Kur’an-ı Kerim’in yıllar önce insanlara vermiş olduğu gizemli bilgiler
Kur’an-ı Kerim biz insanlara bir sürü bilgi verir. Asılar öncesinden gelen bu bilgiler bugün bilim insanlarına bile ışık oluyor. İşte Kur’an’ın bize yıllar önce vermiş olduğu bilgiler!
Evren içinde barındığı gizemlerle dolu bir yer. Dünyalar, gezegenler, yıldızlar, insanlar, hayvanlar ve daha göremediğimiz bilmediğimiz nice varlıklar. Yüce Allah evreni kusursuz bir şekilde yatarmıştır. Her şey o kadar düzenlidir ki en ufak bir değişiklik bile her şeyin dengesini bozabilir.
Keşfedilmeyi bekleyen sırlar
İnsan vücudunu ele alalım; insanın en değerli organlarından birisi olan beyin karışık ve gizemli yapısı sayesinde hala keşfedilmeyi bekliyor. Bilim insanlarının bile yaptığı onca çalışmaya, araştırmaya rağmen bugün bile sırrını koruyan o kadar çok şey var ki! Aslında bu sırların hepsi Allah tarafından bize indirilen Kur’an’da yer alıyor. Bugün bazı kişilerin metafizik dediği bazı kişilerin ise kudret dediği şeyler Kur’an-ı Kerim’de geçiyor. İşte bize 1400 yıl öncesinde verdiği bilgiler.
Yörüngeler
Evrenin çok gizemli bir yapısı var. Dünya ve gezegenler Güneş’in etrafımda dönerken güneş de onlarda dönmeye devam eder. Fakat güneş bir yörüngedir ve diğer gezegenlere eşlik eder. Aynı şeyi 400 yıl önce Galileo da söyledi. Fakat bundan yüzyıllar önce şu ayet inmiştir; . “Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmekte (dönerek gitmekte)dirler.” (Enbiyâ Sûresi 33.)
Evrenin genişlemesi
“Allah’ın gökten bir yağmur indirip de, onu yerdeki kaynaklara dahil (edip depo) ettiğini, sonra onunla çeşitli renklerde ekinler (bitkiler) çıkardığını, daha sonra da kuruttuğunu görmedin mi? Nihayet sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra (Allah), onu bir çöp kırıntısına çevirir. Şüphesiz bunda akl-ı selîm sahipleri için elbette bir ibret (ve öğüt) vardır.” (Zümer Sûresi 21)
“O (denizden aldığı buharın, yağmur, kar haline) dönüşüm yeri olan göğe, (bitkilerin ve kaynakların çıkması için) yarılmaya elverişli yere andolsun ki hakikaten o (Kur’ an), elbette (hak ile bâtılı) ayıran kesin bir sözdür; o bir şaka değildir. Hakikaten onlar (müşrikler, Kur’an’ın nurunu söndürmek, yürürlükten kaldırmak için) hep bir hile düzenlerler.” (Târık Sûresi 11-12-13-14-15.)