22.01.2022-10:17 (Son Güncelleme:22.01.2022-10:17)

Nuh Suresi Okunuşu ve Anlamı Nedir?

Kuran-ı Kerim’in 71. Suresi olan Nuh Suresi, ismini Hz. Nuh peygamberden almaktadır. Hz. Nuh’un Allah’ın elçisi olmasını konu edinen sure yirmi sekiz ayettir. Peki, Türkçe ve Arapça okunuşu ne, meali, tefsiri ve fazileti nedir?

Mekke döneminde indirilen Nuh Suresi, Hz. Nuh ile birlikte Nuh Tufanından ve Nuh peygamberin mücadelelerinden de bahseder. Hadislerde birçok faziletinden bahsedilen Nuh suresi, çok okunan surelerden biri. İşte okunuşu ve meali…

OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

1. İnna erselna nuhan ila kavmihi en enzir kavmeke min kabli en ye'tiyehum 'azabun eliymun.

2. Kale ya kavmi inniy lekum neziyrun mubiynun.

3. Enı'budullahe vettekuhu ve etiy'uni.

4. Yağfir lekum min zunubikum ve yuahhırkum ila ecelin musemmen inne ecelellahi iza cae la yuahharu lev kuntum ta'lemune.

5. Kale rabbi inniy de'avtu kavmiy leylen ve neharen.

6. Felem yezidhum du'aiy illa firaren.

7. Ve inniy kullema de'avtuhum litağfire lehum ce'alu ezabi'ahum fiy azanihim vestağşev siyabehum ve esarru vestekberustikbaren.

8. Summe iniy de'avtuhum ciharen.

9. Summe inniy a'lentu lehum ve esrertu lehum israren.

10. Fekultüstağfiru rabbekum innehu kane ğaffaren.

11. Yursilissemae 'aleykum midraren.

12. Ve yumdidkum biemvalin ve beniyne ve yec'al lekum cennatin ve yec'al lekum enharen.

13. Malekum la tercune lillahi vekaren.

14. Ve kad halekakum atvaren.

15. Elem terev keyfe halekallahu seb'a semavetin tıbakan.

16. Ve ce'alelkamere fiyhinne nuren ve ce'aleşşemse siracen.

17. Vallahu enbetekum minel'ardı nebaten.

18. Summe yu'ıydukum fiyha ve yuhricukum ıhracen.

19. Vallahu ce'alelekumul(arda bisatan.

20. Litesluku minha subulen ficacen.

21. Kale nuhun rabbi innehum 'asavniy vettebe'u men lem yezidhu maluhu ve veleduhu illa hasaren.

22. Ve mekeru mekren kubbaren.

23. Ve kalu la tezerune alihetekum ve la tezerunne vedden ve la suva'an ve la yeğuse ve ye'uka ve naren.

24. Ve kad edallu kesiyren ve la tezidizzalimiyne illa dalalen.

25. Minma hatiyatihim uğriku feudhıhu naren felem yecidu lehum min dunillahi ensaren.

26. Ve kale nuhun rabbiy la tezer 'alel'ardı minelkafiriyne deyyaren.

27. İnneke in tezerhum yuodıllu 'ıbadeke ve la yehidu illa faciren keffaren.

28. Rabbiğfirliy ve livalideyye ve limen de hale beytiye mu'minen ve lilmu'miniyne velmu'minati ve la tezidizzalimiyne illa tebaren.

MEALİ

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

1. Şüphesiz biz Nûh'u, kavmine, "Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar" diye peygamber olarak gönderdik.

2. Nûh şöyle dedi: "Ey kavmim! Şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım."

3, 4. "Allah'a ibadet edin. Ona karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. Şüphesiz, Allah'ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz."

5. Nûh şöyle dedi: "Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim."

6. "Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı."

7. "Kuşkusuz sen onları bağışlayasın diye kendilerini her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler."

8. "Sonra ben onları açık açık davet ettim".

9. "Sonra, onlarla hem açıktan açığa, hem de gizli gizli konuştum."

10. "Dedim ki: Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır.'

11. (Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.'

12. Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.'

13. Size ne oluyor da Allah için bir vakar (saygınlık, büyüklük) ummuyorsunuz?'

14. Halbuki, o sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.'

15. Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?'

16. Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?'

17. Allah, sizi (babanız Adem'i) yerden (bitki bitirir gibi) bitirdi (yarattı.)'

18. Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.'

19, 20. Allah yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır ki, oradaki geniş yollarda yürüyesiniz.' "

21. Nûh dedi ki: "Rabbim! Gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular."

22. "Bunlar da, çok büyük bir tuzak kurdular."

23. "Şöyle dediler: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Hele hele Vedd'i, Süvâ'ı, Yeğus'u, Ye'ûk'u ve Nesr'i hiç bırakmayın."

24. "Onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin sadece sapıklıklarını artır."

25. Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular da kendileri için Allah'tan başka yardımcılar bulamadılar.

26. Nûh şöyle dedi: "Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!"

27. "Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kafir kimseler yetiştirirler."

28. "Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini arttır."



FAZİLETİ

Kaynaklarda yer alan bazı hadislere göre Nuh suresini okuyan kişi Hz. Nuh’un davetlilerinden biridir. Kaynak olan hadiste şöyle denmektedir:

"Nûh sûresini okuyan kimse Hz. Nûh'un davetinin ulaştığı müminlerden biri sayılır"

TEFSİRİ

Nûh aleyhisselâm, Kur’an’da adı çokça geçen ve dini tebliğ konusunda kavmiyle mücadelesine yer verilen peygamberlerin ilkidir. Kur’an’da Nûh’tan önceki bazı peygamberler de anılmakla birlikte onların inkârcılarla mücadelesi hakkında detaylı bilgi verilmemiştir. Nûh’un soyu, hayatı, peygamberliği, inkârcı toplumuna karşı sergilediği mücadele ve Nûh tûfanı hakkında Hûd sûresinin tefsirinde genişçe bilgi verilmiştir (bk. 11/25-49; ayrıca krş. A‘râf 7/59-64).

Müfessirler, birinci âyette sözü edilen “can yakıcı azab”ın Nûh tûfanı olduğu kanaatindedirler.

4. âyette Nûh’un, bir taraftan “... size belirli bir vadeye kadar süre tanısın” derken, diğer taraftan Allah’ın belirlediği vade geldiğinde artık ecelin ertelenmeyeceğini söylemesi müfessirlerce iki şekilde açıklanmıştır: a) Allah, topluluk olarak iman etmeleri şartıyla insanlar için bir ecel tayin etmiştir. Ancak inkârda ısrar ettikleri takdirde belirlenen ecel gelmeden yine topluluk olarak cezalandırılıp helâk edilmeleri de ilâhî takdirin gereğidir. İman etmeleri halinde ise belirlenen o vakte kadar toplumsal varlıklarını devam ettirirler. b) Maksat, ömrün zamansal anlamda uzayıp uzamaması değil, bereketli, hayırlı ve verimli geçip geçmemesidir. Şu halde burada Allah tarafından belirlenen ecelin değişebileceği bildirilmemiş; fakat insanların değişmeyecek ecelleri gelinceye kadar iman ederlerse bereketli, mutlu ve huzurlu bir ömür yaşayıp ölecekleri, ama iman etmezlerse mutsuz ve huzursuz yaşayacakları, nihayet hayatlarının da felâketlerle son bulacağı anlatılmak istenmiştir (Zemahşerî, IV, 161; Şevkânî, V, 342).

Haber365
bilgi@haber365.com.tr