Kolajen Kaç Yaşında Kullanılmalıdır?
Son yıllarda güzellik ve besin takviyesi sektörünün gözdesi olan kolajen, toplumdaki yaygın inanışın aksine sadece cildimizin değil, tepeden tırnağa tüm vücudumuzun sağlıklı olmasında baş rol üstlenen son derece önemli bir proteindir. İşte kolajenin en çok bulunduğu besinler...
Kolajen eksikliğinin yansımaları en çok cildimizde görülür. Cildimiz zaman içinde sıkılığını kaybederek sarkmaya başlar, matlaşır ve kırışıklar kaçınılmaz hale gelir.
KOLAJENİN VÜCUTTAKİ ETKİLERİ
Kolajen; deri, kas, kemik tendon ile bağlar başta olmak üzere, diş ve gözler de dahil hemen her organın en önemli yapı taşı olan bir protein çeşididir. İnsan vücudunda en çok bulunan protein olan kolajenin temel görevi; vücudun kemik, kıkırdak ve kas dokularına yapısal destek vermektir. Aynı zamanda cilt başta olmak üzere tüm doku ile organların canlı, güçlü ve esnek kalmalarını sağlamak, dokusal bütünlük oluşturmak gibi önemli işlevleri bulunur.
Kolajeni vücudumuz yaşadığımız süre boyunca kendi üretir. Ancak 25'li yaşlardan itibaren vücudumuzda kolajen üretimi yavaşlamaya başlar. 35'li yaşlardan sonra yavaşlama hızını artırıyor, bunun sonucunda olumsuz etkiler kendini daha fazla belli ediyor. Aynı zamanda sigara, hava kirliliği, güneş ışınları ve şekerli besinler tüketmek gibi hatalı beslenme alışkanlıkları da vücudun kolajen üretme kabiliyetini olumsuz etkilemektedir. Kolajen eksikliğinin yansımaları en çok cildimizde görülür. Cildimiz sıkılığını kaybederek sarkmaya başlar, matlaşıyor ve kırışıklar kaçınılmaz hale gelir.
Ayrıca eklem kıkırdaklarından tendonlara, dişlerden tırnaklara kadar pek çok organ ve dokularda hasarlar meydana gelebilir. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Öneş kolajen üretimini artırmak için öncelikle sigara ve şekerli besinler tüketmek gibi hatalı alışkanlıklardan vazgeçilmesi gerektiğine vurgu yaparak 'Ayrıca beslenme listemize kolajenden zengin ve kolajen üretimini artıran bazı besin öğelerini ekleyerek bu proteinin hızlı ve kolay bir şekilde artmasına yardımcı olabiliriz' dedi.
KEMİK SUYU
Kemik suyu içerdiği glisin, prolin ve arjinin gibi önemli amino asit içeriğiyle mükemmel bir kolajen kaynağıdır. Beslenme rutininize zaman zaman kemik suyu eklemeniz, vücudunuzda azalan kolajeni yerine koymak için idealdir. Fakat rutinde kemik suyu tüketimi kan kolesterol düzeylerini arttırabileceği için kalp-damar hastalığı veya kolesterol yüksekliğiyle ilişkili herhangi bir hastalığınız varsa kemik suyu tüketiminden uzak durmanız gerekir.
YUMURTA BEYAZI
Yumurtanın beyazı, glisin ve prolin de dahil olmak üzere kolajeni oluşturan diğer amino asitleri de içerdiği için en iyi kolajen kaynaklarından biri olarak belirtilir. Ancak sadece yumurta beyazı yerine tüm yumurtayı tüketmek kolajen desteğinin yanı sıra sağlıklı yağ ve yüksek kalitede protein desteği sağlayacaktır.
JELATİN
Jelatin, kolajenden türetilmiş bir protein türüdür. Bu yüzden kolajen üretimini arttıran besinlerden biri olarak kabul edilmektedir. Jelatini pişirme sırasında kullanılabilir ve yemeğinizin besin değerini arttırmak için çorba, güveç veya et suyuna karıştırabilirsiniz.
KOYU YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER
Kolajen üretiminde bir diğer önemli faktör de kolajenle birlikte C vitamini tüketiminin yeterli olmasıdır. Dolayısıyla ıspanak, semizotu, tere, roka ve maydanoz gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler beslenme listenizde düzenli olarak olması gereken besinlerdir.
TURUNÇGİLLER
Portakal, mandalina ve limon gibi turunçgiller de C vitamininden zengin oldukları için kolajen üretimini destekler. Çünkü kolajen sentezlenirken tıpkı diğer birçok protein gibi yardımcı besin ögelerine ihtiyaç duyuyor ve C vitamini de kolajen üretiminde başrolü üstlenen bir besin olarak yer almaktadır.
KIRMIZI VE MOR MEYVELER
Çilek, ahududu, böğürtlen, karadut ve yaban mersini gibi kırmızı ve mor meyveler C vitamini deposu olup kolajen üretimini destekler. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Öneş 'Özellikle çilek içerdiği bir antioksidan çeşidi olan ellajik asit sayesinde kolajenin yıkımına karşı da koruyucu etki gösteriyor' şeklinde konuştu.
SARIMSAK
C vitamini dışında kolajen üretimini destekleyen besin ögelerinden biri de sülfürdür. Sarımsak içerdiği bol miktarda sülfür sayesinde kolajen üretimini destekleyen besinler arasında yer alır. Yapılan son çalışmalar, sülfürden fakir bir diyetle beslenen hayvanların daha az kolajen ürettiğini göstermiştir.