Kendi yaptıkları zulmü gizlemek için İslam karşıtı kitleler kurmaya çalışıyorlar
Batılı siyasilerin, Müslümanlar ile ilgili korku ve nefret içeren eylemler büyük bir İslam düşmanı kitle yetiştirmeye çalıştığını Türk Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, yaptığı araştırma ile ortaya serdi.
Türk Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, bir süredir üzerinde çalıştığı Antisemitizm ve Müslüman karşıtlığına dair önemli açıklamalarda bulundu. Batı’lı ülkelerin Müslümanlığı korkutucu ve nefret edilmesi gereken bir şey gibi gösterip, Müslüman ülkelerin üzerinde yaptığı politik baskıları meşrulaştırıldığını belirten Bayraklı, "Yüz binlerce insanın canına mal olan Irak işgalinin, İslam ve müslümanlarla ilgili oluşturulan korku iklimi sayesinde meşrulaştığını gördük." dedi.
İslamofobi "antisemitizmin yeni formu"
Batı’lı ülkelerin korkunç bir siyasi politika izlediklerini. Müslüman ülkeler üzerinde yaptıkları baskı ve zulümlerin haklı gösterilmesi adına ırkçılık yaptıklarını dile getiren Bayraklı, özellikle Yahudiler ve Müslümanlarla ilgili "dünyayı ele geçirmek", "cami ve sinagoglarda gizli kapaklı işler yapmak" gibi komplo teorilerinin konuşulduğuna işaret ederek "Bu iki gruba karşı ayrımcı uygulamaların ve gayriinsani saldırıların meşrulaştırılmasına yönelik bir yaklaşım var. Bunlar zamanla terör saldırılarına ve hatta soykırıma kadar gidebiliyor. Tarihte bunun örneğini Yahudilere yapılan Holokost'ta ve Müslümanlara yapılan Srebrenitsa Soykırımı'nda görebiliyoruz” şeklinde konuştu.
"Avrupa'da İslam düşmanlığı, ırkçılığın daha kabul edilebilir formu"
İslam düşmanlığının en çok hissedildiği ülkelerin başında Avusturya’nın geldiğine dikkat çeken Bayraklı, "1900'lerde Viyana'nın antisemitik bir belediye başkanı var. O diyor ki 'Viyana Kudüs olmayacak!' 1980'lere geldiğimizde çok kültürlülükten rahatsız olan aşırı sağcıların 'Viyana Chicago olmayacak!' dediğini görüyoruz. Sene 2005 olduğunda ise aşırı sağcı partinin sloganı 'Viyana İstanbul olmayacak!' idi. Görüldüğü üzere nefretin ve ırkçılığın objesi değişse de kendisi aynı kalıyor." ifadesini kullandı.
İslamofobinin hem de antisemitiz "ırkçılık türü" olarak tanınıyor
İslamafobinin bir ırkçılık türü olduğunun altını çizen Bayraklı, "Müslümanlık bir ırk değil ama Müslümanlar kültürel farklılıklar temelli ırkçılığa maruz kalıyor. Bu anlamda akademik çevreler Müslümanların maruz kaldığı nefreti 'kültürel ırkçılık' olarak tanımlamaya başladı. Bugün Avrupa'da antisemitik söylemleri dile getirmenin olması gerektiği gibi çok ciddi cezaları var ama Müslümanlar yeni zayıflar ve deyim yerindeyse 'kolay lokma' oldukları için ırkçı çevreler nefretlerini onlara yöneltmiş durumda. Bugün maalesef Avrupa'da 'İslam düşmanlığı' ırkçılığın daha kabul edilebilir formu olarak karşımıza çıkıyor. Müslüman nefreti devletler ve siyasetçiler eliyle legalleştirilip, yaygınlaştırılıyor. Burka yasağı, burkini yasağı, helal kesim yasağı, cami yasağı, minare yasağı, başörtüsü yasağı, sünnet yasağı ve vatandaşlık seremonilerinde karşı cinsle tokalaşma zorunluğu gibi dayatmalar yapılıyor” dedi.
Milyar dolarlık endüstri olarak İslamofobiyi kullanıyorlar
Geniş tarihe bakıldığı zaman komünizmin çökmesi ile beraber Batı’daki çoğu ülkenin İslam dünyasını tehdit olarak aldıladığı ve düşman ilan ettiğini ifade eden Bayraklı, "Medya eliyle ve Hollywood filmleriyle İslam düşmanlığının toplumlara zerk edildiğine şahit olduk. Bunun üzerine bir de terör dalgası eklenince İslam'ın şiddetle ve terörle özdeşleştirilip, Müslümanların bir güvenlik sorunu haline getirildiğini gördük." diye konuştu.
Batı'da Müslüman karşıtlığıyla yolsuzluklar gizleniyor
İslam’a karşı oluşturulan bu nefretin aslında yapılan haksızlıkları ve zulmü gizlemek için yapıldığını belirten Bayraklı, "Her şeyden önce Batı'daki Müslümanlara yönelik ayrımcı politikalar ile göçmenleri asimile etme çalışmalarına bir zemin bulunuyor. Batı'nın Müslüman ülkelere yönelik müdahaleci politikaları da meşrulaştırılıyor. Irak'ın işgali bunun tipik örneği. Yüz binlerce insanın canına mal olan bu sürecin, İslam dünyasıyla ilgili oluşturulan korku iklimi sayesinde meşrulaştırıldığını gördük. Kurz, Hristiyan Demokrat Partiden gelmiş olmasına rağmen, Müslümanları günah keçisi ilan ederek ciddi oy konsodilasyonu sağladı. Kurz Müslümanları kitlelerin önüne atarken arka planda çok ciddi yolsuzluk ilişkileri ağı ördü. Neticesinde de büyük bir skandalla istifa etmek zorunda kaldı." diye konuştu.