28.04.2020-17:07 (Son Güncelleme:28.04.2020-16:47)

Sinemaseverler İçin En İyi Biyografik Filmler

Coronavirüs tedbirleri kapsamında evden çıkamadığımız şu günlerde izlenebilecek en iyi 10 biyografik filmi listeledik.

İnsanoğlu geçmişten bu yana başkalarının hayatlarını merak eder. Hele bir de bu hayatlar akıcı bir üslupla beyazperdeye aktarılırsa daha ne istenebilir ki? Biz de sinemaseverler için en iyi biyografik filmleri listeledik. İşte o filmler...

CAN DOSTUM (2011)

Felçi bir adam ve ona bakıcılık yapan gencin hikayesini anlatan filmde, zengin bir iş adamı ve aristokrat olan Philippe, yamaç paraşütü yaparken geçirdiği kaza sonrası felç olur ve boynundan aşağısı kullanamaz hale gelir. Driss ise hapishaneden henüz yeni çıkmış bir işsizdir. Philippe 7 gün 24 saat boyunca bakımını üstlenmesi için Driss'i evine yatılı yardımcı olarak alınca ikisinin de dünyası değişecektir. Normal şartlar altında hiçbir zaman yan yana gelmeyecek bu ikili iyisiyle kötüsüyle hayatın tadını beraber çıkarmaya başlarlar.

PARA AVCISI (2013)



24 yaşında genç ve hırslı bir adam olan Jordan Belfort, para kazanma arzusuyla Wall Street borsasında önce komisyoncu ve ardından Stratton Oakmont adında bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi yapmaya hazır bir CEO olur. 90'ların en hızlı günleridir ve New York işlem salonunda her şey olabilmektedir. Önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı aldatarak, Belfort kısa zamanda bir para makinasına ve aynı zamanda bir harcama makinasına dönüşür. Bir günde hesapları milyon dolarlarla doldururken o gece hepsini aynı hızda harcayabilir. Profesyonel hayatının yanı sıra uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı lüks fantezilerle dolu kirli bir oyunun içindedir. Bu karakterin hayatındaki her şey abartılı bir şekilde devam ederken, çöküş ise çok uzakta değildir.

AKIL OYUNLARI (2001)



Asosyal bir matematikçi olan John Nash'in hayatını konu eden filmde, John Forbes Nash kazandığı bir bursla Princeton Üniversitesi'nde öğrenim görmeye başlar. Bu süreçte parlak zekasını her daim hissettiren ve çevresindekilerle uyum sorunu yaşayan dahi Nash, inanılmaz bir teoriyi ortaya sürüp kanıtlama aşamasına kadar gelir. Böylece matematik çevrelerince ününü yayan dahi adam zamanla şizofrenik belirtilerle mücadele etmeye başlar. Nash artık kendi kurgusal gerçekliklerinden oluşturduğu dünyasıyla asıl gerçekleri ayırt edemeyecek bir aşamaya gelir.

ZAFERE HÜCUM (2013)


1976 yılında gerçekleşen Alman Grand Prix yarışında Niki Lauda’nın kullandığı Ferrari ikinci round’un sonunda yaşadığı bir sorun nedeniyle yarış dışı kalır ve birincilik ezeli rakibi James Hunt’a gider. Bu kaza sonrasında Lauda yaralanır; aradan geçen altı haftanın ardından olağan hırsı ve öfkesiyle pistlere geri döner. İki yarışçı arasında italyan Grand Prix’i ile başlayan mücadele diğer yarışlarda katlanarak devam eder. Hedef dünya şampiyonluğudur…

KELEBEK VE DALGIÇ (2007)



43 yaşındaki Jean-Dominique Bauby, üç hafta süren koma halinden sonra gözlerini açmıştır. Bu mucizevi uyanış doktorlar tarafından şaşkınlıkla karşılanır çünkü Bauby fiziksel olarak hiçbir eylemi yerine getiremiyorken, beyin bölgesinde hiçbir sorun çıkmaz ve izleyici bu andan itibaren Bauby'nin iç sesiyle olaylara tanıklık etmeye başlar. Tek kontrol edebildiği organı sol göz kapağı olan adam bir mucizeye daha imza atarak insanlarla göz hareketiyle anlaşmaya, dahası hayat hikayesini anlatacağı kitabını yazmaya başlar.

SINIRSIZLAR KULÜBÜ (2013)



Ron Woodroof'a 1986 yılında AIDS yüzünden 30 günlük ömür biçilir. Teşhiş sonrası FDA kurumundan yasal onaylı olarak kullanabileceği tek ilaç olan AZT'yi almaya başlayan Ron hızla ölümün eşiğine doğru sürüklendiğini fark eder. Çareyi ABD'de yasal olmayan ama dünyanın dört bir yanında bulunan, doğal ilaçlara başvurmakta bulur. Kendisiyle ilgilenen doktorlardan biri olan arkadaşı Eve Saks'ın da yardımıyla Ron farkında olmadan çevresindeki hastalar içinde bir iletişim ve satış ağı kurmuş olur.

UMUDUNU KAYBETME (2006)



İyi bir baba olan Chris Gardner, işinde sorunlar yaşayan, maddi açıdan sarsıntıda olan ve aynı zamanda iyi bir eş olan bir adamdır. Ancak ne yazık ki eşi sıkıntılara daha fazla katlanamayacağına karar vererek onu terk eder. Christopher adındaki oğulları da babasının yanında kalır. Karısının terk edişi de yetmezmiş gibi bir de ev sahibi dışarı atar baba –oğulu. Sokaklarda kalıp, tuvaletlerde, düşkünler evinde çalışarak ayakta durmaya çalışır. Oğlunun sevgisi bu mücadeleci baba için her şeydir. Ve sevgiye eklenen bir var olma savaşı hiç şüphesiz, vakti geldiğinde en mükemmel kapıları açacaktır.

127 SAAT (2010)



Dağcı Aron Ralston'un başından geçenleri anlatan filmde genç bir dağcı olan Aron, Utah yakınlarında büyük bir kaya parçasının arasına sıkışır. Bundan sonra yapacağı tek şey vardır oradan kurtulup onları gerçekten sevdiğini gösteremediği anne ve babasına kavuşmak.

PATCH ADAMS (1998)



İntihar eğilimli biri olarak girdiği akıl hastanesinde gördüklerinden sonra Hunter "Patch" Adams, çıktıktan sonra tıp fakültesine öğrenci olarak girer. Okulda başarılı bir öğrenci olmasına karşın, ideallerinden dolayı hocalarından tepki görür. Amacı "hayata renk katarak" mizah yoluyla tedaviye katkıda bulunmaktır. Daha sonra yoksul hastalar için kendi parası ve bağışlarla özel bir klinik açmaya kadar girişimlerini sürdüren Adams, film sürecinde sevgilisi Carin Fisher'in (Monica Potter) öldürülmesiyle ve lisanssız klinik açmakla darbeler yese de, tedavi hizmetlerinde yaptıklarıyla ünü ülke çapına yayılır ve bir anlamda amacına ulaşır.

EKİM DÜŞÜ (1999)



Tüm erkek çocukların babaları gibi madenci olmalarının beklendiği bir kasabada, ailesinin onun için hazırladığı geleceğin dışına çıkmaya çalışan, büyük hayalleri olan bir gencin hikayesinin anlatıldığı filmde, 50’li yıllarda Batı Virginia’nın Coalwood kasabasında maden kontrolörü olarak çalışan John Hickam’ın (Chris Cooper) en büyük isteği, oğulları Jim ve Hower’ın da kendi gibi kontrolör olmalarıdır. Fakat Jim bir futbol bursu kazanmıştır ve Hower’ın ise çok başka hayalleri vardır.

Haber365
bilgi@haber365.com.tr