Tasvir-i Efkar Gazetesi Nerede, Ne Zaman ve Kim Tarafından Çıkarıldı?
Tasvir-i Efkar gazetesi nerede, ne zaman ve kim tarafından çıkarıldı? Osmanlı’da ilk özel gazete hangisidir? Tasvir-i Efkar hakkında bilinmeyenler.
Tasvir-i Efkar, 1831 yılında çıkarılan Takvim-i Vekayi, 1840’da çıkarılan Ceride-i Havadis ve 1860 yılında Tercüman-ı Ahval gazetesinden sonra 28 Mayıs 1962 yılında çıkarılmaya başlanan Osmanlı Devleti’ndeki dördüncü gazetedir. İstanbul’da Türkçe basım yapan matbaanın ilk kitabı basmasından yaklaşık yüzyıl sonra Türkçe gazetelerin ilk örneği yayınlanmaya başlandı. 1831 yılında çıkarılan ilk resmi gazetenin ardından yaklaşık otuz yıl geçtikten sonra 1861 yılında bu kez ilk Türkçe özel gazeteler çıkmaya başladı.
OSMANLI DEVLETİ’NDE İLK ÖZEL GAZETELER
Türk basın tarihinde Türkçe özel gazeteler döneminin başlamasında en etkili olan şahsiyetlerin başında İbrahim Şinasi Efendi gelmektedir. Tanzimat aydınlarının öncülerinden olan İbrahim Şinasi Efendi, Batı’yı yerinde tanımaya çalışmış ve Osmanlı Toplumu’nun Batılılaşmasını savunmuştur. 19. yüzyılın çok yönlü bir aydın olan İbrahim Şinasi, o dönemde halkın gazeteler aracılığıyla aydınlatılabileceğine inanmıştır. İbrahim Şinasi, Tercüman-ı Ahval’in yayınını başyazar olarak bir dönem yönettikten sonra kendi matbaasını ve gazetesini kurmaya çalışmıştır.
İbrahim Şinasi 1861 yılında başladığı çalışmalara 28 Haziran 1862 tarihinde gazetenin yayınlanması ile hız vermiştir. 1862’de yayın hayatına başlayan Tasvir-i Efkar Gazetesi, Türkçe basım tarihi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Tasvir-i Efkar gazetesinden haberciliğin yanı sıra halkı aydınlatmak için fikir gazetesi olarak da çıkmıştır. Ayrıca bir süre sonra kendi gazetelerini çıkaracak olan birçok Türk genci için bir okul işlevi görmüştür. Tasvir-i Efkâr, dönemin bütün zorluklara rağmen yaklaşık yedi yıl boyunca yayınını sürdürmesinin ardından 1869 yılında yayın hayatına son vermiştir.
İBRAHİM ŞİNASİ GAZETEYİ ÇIKARMAYA NEDEN DEVAM ETMEDİ?
28 Haziran 1862 tarihinde yayınlanmaya başlanan Tasvir-i Efkar Osmanlı Devleti’nde yayınlanmaya başlanan dördüncü gazetedir. Ayrıca Osmanlı Devleti’nde tercüman-ı Ahval’den sonra Türkçe olarak yayınlanan ikinci gazetedir. Kamuoyunun öneminin kavrandığı bir dönemde Tercüman-ı Ahval’in açtığı yolda ondan daha ileride olan Tasvir-i Efkar’ın haberlerin yanında fikir gazeteciliğini de üzerine aldığı ve Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin sözcüsü durumuna geldiği görülmektedir. Gazete kullanılan dilin olabildiğince sade olmasından dolayı dönenim diğer gazetelerine oranla dil meselesine özellikle önem vermiştir. İbrahim Şinasi 1865’de Fransa’ya gitmesinin ardından Tasvir-i Efkar gazetesini Namık
Namık Kemal’in de Avrupa’ya gitmesiyle gazeteyi Recaizade Mahmut Ekrem yayımladı. Mayıs 1910’dan sonra gazete Yeni Tasvir-i Efkâr adıyla Ebüzziya Tevfik tarafından devam ettirildi. Kapatılmalarda adı Tevhid-i Efkâr, Tenvir-i Efkâr, İntihab-ı Efkâr, Tefsir-i Efkâr olarak değiştirildi. Başyazarı bu dönemde Velid Ebüzziya oldu. Ebüzziya 1920’de Malta’ya sürülünce gazete kapandı, 1921’de tekrar çıkarılmaya başlanmasının ardından 1925’te İstiklal Mahkemesi’nce gazete kapatıldı. Ziyad Ebüzziya 1940’ta gazeteyi tekrar yayımladı. 1945’te Tasvir adıyla çıkan gazete, bu dönemde de 17 defa kapatıldı ve otuz beş defa mahkemeye verildi. Cihad Baban yönetiminde 1949’a kadar devam etti. Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı 1862 yılından 1940’lı yıllara kadar iktidarlara karşı eleştirel eleştirel tutumuyla basın tarihinde yer aldı.
TASVİR-İ EFKAR GAZETESİ HAKKINDA BİLİNMEYENLER
Tercüman-ı Ahval’in açtığı yolda çok emek ve titizlikle yayın hayatına giren, daha ileri bir adım atan Tasvir-i Efkar olmuştur. Şinasi’nin kalemiyle özgürlük düşüncesini yayması bakımından bu gazetenin Türk basın tarihinde çok önemli bir yeri vardır. O dönemin en özlü ve kültürlü yazıları onun kaleminden çıkmıştır. İlk sayıdaki giriş bölümünde gazetenin amacının haber ulaştırmak, halkın kendi yararlarını düşünmeyi, kendi sorunları üzerinde durmayı öğretmek olduğu belirtilmiştir. Padişahın tahta çıkış ve doğum günlerinde övgüler yazmayı reddeden Şinasi, parlamenter sistemi savunmuş, bu konuyla ilgili olarak Avrupa basınından çeviriler yayımlamıştır.
İbrahim Şinasi’ye göre gazete bilimin ve eğitimin gelişmesi sorunlarını ele alınması gerekir. Ayrıca yayınlanan gazete de halkın anlayacağı dil kullanılmalıdır. Bu amaçla yayın ve eğitimle ilgili haberlere önem vermiş, hatta bunlarla ilgili ilanları parasız basmıştır. Haftada iki gün çıkarılan gazetede, iç ve dış haberler için ayrı sütunlar bulunuyor. Tasvir-i Efkar bu iç ve dış sütunlar ‘Havadis-i Dahiliye’ ve ‘Havadis-i Hariciye’ diye süslü başlıklarla verilmiştir. İbrahim Şinasi, kamuoyu, düşünce özgürlüğü gibi konularda uyarıcı başyazılar yazıyordu.
Gazeteyi üç yıla yakın bir süre Şinasi çıkardı. O sıralarda bir arkadaşının tutuklanmasından tedirgin olan Şinasi, 1865 ilkbaharında Paris’e kaçtı. İbrahim Şinasi 1865’de Fransa’ya gitmesinin ardından Tasvir-i Efkar gazetesini Namık Kemal çıkardı. İbrahim Şinasi döneminde Ramazan ayı dikkate alınarak bakıldığında bu ayın gazeteye hemen hiç yansımadığı görülmektedir. 1863 Ramazanı, Tasvir-i Efkar’da hırka-i şerif ziyareti sebebiyle darülfünundaki dersin 16 Ramazan’a ertelenmesi dolayısıyla anılmış bunun yanı sıra bayramla ilgili de herhangi bir haber yer almamaktadır. Bu durum 1864, 1865, 1866 ramazanları için de geçerli olmuştur. Namık Kemal’in başa geçmesinin ardından 1867 yılının ramazanıyla değişmiş, Namık Kemal’in ‘Ramazan Ta‘rif-i Ahvaline Dair Mektup’ başlıklı üç sayılık bir seri makalesi yayımlanmıştır.
İbrahim Şinasi’nin ayrılışından sonra gazetenin başına Namık Kemal geçti. Şinasi’nin etkisi altında kalan Namık Kemal, daha 25 yaşında iken başyazı yazmaya başladı. Yazılarında özgürlük konularına değiniyor ve aydın çevrelerde geniş yankılar uyandırıyordu. 1867’de çıkan ‘Şark Meşalesi’ başlıklı bir yazı dizisi üzerine Namık Kemal’in gazeteciliği yasaklandı. Bunun üzerine Namık Kemal de Avrupa’ya kaçtı ve gazetenin yönetimi Recaizade Mahmut Ekrem’e kaldı. Tasvir-i Efkâr, 835 sayı yayımlanmıştır. Tasviri Efkâr’ın eğitim ve edebiyat alanlarında yepyeni bir yaklaşım oluşturduğu da kabul edilir.