Penisilin Nedir, Ne İşe Yarar, Nasıl Keşfedildi?
19. yüzyılda tesadüfen keşfedilen penisilin ilacı dünyada 1940'dan sonra kullanılmaya başlanmıştır. Peki penisilin ilk defa ne zaman kullanıldı, kim buldu, 2. dünya savaşında nasıl kullanıldı, tarihi nedir?
Binlerce yıldır yaraları iyileştirdiği bilinen küf, penisilin ilacı bulunmadan önce milyonlarca hastayı tedavi ediyordu. Milattan Önce 600’lü yıllarda Çin kayıtlarında küflü soya püresiyle iltihaplı yaralar tedavi ediliyordu. Sümer ve Mısırlıların ise bayat ekmekle yapılan birayı antibiyotik olarak kullandığı biliniyor. Dünyanın ilk antibiyotiği olarak bilinen penisilini 1928 yılında Alexander Fleming tesadüfen buldu. Penisilin, bakteri öldürücü bir madde olarak yaklaşık yüz yıldır hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Penisilin, hastalık yapan bakterilerin hücre duvarını bozarak hastalığı önlüyor. İşte detaylar...
ÇİN KAYITLARINDA ‘PENİSİLİN’
Ernest Duchesne askerde, Arap çocukların eğerleri karanlıkta küflendirdiğini gördü. Araplar bu küfün, atların yarasını iyileştirdiğini söylediler. Ernest Duchesne 1897’de küf mantarının koli basili çoğalmasını engellediğini tezinde yazdı ancak araştırma bitmeden önce veremden öldü. Bakteriyolog olan Alexander Fleming, bakteri öldürücü maddeleri araştırırken ilk tesadüfi buluşunu 1922’de yaptı. Bakteri kültür kabında, bakterilerin büyümediği bölgeyi fark eden Fleming, yanındakilere “O bölgeye, nezleyken burnumdan sıvı damladı” dedi. Sonra gözyaşının da bakteri büyümesini durdurduğunu buldu.
Bakteri büyümesini fark etmesinin üzerinden altı yıl geçtikten sonra Stafilikok bakterisini, kültür kaplarında çoğalttığı bir dönemde kapları yıkamadan bir aylık tatile çıktı. Döndüğünde, küflenen kapları yıkarken birinde küfün çevresinde bakteri büyümediğini gördü. Mantardaki bir maddenin bakterinin çoğalmasını engellemişti. Maddeyi mantardan ayıran Alexander Fleming, ona ‘penisilin’ adını verdi. Buluşunun önemini kanıtlayamayan Fleming, 1931 yılında penisilini bıraktı. 1938 yılında Oxford Üniversitsi'nde Florey ve Chain küf mantarından üretilen penisilini saflaştırarak çeşitli deneyler yapıldı. Başarılı olduğu sonucuna varılmasının arından büyük bir üretim tesisi kurularak II. Dünya Savaşı'nda askerler üzerinde kullanılmaya başlandı.
PENİSİLİN 2. DÜNYA SAVAŞINDA NASIL KULLANILDI?
Fleming, penisilinin antibakteriyel etkisini ilk kez fark eden bakteriyologdu. Penisilini kullanılabilir ve etkin bir iyileştirici ilaç haline getirenler ise Florey ve Chain olmuştu. Fakat onların katkıları kısa bir süre sonra unutuldu ve penisilinin keşfinde sadece Fleming’in adı anılmaya başlandı. İlk defa 1941 yılında salgın ve enfekte hastalıkların tedavisinde uygulanmaya başlanan penisilin, İkinci Dünya Savaşı boyunca yoğun olarak kullanıldı. ABD’de 1943 yılının ilk beş ayında 400 milyon birim penisilin üretilmişti. II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar ABD ilaç firmalarının aylık penisilin üretimi 650 milyon birimi buluyordu. 1940’lı yılların sonlarında penisilin artık başta frengi, zatürree, menenjit olmak üzere birçok bakteri hastalıklarının tedavisinde kullanılan başlıca ilaç durumuna gelmişti.
Penisilinin antibakteriyel etkileme mekanizması, uygulamasının başlamasından sonra anlaşılabildi. Penisilin, bakterilerin hücre duvarı yapımını engelleyerek onları yok ediyordu. Penisilinin keşfi, diğer antibakteriyel maddelerin araştırılmasına da ivme kazandırdı. Örneğin tüberküloz basiline karşı streptomisin 1943’te ve daha geniş bir bakteri spektrumuna karşı etkili olan kloromisetin ise 1947’de geliştirildi.
İnsanlık tarihi, büyük salgın hastalıklardan ayrı düşünülemez. Salgın ve enfekte hastalıkların yarattığı sonuçlar yüzünden birçok tarihsel sürecin ve olayların seyri değişmiştir. Salgın hastalıklardan ölen insanların sayısı, ilkçağlardan günümüze savaşlarda ölenlerin sayısından onlarca kat daha fazladır. Başta penisilin olmak üzere antibiyotikler milyonlarca insanın hayatını kurtarmıştır. Bugün ortalama yaşam süresi, 150 yıl önceki ortalama yaşam süresinin iki katına çıkmış durumda. Bunun başlıca nedeni, anestezi (1846) ve antisepsi (1865) araç ve yöntemlerinin geliştirilmesinin ve elbette genel refah koşullarının iyileşmesinin yanı sıra antibiyotiklerin kullanılmaya başlanmış olmasıdır. Penisilinin keşfini, önemli bir tıbbi başarı öyküsünün ötesinde büyük bir toplumsal dönüştürücü ve böylece yeni bir çağın başlatıcısı olarak görebiliriz.
Bugün ortalama yaşam süresi, 150 yıl önceki ortalama yaşam süresinin iki katına çıkmış durumda. Bunun başlıca nedeni, anestezi (1846) ve antisepsi (1865) araç ve yöntemlerinin geliştirilmesinin ve elbette genel refah koşullarının iyileşmesinin yanı sıra antibiyotiklerin kullanılmaya başlanmış olmasıdır.