Pınar Gültekin cinayetine yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'idam' sorusuna cevap! 'Parlamento karar alırsa onaylarım'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Pınar Gültekin cinayeti davasıyla ilgili basın mensupları idam cezası sorusu yöneltti. Erdoğan ise parlamento karar alırsa onaylarım dedi. Ayrıntılar haberin içinde...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İspanya’da düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin sonrasında basın mensuplarının sorularına cevap verdi. Erdoğan, Pınar Gültekin davasına ilişkin, "Geçtiğimiz günlerde tüm Türkiye’yi derinden etkileyen Pınar Gültekin cinayeti davasında ceza indirim kararı çıktı. Bu indirim kararına ilişkin değerlendirmeniz nasıl olur? Bir de bu tür suçlarla ilgili idam konusu da gündeme geldi. Kadın cinayetlerine yönelik idam cezası olur mu?" sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
Bu vahşet bu millete yakışmaz diyen Erdoğan, "Bu konu ile ilgili olarak Devlet Bey’in de zaten bir açıklaması olmuştu. İdam konusu ülkemizin yeniden gündemine gelebilir ve bu tartışmaya açılabilir. Tabi Pınar Hanım’ın ölümü rastgele bir ölüm de değil. Tamamen burada bir vahşet söz konusu. Bu vahşet bu millete yakışmaz. Böyle bir şeye katlanmamız da mümkün değil. Bunun için de gerekli müzakereleri, tartışmaları Adalet Bakanım ile de yaptık, bunları konuştuk. Gerekirse bu tekrar gündeme getirilerek tartışma konusu haline gelmeli. Bu tartışmadan ne çıkar bunu görmeliyiz. Ardından da çıkan neticeye göre bir adım atılabilir. Çünkü Pınar Hanım’ın durumunun benzeri birçok vahşetler var. Bunlar hakikaten böyle yenilir yutulur şeyler değil. Onun için burada da bu işin müzakeresi tartışmaları hepsi yapılır. Tabii bu bir anayasa değişikliği gerektiren de bir konu. Daha önce de söylemiştim, burada Adalet Bakanlığımızın yaptığı çalışmada parlamento böyle bir karar alması halinde ben böyle bir kararı onaylarım.’’ dedi.
''Ucu nereye dayanıyor, idama mı? İdam olmalı''
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmaris'te bir basın mensubunun "Orman yangınlarını çıkaranlara yönelik nasıl bir ceza verilmesi gerekiyor" sorusuna karşı, "Caydırıcı bir ceza. Ucu nereye dayanıyor, idama mı? İdam olmalı. Sultan Fatih ne diyor? 'Ormanlarımdan bir ağaç kesenin boynunu vururum' diyor. Bu iş o kadar önemli. Canım bütün ormanları yakıyoruz. Bütün haşerat, hayvanlar bu ormanlarla yanıyor. Adam affedersin içmiş. 'Bilmem neye kızdım, onun için burayı yaktım'. Ne demek, böyle saçmalık olur mu? Bu tartışmalı, bunun üzerinde etraflıca durmalıyız." cevabını vermişti.
Katil zanlısına haksız tahrik indirimi
Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’e işkence etmesinin ardından varile koyarak diri diri yakan Cemal Metin Avcı’ya ‘haksız tahrik’ indirimiyle 23 yıl hapis, ‘cinayete yardım etmek’ ve ‘suç delillerini gizlemek’ iddiasıyla yargılanan kardeşi, annesi, babası, eski eşi ve ortağı 5 kişiye ise beraat kararı vermişti. Avcı'ya ‘haksız tahrik’ indirimiyle birlikte 23 yıl hapis cezası verilmesi infiale sebep olmuştu.
Öte yandan mahkeme gerekçeli kararında Avcı’ya ‘canavarca hisle eziyet çektirerek öldürme’ suçundan dava açıldığını fakat cinayette bu suçun unsurlarının oluşmadığını ileri sürerek, şunları aktardı:
''Eylemini bir an önce tamamlamak istedi''
Katil zanlısının eylemini bir an önce tamamlamak istediğini belirterek, “Cemal Metin Avcı, yayla evine girdikten hemen sonra maktulü, boğazını sıkarak öldürmeye kalktı. Eylemini bir an önce tamamlamak istedi. Eziyet çektirme kastı bulunması halinde uzun süre eylemini devam ettirmesi gerekirdi. Sanık, profesyonel bir sağlık personeli olmadığı da gözetildiğinde, maktulün boğazını ölümü gerçekleştirecek nitelikte kırık oluşmasına neden olacak kadar sıktıktan sonra henüz ölmemiş olduğunu bilemeyebilir.’’ dedi.
''Mahkeme nitelikli halin uygulama şartlarının gerçekleşmediğini kabul etti''
Canavarca his olmadığı aktarılırken, ‘’Canavarca his kavramı içerisinde yer alan eylemler; sırf öldürmüş olmak için öldürmek, ölenin acı çekmesinden zevk almak için öldürmek, insanı kurban etmek gibi duyguların etkisi altında gerçekleştirilen eylemlerdir. Somut olayda ise taraflar arasında önceye dayalı tanışıklık ve anlaşmazlıklar bulunduğu gözetildiğinde, sanığın sırf öldürmüş olmak için öldürme veya ölenin acısından zevk alma veya öleni kurban etme gibi bir düşünce içerisinde hareket ettiğine dair herhangi bir delil bulunmadığından, mahkeme nitelikli halin uygulama şartlarının gerçekleşmediğini kabul etmiştir.’’ diye ifade edildi.
Somut olayda gerçekleşmediğine karar verildi
Söz konusu unsurun somut olayda gerçekleşmediğine karar verildiği ifade edilerek, ‘’Sanığın yakma fiilini gerçekleştirmekteki amacının eziyet çektirmeye yönelik olmayıp, cesedi yok ederek yakalanmaktan kurtulmak ve suç delillerini yok etmeye yönelik olduğu gözetildiğinde, mahkeme, söz konusu unsurun somut olayda gerçekleşmediğine karar vermiştir.’’ denildi.
Mahkeme, Pınar’ın hayattayken yakıldığına ilişkin İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Üst Kurulu’nca düzenlenmiş olan 20 Mayıs 2021 günlü rapor ile sonrasında düzenlenen ek raporların da yeterli görülmediğini aktardı.
''Bu karar hukuksuz mesnetsizdir''
Pınar’ın ailesinin avukatı Rezan Epözdemir “Bu karar hukuksuz ve mesnetsizdir” diye söyledi. Epözdemir karara hem kendilerinin hem de Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatlarının itiraz ettiğini ifade ederek şunları aktardı: “Gerekçeli Karar kendi içerisinde ciddi çelişkiler barındırıyor çünkü delil durumu ve dosya içeriğiyle örtüşmüyor. Mahkeme, sanık savunmalarının tamamına itibar edip kutsiyet atfederken, bizim beyanlarımızın hiçbirisine itibar etmemiş. Bu durumu şaşkınlıkla ve üzülerek görüyoruz. Pınar’ın diri diri yakıldığı Adli Tıp 3. Üst Kurulu’nun iki raporuyla sabit. Mahkemenin Pınar’ın öldürülmesinin canavarca hisle ve eziyet çektirerek olmadığı şeklindeki açıklamaları bile tek başına bu hukuksuz kararın vahametini ortaya koymaya yeter. Cemal Metin Avcı, yayla evine girdikten hemen sonra maktulü, boğazını sıkarak öldürmeye kalktı. Eylemini bir an önce tamamlamak istedi. Eziyet çektirme kastı bulunması halinde uzun süre eylemini devam ettirmesi gerekirdi. Sanık, profesyonel bir sağlık personeli olmadığı da gözetildiğinde, maktulün boğazını ölümü gerçekleştirecek nitelikte kırık oluşmasına neden olacak kadar sıktıktan sonra henüz ölmemiş olduğunu bilemeyebilir.’’ şeklinde açıklamada bulundu.