Doğal yaşam alanları Akdeniz ve Ege olan ancak son 1 yıldır Çanakkale Boğazı’nda sıkça görülmeye başlanan zehirli pusula denizanaları, balık popülasyonunu olumsuz etkiliyor. Bilim dilinde chrysaora hysoscella olarak da adlandırılan bu denizanalarıyla ilgili olarak bölge halkının dikkatli olması gerekiyor.
Çanakkale Boğazı’nda zehirli tehlike
DHA’nın haberine göre; ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Türkoğlu, kırmızı, kahverengi ve sarı renklerde olabilen, 1,5 metreyi bulan tentaküllere (dokunaç) sahip denizanalarına karşı halkı duyarlı olmaları konusunda uyardı.
Kesinlikle uzak durulmalı
Pusula denizanalarının 4 tane tentakülü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Muhammet Türkoğlu, "Tentaküllerin üzerinde nemotosit hücreleri bulunuyor. Bu hücrelerin içerisinde zehirli madde bulunuyor. Temas edildiğinde cilde yapışıyor. O nedenle kesinlikle temas edilmemesi gereken bir tür.
Temas edildiğinde, ovalanması halinde patlıyor ve >vücutta kızarıklık, isilik, egzama, yanma gibi semptomlar oluşuyor. Aşırı tepki veren insanlarda daha büyük bir sorun yaratabilir. Dolayısıyla uzak durulması gereken bir tür" dedi.
Kirlilik ve ısınan sular nedeniyle görülüyor
Pusula denizanalarının aslında Atlantik'te ve Akdeniz'de var olan bir tür olduğunu belirten Prof. Dr. Türkoğlu, "Ancak, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'nde de son yıllarda görülmeye başladı. Bunun nedenlerinden biri Marmara bölgesindeki aşırı kirlilik ve besinin bol olması. Diğer taraftan da yüzey suları ısınmaya başladı. Pusula denizanaları zaten ılıman bir tür. Sıcak suları seven bir tür olduğu için yayılımı Marmara'ya doğru kaymaya başladı. Yeterince besin bulabilmeleri ve hem Marmara Denizi hem de Çanakkale Boğazı'nda kirli ortamlar olduğu için son zamanlarda sayıları gittikçe artmaya başladı" diye konuştu.
Balık popülasyonunu tehdit ediyor
Pusula denizanalarının insan sağlığı kadar balık popülasyonu için de tehlikeli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Türkoğlu, "Bu tür denizanalarının et oburdur. Daha çok balık yumurtaları ve larvalarla beslendiği için sayıları artıkça, o bölgedeki balık popülasyonunun zayıflamasına da neden oluyorlar. Suyun kirliliğiyle birlikte özellikle bu bölgeye has bazı türlerin popülasyon yoğunluğunda azalmalara sebep olabilecek ekolojik bir etkiye sahipler. Balıklar için yeterli besin bulamama sonucunu doğruyorlar. Bu tür denizanaları balık avcılığında da önemli problemler yaratıyor" ifadelerini kullandı.
Problemin çözümü belli
Prof. Dr. Türkoğlu denizlerin kirletilmemesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Denizleri kirletmeyeceğiz. İklim değişimiyle birlikte zaten sular ısınıyor. Suların ısınmasını kısa sürede durdurma şansımız yok ama kirliliği kısa süre içerisinde durdurabiliriz. Marmara iki su kütlesine sahip. Hızlı akan, hem dip hem de yüzey akıntı olan sistemi var. Biz İstanbul gibi metropollerin kirliliğini bertaraf edebilirsek Marmara Denizi'ndeki bu problemi de çözüme kavuşturabiliriz" dedi