Ne yaman çelişki?: Deepfakelerin tespiti için tek umut yapay zeka!
İstanbul Üniversitesi Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Evren Şeker, uzun zamandır mücadele ettikleri deepfake sorunun çözümü için umutlarının yapay zekanın geliştirilmesine bağlı olduğunu açıkladı. İşte detayları…
Deepfake (İnsanların yüz, hareket ve sesini gerçeğe uygun olacak şekilde taklit etmek veya değiştirmek. Bunu yaparken de yapay zeka kullanılır.) içeriklerin tespiti için yapay zekanın tek umutları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şeker, yapay zekanın ileri teknoloji için önemli faydaları olduğunu belirtirken, aynı zamanda olumsuz sonuçlarının da olduğuna işaret etti.
Tek umut yapay zeka!
AA’dan ulaşılan bilgilere göre, İstanbul Üniversitesi Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Evren Şeker, veri ve makine öğrenimindeki ilerlemelerle giderek daha ikna edici hale gelen deepfake videoların kötü niyetle oluşturulma potansiyeli, yapay zekanın en çok tartışılan konularından biri olmayı sürdürdüğünü ifade etti. Deepfake videoların yakın gelecekte evrensel tehdit oluşturacağı uyarısında bulunan Şeker, "Deepfakeleri tespit etmek için yapay zeka tek umudumuz" dedi.
Kötü niyetlilerin eline geçebilir!
Yapay zeka kullanılarak bireylerin taklit edildiği sahte görüntüleri içeren deepfake'in herkesin günlük hayatını etkilediğinin ve bu tehdidin giderek arttığının altını çizen Şeker, bununla birlikte deepfake karşıtı teknolojilerin de geliştiğini ancak henüz avantajlı konuma ulaşamadığını söyledi. Şeker, deepfake tehdidine karşı daha odaklanılmış çalışmaların yanı sıra hükümetler ya da uluslararası kuruluşlarca finanse edilen kamuya açık araçların oluşturulması gerektiğini belirtti. Kötü niyetlilerin eline geçmesi durumunda büyük sorunların oluşabileceğine değinen Şeker, deepfake içeriklerin görsel medyaya inanma eğiliminden faydalandığı için özellikle tehlikeli olduğunu belirtti.
Teknoloji kullanımında kuşak farkı var!
Yeni neslin teknolojiyle içli dışlı olduğunu belirten Şeker, "Biz, bir önceki nesilden geliyoruz. Yeni nesil bu teknolojilerle yaşıyor ve büyüyor. Onların tüm deepfake tehditlerine ilişkin anlayışları ve algıları tamamen farklı olabilir" dedi.
Deepfake karşıtı teknolojilerde gelişmeye başladı!
Şeker, bu tehditlerle mücadele etmenin en iyi yolunun deepfake karşıtı teknolojiler için yapay zeka teknolojisi üretmek olduğunu söyledi. Deepfake karşıtı teknolojilere ilişkinde şunları aktardı: "Kusur tespit teknolojilerine ya da üretici ve dönüştürücü yapay zekaya yönelik bazı teknolojilerimiz var ve bu teknolojiler giderek daha iyi hale geliyor ancak ne yazık ki (deepfake) üretici teknolojiler de giderek daha iyi hale geliyor. Her teknolojik ilerlemeyle birlikte onu kötüye kullanacak kişilerde ortaya çıkıyor ve maalesef teknolojiyle bağlantılı suçlara karşı hukuki kavramların, bu suçlar işlendikten sonra gündeme geliyor.’’
Kanun koruyucular teknolojik gelişmeleri takip etmeli!
Deepfake tehdidini kontrol altında tutmaya yönelik yasal tedbirler konusundaki düzenlemelerin geç yapıldığını dile getiren Şeker, "Kanun koyucular, teknolojinin çok gerisinde kalıyor" görüşünü savunarak, dijital konuların yerel ve ulusal mahkemelerde, kritik meselelerin de yüksek mahkemelerde değerlendirilebileceğini söyledi. Ayrıca dünyanın globalleştiğine dikkati çeken Şeker, bir ülkede işlenen suçların başka bir ülkeyi etkileyebileceğini de sözlerine ekledi.
‘‘İnsanlık için her şey çok geç olacak!’’
Şeker, küreselleşmenin dijital içeriklerin zaman ve mekandan bağımsız hale gelmesine yol açtığını dile getirerek, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Dijital bir resminiz varsa bu resmi onlarca yıl hatta yüzyıllarca saklayabilirsiniz, hiçbir deformasyon ve bilgi kaybı olmaz. Bir ülkede üretilen içerik kolayca başka bir ülkeden erişilebiliyor. Dolayısıyla, konuya ilişkin yeni yasalar hazırlanırken zaman ve mekandan bağımsızlığın da göz önünde bulundurulması gerekiyor. Herkesi bir veri bilimcisi olarak düşünebiliriz, herkes bir şekilde verilerle ilgili, en azından vücutları hakkında kendi verilerini topluyorlar. Elbette her bir kişi ve kuruluştan veri topluyoruz, bu yüzden daha fazla veriden sorumluyuz. Bu durumun gizlilik endişelerini de beraberinde getiriyor. Kişisel verilerle bağlantılı veri gizliliği sorununun yaşandığı görülüyor ve herkes de bunun farkında olmalı. Yani bu, bir dönüşüm zamanı. Doğru kararlar almak için bir fırsatımız var ve halen zamanımız olduğu için doğru adımlar atmamız gerekiyor, aksi takdirde insanlık için her şey çok geç olacak."