığı belirtilmiştir.
Arz/Talep Yönlü Faktörler: Analiz, yabancı para kredilerindeki artışın arkasında arz ve talep yönlü faktörlerin etkili olduğunu göstermiştir. Özellikle yurt dışından gelen yabancı para fonlamalarının artması ve bankaların döviz likiditesindeki iyileşmeler, bu artışta rol oynamıştır.
Finansal İstikrar ve Riskler: Küresel likidite gelişmeleri ve sermaye akımlarının etkisi altında, çekirdek dışı yabancı para yükümlülüklerinin vade uzunluğu ve bankaların döviz likiditesi gibi faktörler, kredi vadelerinde kısalma eğilimini desteklemiştir. Bu durum, finansal istikrar açısından döviz kuru risklerinin yönetilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır.
Analizde yer alanlar
TCMB'nin analizi, yabancı para kredilerindeki artışın ekonomik dinamiklerini ve bu kredilerin finansal istikrar üzerindeki etkilerini ayrıntılı olarak ele almaktadır. Özellikle uzun vadeli ve yatırım amaçlı kredilerin teşvik edilmesi ve döviz likiditesi gibi faktörlerin dikkate alınması, finansal istikrarın sağlanması adına önem arz etmektedir.
Paylaşılan analizde şunlar kaydedildi:
"Kredilerin gelişimi ve kompozisyonu, iç talep koşulları, fiyat istikrarı ve makro finansal istikrar açısından önem taşımaktadır. 2018 yılı sonrası azalan yabancı para (YP) krediler son dönemde artış eğilimine girmiştir. Bu artış sonrasında TCMB, sıkı para politikası duruşunu destekleyici ilave sıkılaşma adımları atmış ve 23 Mayıs 2024 tarihinde yatırım hariç YP kredilerde aylık yüzde 2 büyümenin aşılması durumunda zorunlu karşılık tesisi uygulamasını devreye alarak YP kredilere yönelik sınırlama getirmiştir. Bu yazıda YP kredilerde son dönemdeki artışın dinamikleri incelenmekte, kredi vadelerindeki gelişmeler arz/talep yönlü faktörlerle analiz edilmektedir.
İyileşen kur beklentilerinin de katkısıyla firmaların YP cinsi kredi talebi canlanmıştır. Aynı dönemde bankaların uluslararası piyasalardan borçlanma koşulları iyileşmiş ve yurt dışı YP borçların sektörün toplam yükümlülükleri içindeki payı artmıştır. Artan sermaye ve efektif girişleri ile kapatılan TCMB taraflı swap işlemleri neticesinde bankaların YP likidite pozisyonu güçlenmiştir. Bahse konu arz ve talep yönlü bileşenler YP kredileri desteklemiştir.
KREDİ VADELERİNDE KISALMA VURGUSU
"Uzun vadeli krediler daha çok yatırım amaçlı kullanılmakta ve firmaların iş ve finansal çevrimlerden kaynaklı kredi standartlarında yaşanabilecek değişimlerden daha az etkilenmesini sağlayarak finansal istikrarı desteklemektedir. Bahse konu dönemde ise YP kredilerdeki artışa rağmen vadelerin kısaldığı dikkati çekmektedir. Bu durum, tarihsel olarak yatırım ve proje finansmanı amacıyla kullandırılan YP kredilerin son dönemde işletme sermayesi finansmanı amacıyla kullandırıldığını ima etmektedir. Bu eğilimin temel sürükleyicisini belirleyebilmek amacıyla banka ve firma düzeyinde bir veri seti kullanılmıştır.
Firma talebinin kontrol edildiği modelde arz yönlü faktörlere odaklanılmıştır. Sonuçlar, YP kredi tutarı ile yurt dışı YP fonlamanın payı ve döviz likiditesi arasında pozitif bir ilişkiye işaret etmektedir. Diğer yandan, YP kredi vadesi ile yurt dışı YP fonlamanın payı arasında pozitif, döviz likiditesi arasında ise negatif bir ilişki bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle, yurt dışı YP fonlama payı yüksek olan bankaların daha fazla ve daha uzun vadeli YP kredi verdiği görülmektedir. Yurt dışı YP fonlama oranı 1 puan arttığında bankaların YP kredi tutarı yüzde 0,8, vadesi yüzde 0,7 artmaktadır. Fakat bir önceki ay döviz likiditesi daha yüksek olan bankaların daha kısa vadeli olarak daha fazla YP kredi verdiği dikkati çekmektedir. Döviz likiditesi oranı 1 puan arttığında bankaların YP kredi tutarı yüzde 3,6 artarken, vadesi yüzde 1,5 kısalmaktadır.
Küresel likidite gelişmelerine ve sermaye akımlarına duyarlılığını sınırlamak amacıyla çekirdek dışı YP yükümlülüklerin vadesinin uzamasının ve bankaların yurt dışından daha uzun vadeli borçlanmasının daha düşük zorunlu karşılık oranları ile desteklenmiştir.
Özetle, YP kredilerin tutarı ile yurt dışı borçlanma ve döviz likiditesi arasında pozitif bir ilişki varken, YP kredi vadelerinin sektörün güçlenen döviz likiditesiyle kısaldığı görülmektedir. Ayrıca firmaların artan döviz kuru riski de finansal istikrara yönelik potansiyel risk teşkil etmektedir. Bu kapsamda, YP kredilerin yatırım amaçlı ve uzun vadeli kullanımı bahse konu risklerin orta-uzun vadede yönetilmesi için büyük önem arz etmektedir. Mayıs ayında getirilen YP kredi düzenlemesinde iki yıldan uzun vadeli yatırım kredilerinin istisna tutulması da bu amaca hizmet etmektedir."