Küresel bir sorun olan iklim krizi; Türkiye’de de etkilerini göstermeye başladı. Mevsimlerdeki değişiklik Türkiye’deki birçok su kanallarını kurumaya mahkum bıraktı. Kuraklığın etkili olduğu İç Anadolu'daki Tuz Gölü küçülmeye devam ediyor. Son yapılan analizlere göre gölün su alanı 32 bin 552 hektara kadar düştü. Van Gölü'nden sonra Türkiye'nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü'nde kuraklığın etkisiyle, sular yüzde 65 civarında çekildi. AA'nın aktardığı habere göre, Ankara, Konya ve Aksaray arasında yer alan Tuz Gölü, başta flamingolar olmak üzere binlerce kuşa ev sahipliği yapıyor. Göl alanı, iklim değişikliğine bağlı kuraklığın etkisiyle her geçen gün biraz daha daralıyor. Gölle ilgili araştırmalar yapan Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatim Elhatip, AA muhabirine, Tuz Gölü ve çevresinde özellikle 2000 yılından itibaren yer altı ve yer üstü suyu miktarında çok çarpıcı bir azalma gözlendiğini söyledi. Türkiye'nin 3 tarafının denizlerle çevrili olduğunu hatırlatan Elhatip, Türkiye'de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının 1750 metreküpe kadar gerilediğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'nin su kaynaklarının zengin, yer altı ve yer üstü sularının bol, göllerinin ve akarsularının çok olduğunu söylüyorduk ama maalesef şu anda küresel ısınma ve kuraklıkla birlikte su kaynakları kıtlığı yaşanan ülkeler arasına girdik. 2030'da nüfusumuz 100 milyona ulaştığında, kişi başı kullanılabilir su miktarımız 1000 metreküp olacak ve su fakiri sınıfına gireceğiz."
GÖLÜN SULARININ ÇEKİLME ORANI YÜZDE 65
İklim krizinin getirdiği kuraklık ile beraber Türkye genelinde akarsu ve göller kurumaya başladı. Konu ile ilgili Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatim Elhatip açıklamalarda bulundu. Elhatip, Türkiye'de yağış bakımından en fakir bölgenin İç Anadolu, bölgenin en az yağış alan bölümünün de Tuz Gölü Havzası olduğuna dikkati çekti. Tuz Gölü'nün güneyde yer alan Toros Dağlarından yer altı sularıyla beslendiğini anlatan Elhatip şöyle devam etti: "Araştırmalarımı 10-20 yıllık zaman aralıklarına göre yapıyorum. 1980-2000'li yıllara bakıldığında Tuz Gölü'nü besleyen nehirler, yüzey suları ve yağışlar yeterliydi. Tuz Gölü'nün 1987 yılında yüzey doluluk oranı 92 bin 562 hektardı. 2019'da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yaptığımız Tuz Gölü Biyoçeşitliliği Araştırma Projesi kapsamında sondaj kuyularının üstündeki su seviyesini ölçen cihazla yer altı sularının ölçümünü yaptık. Uydu fotoğrafları karşılaştırmasıyla da gördük ki gölün su alanı 32 bin 552 hektara kadar düştü. Yani gölün sularının çekilme oranı yüzde 65 civarında."
HANGİ ÜRÜN EKİLİRSE EKİLSİN PİRİNÇ TARLASI SULAR GİBİ SULAMA YAPILMAMASI GEREKİYOR
Türkiye’deki tarımsal sulama ile ilgili de konuşan Prof. Dr. Hatim Elhatip, kuraklık ve küresel ısınmanın etkilerini en aza indirmek ve suyu en iyi şekilde kullanabilmek için insanları eğitmek gerektiğini belirtti. Suyun nasıl işlenmesi gerektiğinden çiftçilerin hangi bitkileri ekmesine kadar her konuda eğitimler verilmesi gerektiğini aktaran Elhatip, "Çiftçilerimizin az su tüketen bitkileri ekmesi gerekiyor. Hangi ürün ekilirse ekilsin pirinç tarlası sular gibi sulama yapılmaması gerekiyor. Su kaynaklarımızın planlı bir şekilde kullanılması gerekiyor. Kullanılmadığında ilk başta yüzey suları kayboluyor. Ülkemizdeki birçok sulak alanlarını kaybettik. Küresel ısınma ve kuraklığa bağlı olarak aşırı yer altı suyu kullanımı su kaybımıza neden oluyor." ifadesini kullandı.