Saf aşkıyla gönüllerde taht kuran Keloğlan’ın erotik filmi ortaya çıktı

Yaa işte arkadaşlar, hayat şaşırtıcı. Bir gün karşınıza saflığına, naifliğine çok güvendiğiniz birisinin libido çılgını çıkacağı pek aklınıza gelmez. Kim derdi ki padişahın kızına tertemiz duygular besleyen Keloğlan aslında bir seks objesi olsun?

Daha önce farklı ekip tarafından çekilen Keloğlan serisi, Rüştü Asyalı'nın başrolünde olduğu yeni bir düzenlemeyle 1971 yılında yeniden çekilmeye başlandı.

En büyük korkusu anası olan, tarhana çorbasından aldığı zevki hiçbir şeyden alamayan, "yakışıklı değil ama sempatik" Keloğlan'dan bahsediyoruz.

Bütün ömrünü aç susuz bir şekilde padişah kızı Aykız'ın / Cankız'ın peşinde koşmakla heba etmiş tarama engelli bir birey aslında. Hatta sevgilisi derin uykudayken dürtmelere kıyamayıp başında "Uyan uyan uyan benim ay kızım, sultanım" diye türkü söyleyecek kadar da minnoş. Peki bundan emin miyiz?

1972'ye kadar evet. Keloğlan'ın hormonları ve erojen bölgeleri olduğu hiç aklımıza gelmemişti. Ama 1975 yılında serinin üç filminden sonra gümbürrrrt diye bir şey oldu ve araya "Keloğlan İşbaşında" diye akıllara gelmeyecek bir yapım eklendi.

Erotik ve komik film furyasının ticari gelirini fark eden yapımcılar, artık Keloğlan'dan bir seks objesi yaratmak gerektiğine karar verdiler. Arzu Okay'ın başrolde olduğu filmde Keloğlan, zengin kızın şoförü ve aynı zamanda koruması gibi bir şeyi canlandırıyor. Arzu Okay öğrenci ama libidosu yüksek, bu yüzden çıplak bedenlere şokella sürülen partilere katılmayı pek seviyor. Kelimiz de kapıda kızın çıkmasını bekleyerek babasına teslim ediyor, misyon bu.

Eli silahlı, muhafazakar babasının baskılarını donunda sallamayı adrenalin olarak kabul eden kızımız, özel şoförüne "sana biraz İngilizce öğreteyim mi?" diye bir teklifte bulunuyor. Derse başlarken de üstüne rahat bir şeyler alıp yatağa uzanıyor. Çünkü biliyoruz ki okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir!

Neyse tabii hayatı bu kadar uçlarda yaşamanın da bir bedeli var. Bu bedel kızın ruh hastası babasına yakalanmaksa yakalanıyorlar tabii. "İnşallah buna değmiştir" diye düşünürken babası "Bu utancı ancak nikah masası temizler" diyerek dünyanın en saçma çözümüyle geliyor. Her iki taraf bu anlık isteğin saçma bir birlikteliğe dönmesinden şikayet ediyor. Bu arada tabii kelin başına başka dertler geliyor. Fakat her olayda bir kadın bunu yatağa atıyor, inanılmaz bir cazibe merkezi haline dönüşüyor bizim Keloğlan. Tüm kriz anlarında kelle sevişmek için can atan bir kadın görüyoruz. Hayatta kalma iç güdüsü herhalde böyle bir şey