Kitap İncelemesi: Hayvan Çiftliği
Hayvan Çiftliği kitanbını kim yazdı? Dünyada 60 dile çevrilen kitabın konusu karakterleri ve özeti nedir?
George Orwell’ın bir devrimin trajedisini konu aldığı ve 1945 tarihinde yayımlanan Hayvan Çiftliği, Türkçe, Almanca ve Fransızca başta olmak üzere toplamda 60 dile çevrilmiştir. Hayvan Çiftliği, çocuk kitabı olmasın rağmen konusu ve konuyu ele alış tarzından dolayı çağdaş klasikler arasına girmiştir. Romanın konusu ise; eşitlik, adalet ve barış adına verilen bir mücadelenin sonunda lider olarak başa getirilen kişinin kişisel çıkar ve hırsları uğruna bir toplumu nasıl yok ettiğinin ve liderlerinin nasıl birer diktatöre dönüştüğünün eleştirisi yapılmıştır. 1940’lardaki reel sosyalizmin eleştirildiği romandaki başkişiler hayvanlarıdır. Hayvan Çiftliği, 1945 yılında basılmış olmasına rağmen soğuk savaş döneminde asıl ününe 1950’lerde kavuşmuştur. Halide Edip Adıvar tarafından 1954 yılında ilk defa Türkçeye çevrilmiştir. 1996 yılında 1946 Retro Hugo Ödülleri’nde ise en iyi roman seçilen Hayvan Çiftliği, 1954’te İngiltere’de, 1999’da ise Amerika’da sinemaya uyarlanandı.
HAYVAN ÇİFLİĞİ KONUSU NEDİR?
George Orwell’ın Bin Dokuz Yüz Seksen Dört kitabından sonra en çok bilinen ve okunan kitabı Hayvan Çiftliği’nde başkarakterler hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Bu hayvanların amaçları ise eşitlikçi bir toplum oluşturmak için aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa süre içerisinde önder bir takım oluşturur. Ancak yaptıkları devrimi yolundan saptıranlar da yine domuzlar olacaktır. İnsanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kuran domuzlar, diğer hayvanlardan kendilerinin daha özel ve akıllı olduğunu her fırsatta vurgulayacaklardır. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin’i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir.
HAYVAN ÇİFTLİĞİ ÖZET
Hayvan Çiftliği’nde, çiftlik sahibi Bay Jones’un fazlasıyla sarhoş olup kümesin kapısını o gece tam olarak kapatamamasıyla başlar. Bütün hayvanların derinden saygı duyduğu, çiftliğin en yaşlı domuzu Koca Reis de aynı gece bütün hayvanları rüyasını anlatmak için ağıla çağırarak çiftlikte bazı şeylerin yolunda gitmediğine dair dikkatlerini çekmeye çalışır. Asıl amacı insanlar tarafından istismar edilmelerinin yanlışlığını vurgulamak ve rüyasını onlara tarif eden “İngiltere’nin Şarkısı” adlı şarkıyı öğretmektir. Ancak üç gün sonra Koca Reis ölür ve hayvanları beslemeyi unutan Bay Jones ve yardımcılarına karşı okur yazar olan Napoleon ve Snowball adlı domuzlar yönetimi ele geçirir.
BEYLİK ÇİFTLİĞİ DEĞİL HAYVAN ÇİFTLİĞİ
Koca Reis’ten öğrendikleri kendi bildikleri doğrultusunda uygulamaya çalışan Napoleon ve Snowball’in sık sık çatışması ile çiftlikte sorunlar baş gösterir. İnsanlardan ele geçirilen çiftlikte yapılan ilk iş ismini değiştirmek olur. Çiftliğin ismi Beylik Çiftliği iken artık Hayvan Çiftliği olarak değiştirilmiştir. Bütün hayvanların artık tek amacı Koca Reis’in rüyasındaki Hayvan Çiftliğini gerçekleştirmektir. Çiftliğin işlerine canla ve başla sarılan hayvanlar hasadı bitirmek için çalışırlar. Snowball hayvanlara okuma yazma öğretirken, Napoleon yavru köpeklerin eğitimiyle ilgilenir.
Tüm hayvanlar uyum içinde yaşamaya başlar, ancak bu durum çok uzun sürmeden çiftlikte birtakım terslikler görülmeye başlanır. Elmalar ve sütler gizemli bir şekilde kaybolur. Squealer, bunların çiftlik için büyük özveriyle çalışan domuzlar tarafından alındığını söyler. Snowball ve Napoleon, yel değirmeni yapılması konusunda görüş ayrılıkları baş göstermiştir. Kurnaz olan Napoleon yetiştirdiği dokuz yavru köpeği Snowball’un üzerine saldırtarak çiftlikten uzaklaştırır. Artık çiftliğin tek lideri ve yöneticisi yani diktatörü Napoleon’dur.
İlk başta karşı çıktığı yel değirmeni yapma fikrini açıklayan Napoleon düşman olarak gördüğü insanlarda ki çiftliklerle ticarete başladı. Çiftlikteki diğer hayvanlar buna karşı çıksa da ortalığı yumuşatmayla görevli Squealer tarafından yapılan her şeyin çiftliğin iyiliği için olduğu söylenir. Fırtınadan yıkılan yel değirmeninin suçlusu olarak Snowball gösterilir ve değirmenin yeniden inşasına başlanır.
NAPOLEON DİKTATÖR MÜDÜR?
Günler ve aylar geçtikçe Napoleon’un güveni ile birlikte gücünü kötülüğe kullanması da artar. Napoleon tarafından kontrol altına alınan bütün hayvanlar insanların çiftliği yönettiği dönemden daha fazla açlık çekerler ve çiftlikte hayat gün geçtikçe zorlaşır. En iyi çalışanlardan biri olan Boxer adlı bir at viski uğruna kasaba satılır ve bir daha geri dönemez. Bu olayın ardından diğer hayvanların her ne kadar gözleri açılsa da korktuklarından dolayı harekete geçemezler. Günler geçtikçe Hayvan Çiftliği’nde domuzlar yatakta yatmaya, iki ayakları üzerinde yürümeye, kamçı taşımaya ve elbise giymeye başlarlar.
Hayvan Çiftliği ele geçirildiğinde yedi maddeden oluşan animalizm ilkeleri tek bir ilkeye iner o da; “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.” Önceden insanlar hayvanlar üzerinde baskı uyguluyorken artık domuzlar diğer hayvanlara inşalardan daha fazla baskı ve eziyet uyguluyordu. Bir akşam Napoleon, Bay Pilkington adlı komşu çiftçiyle yemek yerken ona çiftçilerle birleşerek hem hayvan hem de insan işçi sınıflarına karşı birlik olmayı teklif eder. Hatta domuzlar ile insanlar arasında diğer hayvanların da şahit olduğu şöyle bir konuşma geçer: “Sizler aşağı kesimden hayvanlarınızla uğraşmak zorundasınız, bizler de bizim aşağı sınıftan insanlarımızla uğraşmak zorundayız.”
Bu konuşmadan da anlaşıldığı üzere eski yönetimin sadece şekil değiştirmiştir. Dışarıdan onları gören hayvanlar da artık kimin insan kimin domuz olduğunu anlamakta güçlük çeker. Hayvan Çiftliği romanındaki en acı durum ise hiçbir hayvanın bu zorbalığa ses çıkaramamasıdır. Romanın sonunda Hayvan Çiftliği’nin ismi tekrar eski adı olan Beylik Çiftliği’ne döner ve hayvanlara eziyet devam eder.
NAPOLEON HER ZAMAN HAKLI MIDIR?
Hayvanların çiftliği ele geçirmesinin ardından bir dönem hayvanlar arasında birlik ve beraberlik olmuş olsa da hayatlarında değişen pek de bir şey olmamıştır. Napoleon ve Snowball’in çatışmalarında Snowball her zaman hayvanların gözünde haklı çıksa da Napoleon Snowball kaba kuvvetle bastırmış ve çiftlikten uzaklaştırılmasına neden olmuştur. Aslında felaketler zinciri Snowball çiftlikten uzaklaştırılmasıyla başlanmıştır. Napoleon’un her geçen gün hayvanlar üzerinde artan baskısı ve etkisi hayvanların hayatını daha da kötü etkilemiştir. Sonuç olarak insanlarla yaşadıkları dönemden daha kötü bir durumda olmalarına rağmen bütün eziyetlere katlanmak zorunda hissederler ve hiçbir şey yapamazlar.
Sonuç olarak, Orwell’ın 1945 yılında yayımlanan Hayvan Çiftliği adlı eserinde dönemin sosyal ve siyasal durumunun ironisinin metnin her tarafına hâkim olduğu görülür. İnsanın doğası gereği bu tür süreçler her zaman olacaktır. Sistemler değişse bile güç, iktidar hırsı ve toplumdaki eşitsizlikler her zaman olacaktır. En çarpıcı nokta ise eserin bir çocuk kitabı havasında ‘Bir Peri Masalı’ alt başlığı altında sunulmuş olmasıdır. Oysa içerik bakımından bu yapıya ters bir görünüm çizer. Eserin sonunda iyiler kaybeder. Söylenmek istenenler, verilmek istenen mesajlar, ipuçları, kahramanların karakterlerinde ve söylemlerinde gizlidir. İroninin kullanımı açısından üzerinde durulması gerekilen bir eser olan Hayvan Çiftliği, dönemin Sovyet Rusya’sını anlatan ve yaşanılan problemlere ayna tutan satirik bir eserdir.
Hayvan Çiftliğinde Orwell her ne kadar birçok sorundan bahsetmiş olsa da bütün bu sorunlara hiçbir çözüm önerisi sunmamıştır. Bunun yerine öfke ve umutsuzluk ifadesi olarak ıslahtan çok cezalandırmaya yönelmiştir. Ayrıca mevcut sistemi düzenleme gibi bir amacı da yoktur. Ancak acımasız bir kişinin nasıl diktatöre dönüştüğünü ve bütün sistemi nasıl ele geçirdiğinin bütün ayrıntılarını vermiştir.