22.02.2020-09:35
(Son Güncelleme:22.02.2020-09:29)
Mustafa Denizli, Süper Lig'de yapılacak olan Fenerbahçe Galatasaray derbisini ele alarak değerlendirmelerde bulundu.
SORU: İki tarafın da avantajlarını ve dezavantajlarını düşündüğünüzde kim daha çok öne çıkıyor?
M.D.: Şimdi bu maçın önemi şurada. Herkes Fenerbahçe-Galatasaray maçına kilitlendi. Ben sadece bu maça kilitlenmiyorum. Bu hafta oynanacak 180 dakikalık bir derbi var. Ligin üst sıralarını ya net olarak şekillendirecek ya da üst tarafı tam bir arapsaçına dönüştürecek. Fenerbahçe-Galatasaray maçını Beşiktaş-Trabzon maçından ayrı değerlendirmemek daha sağlıklı olur.
Bu maçı değerlendirirken tabloyu şöyle bir düşünelim. Trabzon ve Galatasaray’ın kazanması halinde lig 2 veya 3 takımlı yarış halinde devam eder. Ama tersi olursa, Beşiktaş ve Fenerbahçe kazanırsa üst taraf allak bullak olur, arapsaçına döner. Her şeye rağmen yarış asgari 4’lü, 5’li takımla devam eder. Onun için Fenerbahçe-Galatasaray maçının sonucu bugünkü Beşiktaş-Trabzon maçının sonucu kadar değerli. Hatta Beşiktaş-Trabzon maçının sonucu ondan da değerlidir, ligin kimlerle, nasıl devam edeceği açısından. Bu nedenle hafta sonunu sadece Fenerbahçe-Galatasaray derbisiyle değerlendirmek yanlış olur. Durum budur.
Bu hafta 180 dakikalık bir derbiye sahne olacak Türkiye. Ve tablo pazartesi günü çok net bir şekilde ortaya çıkacak. Bunu beklemek mecburiyetindeyiz. 180 dakika sonunda üstteki yarışın kaç takımla devam edeceğini daha net göreceğiz. Ya 2 takımı ya da asgari 5 takım.
SORU: Bu tip maçları hem futbolcu hem teknik adam olarak defalarca yaşadınız. Hangisi daha zordur? Sahada olmak mı, kenarda olmak mı?
M.D.: Öyle enteresan bir soru ki; ikisi birbirine çok yakın gibi gözükse de birbirinden çok farklı iki alan. Bir tanesinde verdiğin kararlar bir grubu, bir camiayı, milyonları etkileyecek kararlar... Ki bu kulübe oluyor. Bir diğeri ise kendi kararını kendin vereceğin alan. O da saha içi. O 90 dakikalık performansı, o günkü tercihleri, maç içindeki düşüncelerin belirler. Saha kenarında olmak ise kılık kırk yarmak, 90 dakikalık stratejiyi belirlemek, başlama, devam etme ve bitirme stratejisi dediğimiz kiminle başlayacaksın, oyununu gidişine göre kiminle devam edeceksin ve kiminle bitireceksin... Bunun için de 3 tane şansın var. Ya böyle oyunu değiştireceksin ya da oyun içindeki pozisyonları değiştireceksin. Şartlar ne olursa olsun oyununu sonucunda senin tercihlerin değerlendirecek. Başarı ve başarısızlık birinci derecede sana mâl edilecek. Dolayısıyla kenarda olmak her zaman çok daha zordur.
SORU: Emre Belözoğlu ve Gustavo’nun yokluğu F.Bahçe’yi nasıl etkiler?
M.D.: Fenerbahçe’ye baktığın zaman oyuna yön veren, oyunu şekillendiren, oyunda beyin görevi yapan iki futbolcudan bahsediyoruz. Onların kalitesinde ve onların işini yapacak futbolcu şu anda Fenerbahçe’de mevcut değil. Rodrigues de büyük bir ihtimalle görev yapmayacak. Bunlardan Fenerbahçe’nin istifade etme şansı olsaydı ve maç öncesi sen bana Fenerbahçe’de ‘Bu oyunun sonucunu kimler etkileyebilir?’ diye bir soru sorsaydın ben sana önce bu üç ismi söylerdim. O manada Fenerbahçe sıkıntı çeker. G.Saray’da da sakatlıklar var. Luyindama’nın uzun süre oynamayacak olması, Lemina’nın görev yapamayacak olması, Falcao’nun tam fit durumda olmaması da G.Saray’ın dezavantajı. Ama teraziyi koyduğun zaman F.Bahçe’deki kayıplar daha ağır basıyor diyebiliriz.
SORU: Derbide nasıl bir futbol bekliyorsunuz?
M.D.: Derbide, önce iki takımın durumunu değerlendirmek lazım. Hangi sonuçlar neyi doğurur. Fenerbahçe’nin ‘ben bu yarışta varım’ diyebilmesi için mutlaka kazanması lazım. Galatasaray için kazanmak Trabzon’un en büyük rakibi olmak demek. Şu anda da gözüken o. Öncelikle düşünülecek formül muhtemelen kaybetmeme üzerine olacak her iki taraf için. Ama kaybetmemek daha çok Fenerbahçe’nin aleyhine olacak bir sonuçtur. Çünkü kazansa dahi hâlâ Galatasaray’ın gerisinde kalacak. Dolayısıyla bu tür maç öncesi düşüncelerin hakim olduğu bir ortamda iyi futbol beklemek sürpriz olur. Yani bu 90 dakika iyi futboldan önce kaybetmemeyi ve ‘nasıl kazanırım’ı ön plana çıkarır. Bu düşüncelerle oynanacak maçtan iyi futbol beklemek iyimserlik olur. İnşallah yanılırız.
SORU: Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinin son yıllarda futbol olarak keyif vermediğini düşünüyor musunuz?
M.D.: Onu bir evvelki soruda net olarak yanıtladık. Evet net olarak keyif vermiyor. Bu kadar baskısı ve dış çevre etkileri olan maçlarda iyi futbol oynanması ikinci planda kalıyor.
SORU: Bir tarafta Radamel Falcao gibi bir dünya markası, diğer tarafta son maçlarda leblebi gibi gol atan Adem Büyük. Siz olsanız derbide hangisini oynatırdınız?
M.D.: Şimdi bunun kararını verecek, her iki takım için de bu tercihleri yapacak olan değerli teknik adam var. Benim dışarıdan algım Fatih hocanın Adem ile başlayacağı ve fizik olarak da şu anda sakatlıktan çıkmakta olan Falcao’nun oyuna sonradan dahil edilmesi hem onun açısından hem takım açısından daha sağlıklı bir karar olur diye düşünüyorum. Ama biraz evvel söylediğim bu maç stratejilerinin hikayesinde hocanın daha farklı düşünceleri de olabilir.
Son Dakika Spor Haberleri için aşağıya kaydırın.
SORU: İki tarafın da avantajlarını ve dezavantajlarını düşündüğünüzde kim daha çok öne çıkıyor?
M.D.: Şimdi bu maçın önemi şurada. Herkes Fenerbahçe-Galatasaray maçına kilitlendi. Ben sadece bu maça kilitlenmiyorum. Bu hafta oynanacak 180 dakikalık bir derbi var. Ligin üst sıralarını ya net olarak şekillendirecek ya da üst tarafı tam bir arapsaçına dönüştürecek. Fenerbahçe-Galatasaray maçını Beşiktaş-Trabzon maçından ayrı değerlendirmemek daha sağlıklı olur.
Bu maçı değerlendirirken tabloyu şöyle bir düşünelim. Trabzon ve Galatasaray’ın kazanması halinde lig 2 veya 3 takımlı yarış halinde devam eder. Ama tersi olursa, Beşiktaş ve Fenerbahçe kazanırsa üst taraf allak bullak olur, arapsaçına döner. Her şeye rağmen yarış asgari 4’lü, 5’li takımla devam eder. Onun için Fenerbahçe-Galatasaray maçının sonucu bugünkü Beşiktaş-Trabzon maçının sonucu kadar değerli. Hatta Beşiktaş-Trabzon maçının sonucu ondan da değerlidir, ligin kimlerle, nasıl devam edeceği açısından. Bu nedenle hafta sonunu sadece Fenerbahçe-Galatasaray derbisiyle değerlendirmek yanlış olur. Durum budur.
Bu hafta 180 dakikalık bir derbiye sahne olacak Türkiye. Ve tablo pazartesi günü çok net bir şekilde ortaya çıkacak. Bunu beklemek mecburiyetindeyiz. 180 dakika sonunda üstteki yarışın kaç takımla devam edeceğini daha net göreceğiz. Ya 2 takımı ya da asgari 5 takım.
SORU: Bu tip maçları hem futbolcu hem teknik adam olarak defalarca yaşadınız. Hangisi daha zordur? Sahada olmak mı, kenarda olmak mı?
M.D.: Öyle enteresan bir soru ki; ikisi birbirine çok yakın gibi gözükse de birbirinden çok farklı iki alan. Bir tanesinde verdiğin kararlar bir grubu, bir camiayı, milyonları etkileyecek kararlar... Ki bu kulübe oluyor. Bir diğeri ise kendi kararını kendin vereceğin alan. O da saha içi. O 90 dakikalık performansı, o günkü tercihleri, maç içindeki düşüncelerin belirler. Saha kenarında olmak ise kılık kırk yarmak, 90 dakikalık stratejiyi belirlemek, başlama, devam etme ve bitirme stratejisi dediğimiz kiminle başlayacaksın, oyununu gidişine göre kiminle devam edeceksin ve kiminle bitireceksin... Bunun için de 3 tane şansın var. Ya böyle oyunu değiştireceksin ya da oyun içindeki pozisyonları değiştireceksin. Şartlar ne olursa olsun oyununu sonucunda senin tercihlerin değerlendirecek. Başarı ve başarısızlık birinci derecede sana mâl edilecek. Dolayısıyla kenarda olmak her zaman çok daha zordur.
SORU: Emre Belözoğlu ve Gustavo’nun yokluğu F.Bahçe’yi nasıl etkiler?
M.D.: Fenerbahçe’ye baktığın zaman oyuna yön veren, oyunu şekillendiren, oyunda beyin görevi yapan iki futbolcudan bahsediyoruz. Onların kalitesinde ve onların işini yapacak futbolcu şu anda Fenerbahçe’de mevcut değil. Rodrigues de büyük bir ihtimalle görev yapmayacak. Bunlardan Fenerbahçe’nin istifade etme şansı olsaydı ve maç öncesi sen bana Fenerbahçe’de ‘Bu oyunun sonucunu kimler etkileyebilir?’ diye bir soru sorsaydın ben sana önce bu üç ismi söylerdim. O manada Fenerbahçe sıkıntı çeker. G.Saray’da da sakatlıklar var. Luyindama’nın uzun süre oynamayacak olması, Lemina’nın görev yapamayacak olması, Falcao’nun tam fit durumda olmaması da G.Saray’ın dezavantajı. Ama teraziyi koyduğun zaman F.Bahçe’deki kayıplar daha ağır basıyor diyebiliriz.
SORU: Derbide nasıl bir futbol bekliyorsunuz?
M.D.: Derbide, önce iki takımın durumunu değerlendirmek lazım. Hangi sonuçlar neyi doğurur. Fenerbahçe’nin ‘ben bu yarışta varım’ diyebilmesi için mutlaka kazanması lazım. Galatasaray için kazanmak Trabzon’un en büyük rakibi olmak demek. Şu anda da gözüken o. Öncelikle düşünülecek formül muhtemelen kaybetmeme üzerine olacak her iki taraf için. Ama kaybetmemek daha çok Fenerbahçe’nin aleyhine olacak bir sonuçtur. Çünkü kazansa dahi hâlâ Galatasaray’ın gerisinde kalacak. Dolayısıyla bu tür maç öncesi düşüncelerin hakim olduğu bir ortamda iyi futbol beklemek sürpriz olur. Yani bu 90 dakika iyi futboldan önce kaybetmemeyi ve ‘nasıl kazanırım’ı ön plana çıkarır. Bu düşüncelerle oynanacak maçtan iyi futbol beklemek iyimserlik olur. İnşallah yanılırız.
SORU: Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinin son yıllarda futbol olarak keyif vermediğini düşünüyor musunuz?
M.D.: Onu bir evvelki soruda net olarak yanıtladık. Evet net olarak keyif vermiyor. Bu kadar baskısı ve dış çevre etkileri olan maçlarda iyi futbol oynanması ikinci planda kalıyor.
SORU: Bir tarafta Radamel Falcao gibi bir dünya markası, diğer tarafta son maçlarda leblebi gibi gol atan Adem Büyük. Siz olsanız derbide hangisini oynatırdınız?
M.D.: Şimdi bunun kararını verecek, her iki takım için de bu tercihleri yapacak olan değerli teknik adam var. Benim dışarıdan algım Fatih hocanın Adem ile başlayacağı ve fizik olarak da şu anda sakatlıktan çıkmakta olan Falcao’nun oyuna sonradan dahil edilmesi hem onun açısından hem takım açısından daha sağlıklı bir karar olur diye düşünüyorum. Ama biraz evvel söylediğim bu maç stratejilerinin hikayesinde hocanın daha farklı düşünceleri de olabilir.
Son Dakika Spor Haberleri için aşağıya kaydırın.
Haber365
bilgi@haber365.com.tr
DİĞER Spor HABERLERİ